Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Sadece Tepki Gösteren Bir Ümmet Olmayın

بسم الله الرحمن الرحيم

Sadece Tepki Gösteren Bir Ümmet Olmayın

Batıda yaşayan Müslümanlar, İslami kimliğini korumak için çeşitli zorluklar ile karşılaşıyorlar. İslam'a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığın günlük bir savaş olduğu ortamda yaşıyorlar. Hatta İslami sembollerin saldırıya uğradığı ve bazı durumlarda ve yerlerde yasaklandığı ortamlarda. Örneğin, Belçika'da peçenin yasaklanması ya da Belçika ve Fransa'daki okullarda başörtüsüyasağı gibi.

Batıda yasayan Müslümanlar arasındaki genel duygu, sürekli bir savunma madunda olmaları. Bir sonraki saldırı, hangi İslami değer, simge veya figüre ve ne şekilde olacak diye her an tetikteler.

Her ne kadar Müslümanlara tamamen yabancı bir düşünce olmasına rağmen, ezilen bir topluma dönüşmemeleriicin, bir an önce bu yola hız vermeleri gerekiyor. Tepki veren bir ümmetten, daha güvenli ve kontrollü ilerleyen bir ümmet olabilmeleri gerekiyor. Tıpkıİslam’ı emin adımlarla uygulan ve taşıyan bir ümmet gibi.

Saldırılar karşısında, sadece tepki veren bir ümmet olmak yerine, saldıranların altında ve arkasında yatan şeyleri anlamamız gerekir. Böylece saldırılara karşı daha etkili bir şekilde mücadele edebilir ve bunu yaparken de Ümmet olarak birleşebiliriz. Müslümanlar arasındaki bu birlik önemlidir ve bu birliği sağlamak için de hepimizin anlaşabileceği konuları ve zemini hazırlamamız gerekmektedir.

Müslümanlar olarak hepimizin bildiği ve kabul ettiği, İslam'ın başlangıcından beri Hak ve Batıl arasında her zaman bir mücadele olduğu gerçeğidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’den, Batıla karşı kesintisiz mücadeleyi ve saldırı ne olursa olsun İslam’ı tebliğ ederken ki duruşu, nasıl bir üslup takınmamız gerektiğini öğrendik. Peygamberimizin (sav) peygamberliği boyunca gayesi, Hakkı diğer tüm fikirler üzerinde hakim kılmaktı. Batı'daki Müslümanların bilmesi ve birleşmesi gereken şey ise, Batılın pek çok şekilleri olduğu ve şuan mevcut yaşamda “laik liberal” bakış açısı olarak karşımıza çıktığıdır.

وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ ۚ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا

De ki: “Hak geldi, bâtıl zail oldu (yok oldu). Muhakkak ki bâtıl yok olacaktır (yok olmaya mahkûmdur).” (İsra: 81)

"Seküler liberal yaşam tarzı" ve İslam mücadelesi, geçmişteki Müslümanlar ve müşrikler arasındaki mücadele; ya da İslam ile farklı dini kavimler arasındaki mücadeleden çok farklı değildir. Müşriklerin hayatta olduğu görüşüyle ​​İslam mesajı arasında bir tür karışım olabileceğini düşünmek tamamen saçma bir fikirdir. Aynı şey, seküler yaşam biçimi ile İslam'ın hayat hakkındaki görüşleri arasındaki karşılaştırma için de geçerlidir. Seküler yaşam biçimi bir Tanrı'ya inanmaya izin verse de, bu inanç toplumun karar verme sürecine müdahale ettirmemektedir.

Burada karışıklıklar başlıyor! Evet, Müslümanlar evlerinde günlük 5 vakit namazlarını eda edebiliyorlar ve dua etme hürriyetine sahipler. Ve evet, Müslümanlar Ramazan ayında oruç tutabiliyorlar ve dinlerini ilan edebiliyorlar. Ayrıca ibadetlerini yapabilsinler diye cami de inşa edebiliyorlar.

Bunlar, bazı Müslümanlara İslami kimliğini sürdürebilmeleri için çok fazla özgürlükler gibi görünebilir ve sorunların aslının siyasi partilerden kaynaklandığını düşünebilirler. İslam karşıtı olup, açıkça İslam hakkında olumsuz konuşan partiler ve İslam hakkında daha ılımlı konuşan partiler gibi. Belki de Müslümanlara bu şekilde iyi ve kötü siyasi partilerin var olduğunu empoze etmeye çalışıyorlar. Fakat tüm partiler aynı seküler çerçevede çalışıyorlar. Bunların hepsi aynı inançla sınırlıdır ve Allah’ın kanunlarının onlar için bir önemi yoktur.

Ve bu yüzden hayır! Namazınızı iş yerinde veya okulda eda etmek istemek, bir sorun haline gelir. Ve hayır! Camilerinizde her konuyu tartışamazsınız ve bu yüzden İslam dünyasındaki yasadışı savaşlara katılan yandaş hükûmetlerden hiç bahsedemezsiniz. Ve Hayır! İstediğiniz gibi giyinme özgürlüğünüz yoktur. Ve hayır! Peygamberimize hakaret edildiğinde karşılık veremez, savunamazsınız. Ve hayır! Daha büyük bir ümmet hakkında konuşamazsınız.

Dolayısıyla, Müslümanlara ve İslam'a yönelik hakaretlerin arkasındaki amaç, Müslümanları teslim olmaya mahkûm etmektir. Bu nedenle İslam'a bakış açımızı ve uygulama şeklimizi değiştirip, müdahale edebilirler. Hedef, İslam'ı sekülarize etmek ve yeni bir “Avrupa İslam”ı oluşturmaktır. Laik yaşam biçimine entegre olacak ve karar alma ve vermede çok az yer tutacak bir İslam.


Fakat bildiğimiz üzere İslam seyreltilemez veya değiştirilemez. İslam, her konuda karar veren, eksiksiz bir bütündür. Ne zaman Müslümanlar dinin tamamlanması gerektiğini hatırlar, İslam'a karşı yapılan komploları görür, anlar ve bu İslami yaşam tarzını sürdürmek için ümmet olarak birlikte çalışırlarsa, İslam kimliklerini başarıyla sürdürebilirler.

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا

“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” (Furkan:43)

Yasmin Malik

Hizb ut Tahrir Media Merkezi Ofisi Üyesi

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER