- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
“Özgürlük” Çılgınlığı
Bir kaç ay önce Amsterdam Belediyesi, cinsiyet ayrımı gözetmemek adına, hitap şeklinde değişiklikler yaptıklarını açıkladı. Bu açıklamada, kullanılan ‘Bayanlar ve Baylar’ yerine ‘Sevgili katılımcılar’; ve yazışmalı hitabetlerde ise sadece ‘Sayın’ kelimesinin kullanılacağından söz edilmekte. Londra metrosu da bir süreden beri, tıpkı Amsterdam’daki kararda olduğu gibi, anonslarını ‘Bayanlar ve Baylar’ demek yerine ‘Herkese Merhaba’ olarak değiştirmiştir.
Kısa bir süre öncesine kadar kullanılan ‘Bayanlar ve Baylar’ hitabı, insanlar tarafından saygı göstergesi olarak kabul edilmekteydi. Dolayısıyla, bu hitabın kullanılmasının insanlarda saygısızlık veya ayrımcılık hissi uyandırıyor olması anlamsız bir düşüncedir. Bizlerin öncelikle bu hitapların bir toplumu doğru yoldan, yanlış bir yola ya da seçime sevk edebileceği gerçeğini görmemiz gerekmektedir. Bununla birlikte, belediyenin bireylere nasıl hitap edeceklerine dair değişikleri neden yapma gereği duyduğunu da incelememiz gerekmektedir.
Batı hükümetlerinin, insanların özel işlerine karışmadıklarını iddia etmelerinin yanı sıra, ahlaki doğru ve yanlışlar hakkında vaazlar vermesini göz önünde bulunduracak olursak, bu cinsiyet tarafsızlığı meselesine müdahale gereği duymaları bir tezatlık oluşturmaktadır. Hem LGBT lobisinin fikirlerini topluma empoze etmeye çalışıp, hem de yüzyıllardır saygı göstergesi olarak kabul edilen bu 'bay ve bayanlar' hitabını, insanların kendilerini ayrıştırılmamış olarak hissetmelerini garanti etmek adına değiştireceksin. Asıl endişe verici olanı ise, bu hükümetlerin özgürlük adına yaptıkları reformların daha da yanıltıcı olmasıdır. Örneğin; insanların erkek ya da kadın oldukları sonucuna vardıran biyolojik makyaj gibi konuların, aslında toplumdaki çok küçük bir azınlığın sorun ve yanlış düşüncelerine dayalı olmasına rağmen, tartışma konusu edinilmeye maruz kalması gibi. Bu azınlık, kadın-erkek veya herhangi başka bir şey olmak üzere, kendilerini nasıl hissettiklerine dair karar verme özgürlüğüne sahip olmak istedikleri gibi, kendilerine uygun gördükleri şekilde, başkalarının da hitap etmelerini istemektedirler. Sonuç olarak, toplumun gözünde ‘cinsiyet’ kavramını mahrem, ayıp bir terimmiş gibi lanse edip, anlamının sorgulanması gerektiğini düşündürmektedirler. Başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece, herkesin her şeyi yapma özgürlüğüne sahip olduğu görüşünü halen savunabiliyorlar mı?
Kafa karıştırıcı duygulara sahip bu küçük azınlık gruba yardım ve tavsiyelerde bulunarak, bu çarpıtılmış düşünceleri ele almak yerine, hükümetlerin sadece kimsenin kendini dışlanmamış hissetmesine önem verdiğini görmekteyiz. Bu, kusurlu liberalizm sisteminin açık bir örneğidir. Burada, Batı'daki absürt yasaların, bireysel olarak insanların duygularını en üst düzeyde tatmin etmeye çalıştığı fakat, toplum üzerindeki etkisini göz ardı ettiği anlaşılmaktadır.
Batılı toplumlar, insan yapımı kanunlarını oluşturdular ve bu yasalar var olan sorunların üzerine yenilerini ekleyerek, ek bir sorun dalgalanmasına yol açtı. İslam ise, bunlara kıyasla; İslami düşünceyi tüm konularda teşvik edecek kapsamlı bir sistem getirecektir. Ayrıca bu düşünce tamamı ile gerçekleri bulmaya odaklıdır. Herhangi bir araştırmanın ya da araştırmanın ardındaki tek sebep doğruya ulaşmak olacaktır. Müslümanlar; doğruya ulaşılıp kesin olarak ispat edildikten sonra bunu kabul edecek ve ancak o zaman düşüncelerinin bir parçası olacaktır. Dolayısı ile günlük yaşantımızda siyasi, ekonomik, entelektüel ya da kültürel sorunlarla karşılaştığımız zaman, gerçeklik içinde kanıtlar arayıp, bunları da İslami metinler ile ilişkilendirerek bir sonuca varmak için çalışacağız. Bu nedenle, İslami bir delil olmadan hiçbir fikir, görüş, kural veya düşüncenin ele alınmaması gerekmektedir. Bu yüzden de bireylerin takva aracılığı ile İslam’a dayalı bir şekilde düşünmesi ve davranması için teşvik edilmesi, aynı zamanda da toplumun yanlış ve kötü amellerden korunması konusunun da takvadan kaynaklanması gerekmektedir. Toplumu bir bütün olarak koruyacak olan, her konuda ve baş etmemiz gereken her durumda net cevaplar sağlayacak olan şey budur.
﴿يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ﴾
"Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi." [Yunus: 57]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yasmin Malik