Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kudüs, Kendisini Süsleyen Zeytin Ağaçlarına Değil Kendisini Kurtaracak Kimselere Muhtaçtır

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kudüs, Kendisini Süsleyen Zeytin Ağaçlarına Değil

Kendisini Kurtaracak Kimselere Muhtaçtır

Haber:

(El-Cezira Net Sitesi, 19/10/2017 tarihinde şöyle bir haber yayınladı: Türkiye’de Uluslararası “Genç Aktivistler” Derneği, işgalci “İsrail’e” meydan okuyan birçok mesajdan dolayı Kudüs’te binlerce zeytin fidanı dikmeye dönük bir girişimde bulunuyor ve aynı zamanda bu, Türk halkının Filistin davasına bağlılığının doğasını da yansıtıyor.

-Merkezi İstanbul’da- olan dernek, en son olarak Kudüs ve çevresinde 10.000 zeytin ağacı dikmeyi hedefleyen bir kampanya başlattı ve kampanyayı finanse etmek ve her bir fidan için (3 dolar) değerinde bağışta bulunmak amacıyla Türklerin gönüllülük kapısını da açtı. 

Derneğin Başkanı Erkan Helvacı değerlendirmesinde, kampanyanın genel olarak Müslümanlarla ilgili manevi hedefler koyduğunu ve Müslümanların,  Peygamberimiz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ziyaret etmeye güç yetiremezlerse Kudüs’ün kandillerini aydınlatacak yağ göndersinler şeklindeki çağrısına da cevap verdiklerini söyleyerek; bu mübarek ağacın Kudüs kentine dikilmesinin bu yağa el uzatmak anlamına geldiğini açıkladı. 

Projenin taşımış olduğu meydan okumalardan biri de Sultan İkinci Abdulhamid’in ismini taşımasıdır. Zira –Helvacı’ya göre- bu zâtın isminin, Osmanlı Devleti Sultanı iken “onun bir karışını Müslümanların düşmanlarına vermektense vücudunun lime lime edilmesini” tercih ettiği Filistin ile ilgili olmasıdır.  Ayrıca o, bir Türk aktiviste göre  “Siyonizmi ve müttefiklerini” öfkelendiren bir isimdir.

Yorum:

Aslında Türkiye halkının Filistin meselesiyle olan bağlantısı, maddi bağlantılardan ve parçalanmış maneviyattan daha büyük ve daha derindir. Zira Filistin meselesi, birinci derecedeki bir mesele olup, Türk halkının onunla olan bağlantısı akidevi bir bağlantıdır. Çünkü Filistin; Batının kendisini iğrenç bir şekilde parçaladığı, Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in mesrasını işgal ettiği, sonra da orada fesadı ve ifsadı yaymak, mübarek Mescid-i Aksa’yı sistematik bir şekilde imha etmek ve yıkmak, Kudüs’ü Yahudileştirmek ve ümmetin vahdetini ve izzetini yeniden iade etmek, onları Nübüvvet Metodu Üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin olduğu tek bir rayenin, tek bir Halifenin ve tek bir devletin altında birleştirmek için çalışan ümmetin evlatlarını öldürmek ve terörize etmek için maymun ve domuzlardan olan kardeşlerine teslim ettiği İslam ümmetinden bir parçadır. 

Sultan Abdülhamid (Rahimehullah)’in izini sürmek, zeytin fidanları dikmekle, Beytül Makdis’teki kandilleri aydınlatmakla ve bu kampanyaya onun ismini vermekle olmaz. Zira Sultan Abdulhamid Filistin’i korumuş ve onun Yahudilere teslim edilmesini engellemiştir. Aynı şekilde onun izi takip edilerek Filistin ve Kudüs’ün korunması gerekir; bu da ancak bu ikisinin Yahudilerin pisliğinden kurtarılmalarıyla olur. Sultan Abdulhamid’in Filistin’deki sireti işte budur. Bunun da öncesinde orada Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hükmü tatbik edilmelidir. 

Muhammed Abdulmelik

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER