Haber:

‘Hücum Eylemi’ 22 Nisan sabahı, Özbekistan’ın Kokand ve Margilan şehirlerinin pazarlarında başladı. Sivil kıyafetli Özbekistan Milli Güvenlik Güçleri (SNB) kalabalıkların arasında dolaşarak başörtülü kadınları başlarından örtülerini çıkartmaya zorladılar. 23 Nisan günü SNB güçleri herkesin yeni ‘hücum’ kampanyasının bir günlük bir eylem olmayıp artık yeni bir uygulama olduğunu anlaması için tekrar geri geldiler.

Bir kadın, SNB güçleri mecbur edince, başörtüsünü çıkarttığını, onlardan uzaklaşınca tekrar taktığını, ancak bunu fark ettiklerinde başörtüsünü tekrar çıkartmalarını emrettiklerini anlattı. Nihayet başörtüsünü ancak İpekçiler Pazarından çıkıp güvenli bir mesafeden sonra tekrar takabilmiş.

Başka bir kişi Ozodlik’e (haber ajansı) SNB güçlerinin 50-60 yaşları arası bir kadını başörtüsünü çıkartmaya zorladıklarını aktardı.

Ozodlik’in haberine göre, geleneksel “doppi” isimli takkeyi takan erkekler de otoritelerin gözüne batıyor. Bunun nedenlerine dair kimse bir açıklamada bulunmadı, ancak doppi’nin siyah ve beyaz renkleri bir şekilde İslami silahlı bir örgütün bayrağını anımsattığından şüpheleniyor. Geleneksel doppi’yi takanlara 200 bin som (yaklaşık 75 dolar) para cezası kesiliyor.
(28/4/15 RFE/RL's Özbek Haber, yerel olarak Ozodlik adıyla biliniyor)

Yorum:

Eski Sovyet bölgelerinde yaşayan Müslümanlar için başörtüsü nefreti yeni bir tecrübe değil. İlk “hücum” 1927’de, Sovyet hükümetin zorbalıkla kadınların üzerlerinden başörtülerini, peçe ve burkalarını çıkarttığında yaşanmıştı. Başörtüsünü çıkartmanın kadını özgürlüğüne kavuşturmak içindir argümanı Batı ile İslam’ın ilk karşılaştığı günlerden beri kullanılmıştır. İslami kıyafet uzun süre geri kalmışlığın bir simgesi olarak görülmüş ve zamanında komünistlerce de kendi ilericilik imajlarına aykırı olarak kabul edilmiştir. Bu dönemden sonra 1987’de bir “hücum” kampanyası daha yaşanmıştır.

Özbek otoritelerin bu son kampanyası, İslam’a karşı olan derin nefretlerinin başka bir göstergesidir. Artık İslam’a dair herhangi bir simge tehdit olarak algılandığından, sadece kadınlar değil erkekler, gençler ve yaşlılar da hedef alınıyorlar. Orta Asya hükümetlerinde İslami kıyafetlerin İslami aşırılığa neden olduğuna dair gittikçe artan bir inanç söz konusudur. Ve bu kesinlikle sonlandırılmalıdır.

Nüfusunun %95’i Müslümanlardan oluşan Özbekistan’da, otoriteler gerçekten de korku içindeler. Zira Müslümanlar zaman içinde gördükleri sınavlar karşısında sebat etmiş ve dinlerine sımsıkı sarılmışlar. Üstelik tüm Sovyet ve İslam düşmanı Kerimov’un zorba yönetimine rağmen. 2005 yılındaki Andican katliamında Kerimov; Andican şehrinin sokaklarında binlerce barışçıl göstericinin katledilmesini emretmekte zerre kadar tereddüt etmemişti. 1990’lı yıllarda Human Rights Watch’un raporuna göre; Özbekistan’ın zindanları Hizb ut Tahrir’in samimi dava taşıyıcıları ile dolu. Buralarda işkence, katliam, tecavüz ve verilmiş olan cezaların sürekli uzatılması yaygın. Muhalif siyasetçiler veya gazeteciler öylesine ‘ortadan kaybolabiliyor’. Hatta mahkûmların aileleri dahi bundan muaf değiller ve hiçbir şekilde kendilerine merhamet edilmiyor.

Tüm bunlara rağmen rejim, insanların İslam’a olan sevgilerini ve ister kıyafetlerinde olsun ister zalim Kerimov’un diktatör yönetimine son verecek olan İslami Hilafet devletinin tekrar tatbik edilmesi olsun, İslami hayatın tatbikine olan arzularını kıramamıştır. Gerçekten de yaşanan bu süreç, toplumun her kesimi için ağır bir sınav dönemidir. Ve gerçekten de Müminler sabredeceklerdir, tıpkı şimdiye kadar ki sıvan dönemlerinde sabredip sebat ettikleri gibi.

Allah (st) buyuruyor ki:

((إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ))
"Şüphesiz Biz, peygamberlerimize ve inananlara dünya hayatında ve şahidlerin şahidlik edecekleri günde yardım ederiz. " [Ghafir: 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Nazia Rehman - Pakistan