- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika, BM’e İnsan Hakları Sicilinin Periyodik İncelemesini Boykot Edeceğini Bildirdi!
Haber:
Amerika, Birleşmiş Milletler'e gönderdiği mektupta, insan hakları sicilinin yakında yapılacak periyodik incelemesine katılmayacağını bildirdi.ABD'nin Cenevre misyonu, BM insan hakları yüksek komiseri Volker Türk'e hitaben kaleme aldığı mektupta, "Size bildirmek için yazıyorum ki Amerika Birleşik Devletleri, 7 Kasım'da Cenevre'de yapılması planlanan Evrensel Periyodik İnceleme'ye (UPR) katılmayacaktır." ifadelerini kullandı.
UPR, tüm BM üyesi 193 ülkenin her dört ila beş yılda bir insan hakları sicillerini değerlendirmek üzere tabi tutuldukları bir incelemedir.
Yorum:
Uluslararası kuruluşları kuran ve tüm dünyayı kendi otoritesine boyun eğdirmeyi başaran, anlaşmazlıkları çözmek ve hakları iade etmek için bir sığınak olarak görülen Amerika, her yıl bu kuruluşlara çizilen rolden ve bunların mazluma adalet sağlamaktan veya zalime misilleme yapmaktan uzak olduğunu teyit etmektedir.
ABD'nin uluslararası kuruluşların kendi işlerine karışmasını reddettiğini duyurması ve bunu istediği şekilde gerekçelendirmesi ilk defa olmuyor; zira daha önce, yani Trump'ın ilk döneminde üç yıl boyunca İnsan Hakları Konseyi'nden çekilmiş ve bu karara, Konsey'in Yahudi varlığına karşı önyargılı olduğunu gerekçe olarak göstermişti.
Bu nedenle birçok kişi gerçekte Washington'un, Birleşmiş Milletler aracılığıyla, kendisine düşman olan ülkelerin insan hakları sicilini hedef alırken, müttefik olduğu veya stratejik çıkarları paylaştığı ülkelerdeki insan hakları ihlallerine göz yumduğunu, doğal olarak da kendi topraklarında meydana gelen ihlallere göz yumduğunu ve bu nedenle de periyodik incelemeleri reddettiğini düşünüyor.
Camdan evde oturan biri, bir başkasının evine taş atmamalıdır; ancak Amerika'nın kötü niyeti ve dünyadaki nüfuzunu sürdürme konusundaki çabası, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmek için insan hakları, uluslararası hukuk ve küresel anlaşmalar fikrini pazarlamayı süslü gösterirken kendisi bunları reddederek çıkarlarına aykırı tüm uluslararası antlaşma ve sözleşmeleri sırtının arkasına atmaktadır.
Dünyanın birinci ülkesi, kendi topraklarında yaygınlaşan ırkçılık karşısında aciz kalıyor; zira Amerika, polisin işlediği ihlallerde, hapishaneye girme oranlarında ve toplumundaki yapısal ırkçılıkta ırkçı eşitsizliklere yeterince karşı koyamıyor ve oradaki kadınlara, özellikle siyahi kadınlara yönelik şiddet, silahların yaygınlaşması, cinayetler ve gösterilerde baskının artmasını söylemeye bile gerek yoktur.
Ardından Amerika'nın, Gazze'deki Yahudilerin fonları ve silahlarıyla işlediği soykırımda ne ölçüde suç ortağı olduğundan bahsetmiştir.
Tüm bunlar, Amerika'yı bir rol model olmaktan tamamen uzaklaştırıyor ve son yıllarda imajını parlatmak ve dünyadaki nüfuzunu genişletmek için öncülük ettiği ve üzerinde çalıştığı küresel kampanyanın temellerini çürütüyor.
İslam ümmetinin evlatlarının Gazze, Sudan, Hindistan veya başka yerlerde olanları durdurmak için Birleşmiş Milletler ve uluslararası hukuka başvurması hala kabul edilebilir mi? Kesinlikle bu artık kabul edilemez; çünkü bir şeye sahip olmayan, onu başkasına veremez.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Minnetullah Tahir – Tunus