Pazartesi, 24 Safer 1447 | 2025/08/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye ve Arap Rejimleri Hamas’ın Silah Bırakmasını İstedi!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Türkiye ve Arap Rejimleri Hamas’ın Silah Bırakmasını İstedi!

Haber:

Fransa ve Suudi Arabistan'ın liderlik ettiği “Filistin Meselesine Barışçıl Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi” konulu BM Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansı 29-30 Temmuz tarihlerinde New York'ta yapıldı.

Filistin'in devlet olarak tanınmasını ve Gazze'deki savaşın sona ermesini hedefleyen konferansın ardından ortak bir deklarasyon imzalandı. Deklarasyona Avrupa Birliği ve Arap Birliği'nin yanı sıra 17 ülke ile birlikte Türkiye de imza attı.

42 madde ve bir ek bölümden oluşan deklarasyonda, Hamas öncülüğünde Filistinli direniş gruplarının düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu kınandı. Katılımcı devletler Hamas'a silah bırakma çağrısı yaptı ve yönetimi Mahmud Abbas rejimine devretmelerini talep etti. (31 Temmuz 2025 – Ajanslar)

Yorum:

Gazze’deki vahşi ve aşağılık soykırım tüm hızıyla devam ederken, mücahitlerin ve Gazze halkının destansı direnişi de devam ediyor. Haçlı-Yahudi ittifakı, İslam beldelerindeki ihanet rejimlerinin desteğini alarak aç ve susuz bırakma silahını en şedit biçimde kullanmasına rağmen, Gazze halkı ile mücahitlerin arasını açmayı başaramadı.

Küstah sömürgeci Trump’ın en üst perdeden yaptığı tehditler işe yaramadı. Bebek katili Netanyahu, efendilerine ve halkına vaad ettiği hiçbir askeri hedefi gerçekleştiremedi. Esirleri kurtaramadı, direnişi bitiremedi, Gazze’yi ele geçiremedi. Geriye sadece hedefsiz ve amaçsızca savaşı sürdürmek, soykırım yapmak ve eş zamanlı olarak ikincil, üçüncül ülkeler üzerinden sinsi barış planlarını devreye koyarak Yahudi varlığına sözde onurlu bir çıkış yolu aramak kaldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Suudi Arabistan ve Fransa öncülüğünde düzenlenen Filistin Konferansı da bundan başkası değildir. Küfrün elebaşısı ABD, Suriye ve Libya’da uyguladığı ikircikli politikanın bir benzerini Gazze konusunda da hayata geçirmeye çalışıyor. Kendisini arka planda tutarak, uyduları ve Avrupalı ortakları üzerinden Gazze’deki krizden kurtulmayı hedefliyor.

Konferansa liderlik eden devletlere bakıldığında ABD’nin eli açık bir şekilde görülmektedir. Karar alma gücüne ve yetkisine sahip olmamasına rağmen, ABD uşağı Suudi Arabistan rejiminin sömürgeci Fransa’ya eşlik etmesi bunun en somut kanıtıdır.

Bu minvalde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 24 Temmuz’da Fransa’nın Eylül ayında Filistin devletini resmen tanıyacağını ve bunu yapan ilk G7 ülkesi olacağını söylemişti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al-Suud ile Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ise 29 Temmuz'da BM'deki Filistin Konferansı'nda bir basın toplantısı düzenleyerek New York Bildirisi'nin hedeflerini açıklamışlardı.

Nitekim konferans sonrası yayınlanan bildiride Yahudi varlığına hiçbir yaptırım kararı alınmadan Aksa Tufanı kınandı ve Hamas’ın silah bırakarak Gazze’nin yönetimini Mahmud Abbas’a devretmesi talep edildi. Bunun karşılığında Hamas’a ve Filistin halkına ne teklif edildi? ABD’nin İsrail’i meşrulaştırma planı olan sözde iki devletli çözüm!

Aslında bildirinin özü, Hamas’ın teslim olması ve Batı’nın güvenlik sübabı olan Yahudi varlığının Gazze batağından çıkarılması, sonrasında ise bölgeye entegre edilmesidir. Suudi Arabistan’ın rolü de bu noktada önem arz etmektedir. Zira Suudi Arabistan, manevi, ekonomik ve siyasi olarak Arap rejimlerinin abisi konumundadır.

ABD’nin Abraham Anlaşmaları temelinde uygulamak istediği yeni Ortadoğu stratejisinde Selman rejimi mızrak başıdır. Savaş sonrası Yahudi varlığı ile normalleşme, Suud üzerinden başlatılacak; sonra diğerleri ona eşlik edecek ve bu furya, Kuzey Afrika’dan Pakistan’a uzanan bir stratejik ittifaka dönüşecektir. Yahudi varlığı da bu ittifakın önemli bir parçası olarak güvenlik garantisine sahip olacak; sonra ABD bu ittifakı Çin ve Rusya ile mücadelesinde, Avrupa’yı tamamen kanatları altına alma ve tabii ki müstakbel Hilafet Devleti’nin kurulmasına karşı bir yakıt olarak kullanacaktır.

Şu anda bu planın önündeki tek engel, Gazze’deki direniştir. Bir sonraki, daha büyük engel ise Gazze direnişi ile birlikte büyüyen ve patlamaya hazır durumda bekleyen İslam ümmetinin öfkesidir. Bu sebeple ABD, New York Bildirisi’nde Avrupa Birliği, Arap rejimleri, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin öncü olmasını tercih etmiştir. Böylece bildiride alınan kararların kabulünün kolaylaşacağını düşünmektedir.

ABD’nin bu stratejisi Avrupa’nın çıkarlarıyla da örtüşmektedir. Zira Yahudi varlığının bir avuç Müslüman karşısında yenilgiye uğraması, kâfir Batı’nın da yenilgiye uğraması anlamına gelmektedir.

Arap rejimleri ve Türkiye’nin çıkarlarına gelince; onların tek misyonu, ABD’yi razı etmek, Yahudi varlığını korumak ve bu itaat karşılığında halklarının hışmından kendilerini korumak, kullanılıp atılana ya da ahiret azabına kavuşuncaya kadar ucuz iktidar kırıntılarıyla zelil bir hayat sürmektir. Türkiye’nin, sözde iki devletli ihanet planının uygulanması şartıyla bildiriye şerh koyması sadece bildirinin asıl amacını perdelemeye çalışmak ve Müslümanların gözlerini boyamaktan ibarettir. Hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

Hülasa, Gazze, Filistin ve Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesinin yolu, Yahudilerin tahakkümü altında yaşanılacak uyduruk bir devlet değildir. Filistin için İslâmi çözüm; gasp edilen toprak hakkında İslâm’ın verdiği hükümdür. O da gasıp ile savaşmak, Yahudilerin mübarek topraklardan köklerini kazımak için Müslümanların ordularını harekete geçirmektir. Kalıcı ve köklü çözüm ise Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurarak, mübarek İsra ve Miraç topraklarını Hilâfet kalkanı ile korumaya almaktır. Allah’ın izniyle o günler uzak değildir.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

«لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَ، حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوْ الشَّجَرُ: يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللَّهِ، هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ»

"Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O savaşta Müslümanlar (galip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç: ‘Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu! Şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir…”(Müslim, Fiten, 82)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER