Salı, 06 Muharrem 1447 | 2025/07/01
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Tahran’ın, Katar'da Bulunan ABD Üssü El Udeyd'i Füzelerle Vurması Daha Önceki Senaryonun Bir Tekrarı Mı

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Tahran’ın, Katar'da Bulunan ABD Üssü El Udeyd'i Füzelerle Vurması

Daha Önceki Senaryonun Bir Tekrarı Mı

Haber:

Yahudi varlığının İran'ın askeri ve nükleer hedeflerini vurmasıyla 12 gün önce başlayan savaş, ABD'nin hafta sonu İran'ın nükleer tesislerine B-2 uçaklarıyla düzenlediği bombardımanla farklı bir yöne evrildi. Tahran dün akşam misilleme olarak Katar'da bulunan ABD üssü El Udeyd'i füzelerle vurdu. (hurriyet.com.tr, 24/06/2025)

Yorum:

Öncelikle İran’ın Yahudi varlığına saldırması ve Katar’daki Amerikan üssünü vurması sevindirici bir durumdur; ancak İran’ın saldırısıyla birlikte gelişen olaylara bakıldığında şöyle bir soru gündeme geliyor; İran’ın bu saldırıları Yahudi varlığı ve Amerika ile gerçek bir savaşa girdiğinin göstergesi mi yoksa bu, daha önceki senaryonun bir tekrarı mı?

İran’ın gerçekliğini anlamak adına, İran’ın geçmişine ve Amerika ile olan ilişkisine çok kısa bir göz atalım:

Amerika, Humeyni’nin Şah’ı devirmesine ve onu Paris’ten getirerek iktidarın dizginlerini teslim almasına yardım edip İran da Amerika’nın yörüngesinde hareket etme sözü vermesiyle İran’ın bölgedeki rolü başlamış oldu. Zira 1980’lerde ilk Suriye devrimi patlak verdiğinde İran, Amerika’nın tabisi Esad rejimini desteklemiş ve Lübnan’daki Tevhid Hareketi gibi İslami grupları ona teslim olmaya zorlamıştı. 2011 yılından bu yana devam eden ikinci Suriye devriminde ise askerlerini ve yandaşlarını, rejime karşı ayaklanan ve Hilafetin ve Allah’ın hükmünün ikame edilmesi çağrısında bulunan Suriye'deki Müslüman halkla savaşmaları için göndermiştir.

Ayrıca İran, Afganistan ve Irak’ın işgalinde de Amerika’yı desteklemiş, yandaşlarının bu işgale destek vermelerini sağlamış, 2014’ten bu yana ise Amerika ve ajanlarına karşı ayaklanan Müslümanlara karşı onun yanında savaşmalarını sağlamış ve Yemen’de iktidarı ele geçirmek için de ABD destekli Husileri desteklemiştir.

Ayrıca Yahudi varlığının Gazze’ye yönelik savaşının başlamasından bu yana İran’ın Yahudi varlığına yönelik zarar verici hiçbir saldırıda bulunmaması ve Yemen’de desteklediği Husilerin de Gazze’nin yanında olduklarını söyledikleri halde, fırlattığı füzelerin Yahudi varlığını dizginleyecek veya ona zarar verecek bir etkisinin olmaması İran’ın bu gerçekliğini teyit eden başka bir göstergedir.

Nitekim Amerika, İran’ın bölgede gösterdiği tüm eylemlerinin kendi bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ifade eden birçok açıklamalarda bulunmuştur. Örneğin ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyası sırasında 11 Haziran 2023'te yayımladığı bir videoda destekçilerine şu açıklamayı yapmıştır: “İran, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından bizden, kamuoyu önünde itibarını korumak için üslerimize füze fırlatmayı talep etti.” Ve şöyle dedi: “İranlılar bizi aradılar ve başka seçeneğimiz yok, itibarımızı kurtarmak için sizi vurmamız lazım dediler. Ben onları anladım. Çünkü onları vurursak bir şeyler yapmaları gerekiyor. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak dediler.” Ve şöyle ekledi: “O geceyi hatırlıyorsunuz. İlginç bir gece. Gergin olmayan tek kişi bendim çünkü ne olacağını biliyordum. İran’ın fırlattığı füzelerden 5’i üssün üzerinden uçtu ve geri kalan füzeler ise üs bölgesinin dışında patladı. Bu hikayeyi daha önce hiç anlatmadım ama milletimize ve ülkemize duyulan saygının boyutunu bilmeniz için şimdi konuştum.” İşte bu da İran’ın Amerika olan ilişkisinin boyutunu ortaya koyan başka bir gerçekliktir.

Şimdi gelelim Tahran’ın, Katar'da bulunan ABD Üssü El Udeyd'i füzelerle vurmasına; bu konuya tam bir netlik kazandırma adına The New York Times'da bugün (24/06/2025) yayımlanan ve gazetenin Birleşmiş Milletler Büro Şefi ve İran ve Orta Doğu haberlerinden sorumlu muhabiri Farnaz Fassihi'nin imzasının olduğu bir haberi aktaralım; “İran Katar'daki ABD üssünü hedef alan füzeleri ateşlemeden önce bir çıkış yolu arayışı içindeydi. Hatta İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin dün sabah yaptığı olağanüstü toplantıda, ABD'nin saldırısına nasıl cevap verileceği konuşuldu. İran altta kalmak istemiyordu. Nitekim savaş planlarına vakıf olduğu belirtilen ancak isimleri açıklanmayan dört İranlı yetkilinin verdiği bilgiye göre Hamaney, ABD'ye verilecek cevabın belli sınırlar içinde kalmasını ve böylece ABD'yle topyekûn bir savaşa girmekten kaçınılmasını istedi. Yetkililer İran'ın bölgedeki bir Amerikan hedefini vurmak istediğini ancak ABD'den gelecek yeni saldırıları da önlemek istediğini vurguladı. Ayrıca gazeteye konuşan iki Devrim Muhafızları üyesi de El Udeyd Hava Üssü'nün iki sebeple vurulduğunu belirtti. Birinci sebep buranın bölgedeki en büyük Amerikan üssü olması ve hafta sonu düzenlenen B-2 saldırılarının koordinasyonunda bu üssün kullanıldığına inanılması, ikinci sebep ise Katar İran'ın yakın bir müttefiki olduğundan, hasarın nispeten minimumda tutulabileceğinin düşünülmesiydi. Yine yetkililerden biri, Katar'daki Amerikan üssüne saldırı öncesinde planın, hiçbir Amerikan askerinin öldürülmemesi olduğunu vurguladı. Zira üste yaşanacak herhangi bir can kaybının Amerikalıların da karşılık vermesine yol açarak yeni bir saldırı döngüsünü başlatabileceğinden endişeleniliyordu. Saldırının ardından Trump'ın yaptığı açıklamada İran'ın ateşlediği 14 füzeden 13'ünün düşürüldüğü, herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olayı yaşanmadığı ve hasarın minimumda olduğu vurgulandı. Hatta Trump, dikkat çeken bir açıklama yaparak İran'a "erken uyarı verdikleri için" teşekkür etti ve bu sayede can kaybı yaşanmadığını belirtti.Tahran yönetimi ise saldırıyı kamuoyuna "Amerikalıların İran'a saldırmasının bedeli" olarak sundu. İran Silahlı Kuvvetleri sözcüsü kameraların karşısına çıkarak, saldırıyı Devrim Muhafızları'nın gerçekleştirdiğini belirtti ve "Düşmanlarımızı uyarıyoruz: Vur kaç çağı sona ermiştir" diye konuştu. İran devlet televizyonunda yapılan yayınlarda da İran'ın emperyalist güçlere karşı aldığı zaferden övgüyle bahsedildi.” [Gazeteden yapılan alıntı bitti]

Gazetede geçen metinlere dikkat edilirse İran, yapacağı tüm eylemlerini, Amerika’nın göstereceği tepki üzerine kurgulamaktadır. Zira yukarıdaki haberde de geçtiği üzere İran'ın ateşlediği 14 füzeden 13'ünün düşürülmesi ve herhangi bir can kaybı ya da yaralanmanın olmaması bunun en iyi kanıtıdır. Bu da aslında İran’ın Amerika’ya zarar verecek ciddi bir saldırıda bulunmadığına, sırf halkına karşı itibarını korumak adına böyle bir saldırıda bulunduğuna işaret etmektedir. Zaten İslam ve Müslümanların düşmanı kafir Trump, İran’ın Amerikan askeri üssüne yönelik saldırısı hakkında şöyle bir açıklamada bulunarak bu gerçeği ortaya koymuştur: “Erken uyarı verdikleri için" İran'a teşekkür ediyorum, bu sayede can kaybı yaşanmamıştır.” Bir düşmanın kendisine yapılan saldırıdan dolayı teşekkür ettiği nerede görülmüş Allah aşkına?

Ne yazık ki tüm bu göstergeler, İran’ın, Amerika ve Yahudi varlığına karşı ciddi bir savaşa girmediğine, Allah’a, Rasulü’ne ve başka izzetli Gazze halkı olmak üzere tüm müminlere ihanet ettiğine, sadece kendi şahsi çıkarları uğruna hareket ettiğine, Müslümanların masum kanlarını hiç umursamadığına işaret etmektedir. Bu yüzden tüm Müslümanların, bu gerçeğin farkına varıp ivedilikle Yahudi varlığına ve Amerika’ya haddini bildirecek, tüm Müslümanların kanlarını, canlarını ve namuslarını koruyacak ve dünyanın herhangi bir yerindeki tek bir Müslümanın feryadına bile devasa ordularla karşılık verecek Raşid bir Halifeyi nasbetmeleri gerekir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ramazan Ebu Furkan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER