- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tehdit Olan Harvard Üniversitesi Değil, Demokrasinin Kendisidir!
Haber:
ABD Başkanı Donald Trump, son dönemde anlaşmazlık yaşadığı Harvard Üniversitesine bir kez daha yüklenerek "Harvard, demokrasiye yönelik bir tehdittir" açıklamasını yaptı.
ABD Başkanı Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, bir kez daha Harvard Üniversitesini hedef aldı.
Trump, "Harvard, diğer pek çok kurum gibi Yahudi karşıtı, aşırı solcu bir kurumdur ve dünyanın dört bir yanından ülkemizi parçalamak isteyen öğrenciler kabul etmektedir" ifadesini kullandı.
"Liberallerin yönettiği bir karmaşa" şeklinde tanımladığı Harvard'ın başkanının kovulması veya istifa etmesi gerektiğini savunan Trump, "Harvard, demokrasiye yönelik bir tehdittir" yorumunu yaptı. (24.04.2025, trthaber)
Yorum:
Özellikle Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batı, 3 Mart 1924’te Hilafet Devleti’nin yıkılmasından şu ana kadar, İslam’a, Müslümanlara ve İslam beldelerine yönelik tüm vahşetlerini, katliamlarını ve sömürülerini demokrasi, insan hakları ve özgürlükler adına yapmıştır. Sömürgeci kâfir Batı’nın İslam’a ve Müslümanlara yönelik bu davranışı anlaşılabilir bir durumdur. Ancak Trump’ın, işgalci Yahudi varlığının Amerika’nın tam desteğiyle Gazze halkına yönelik 18 aydır işlemiş soykırımı protesto ettikleri için Harvard Üniversitesi’ni “demokrasiye yönelik bir tehdit” olarak değerlendirmesi, şahsi çıkarlarının inanmış olduğu tüm değerlerin önünde olduğunun bir göstergesidir. Oysa kapitalizmin en bariz fikirlerinden biri olan demokrasi, halk için ve halk adına halkın yönetimi olup fikir özgürlüğü ise; fertlerin herhangi bir görüş veya düşünceyi kabul edebilecekleri ve bu kapsamda kişi dilediği fikir ve görüşü ortaya koyarak insanları buna çağırabileceği anlamına gelmektedir. Kâfir Batı’nın bu inancına göre, başta kendi halkları olmak üzere tüm halklar istediği fikir veya görüşü savunabilir ve bunlara çağrıda bulunabilir. Ancak Trump’ın, bırakın Müslümanları, kendi halkının bile fikir özgürlüğü hakkını kullanmasına izin vermemesi, özgürlükler fikrinin inanmış olduğu bir değer değil, ülkesinin şahsi çıkarları için kullandığı bir araç olduğunu ortaya koymaktadır.
Bunun da ötesinde Trump, Harvard'a sağlanan 2,2 milyar Dolarlık fonun ve 60 milyon dolarlık sözleşme bedelinin dondurulmasına karar vererek halkına şu mesajı vermektedir; inanmış olduğumuz değerlere aykırı olsa bile önceliğiniz Amerika’nın şahsi çıkarları olmalıdır, aksi taktirde en ağır bedeller ödemek zorunda kalırsınız, hatta yaşama hakkınız bile elinizden alınır. Bu da Amerika’nın çıkarları dışında hiçbir şeye kıymet vermediğinin başka bir göstergesidir. İslam düşmanı kâfir Trump’ın, Amerika’nın çıkarları uğruna böyle tavır sergilemesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.
Ancak anlaşılması zor ve güç olan şey, Müslümanların başındaki yöneticilerin ve ne yazık ki Müslümanların, Amerika’nın kendi çıkarları için hiçe saydığı ve İslam’ın haram kıldığı demokrasi ve özgürlükler gibi küfür fikirlerini hayatlarının merkezine koymalarıdır. Oysa kâfir Amerika’nın, iman ettiğini söylediği halde kendi şahsi çıkarları için kaldırıp attığı demokrasi ve özgürlükler fikrini benimsemek akıl işi midir! Trump’ın, sırf Gazze’deki soykırımı protesto ettikleri için Harvard’ı bir tehdit olarak gördüğü demokrasi mi huzur getirecek? Amerika ve kâfir Batı’nın, yüz yılı aşkın süredir Irak, Suriye, Myanmar, Doğu Türkistan, Afganistan ve daha birçok İslam ülkelerinde gerçekleştirdiği vahşet ve katliamları mâl ettiği demokrasi mi Müslümanların geleceğini inşa edecek? Yahudi varlığının Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlar sırasında tüm kâfir Batılı ülkelerin bir kenara kaldırıp attığı özgürlükler, insan hakları ve demokrasi fikri mi Müslümanlara huzur ve mutluluk getirecek? O halde gerçek tehlikenin, kafir ülkelerin çıkarları için bir araç olarak kullandığı demokrasi olduğunu anlamanın, demokrasiyi kaldırıp atmanın ve onun yerine, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için kurtuluş meşalesi olan Raşidi Hilafet Devleti’nin kurmanın zamanı gelmiştir. لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ “İşte çalışanlar, asıl bunun için çalışmalıdırlar.” [Saffat 61]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ramazan Ebu Furkan