Pazartesi, 30 Şevval 1446 | 2025/04/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
BAE Yöneticileri İngiliz Efendilerinin Gözüne Girmek İçin Ülkenin Zenginliklerini Çarçur Ediyorlar

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

BAE Yöneticileri İngiliz Efendilerinin Gözüne Girmek İçin Ülkenin Zenginliklerini Çarçur Ediyorlar

Haber:

ABD Başkanı Donald Trump'ın Cuma günü Abu Dabi Yönetici Yardımcısı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun bin Zayed Al Nahyan ile Beyaz Saray'da bir araya gelmesinin ardından ABD, BAE'nin önümüzdeki 10 yıl içinde 1,4 trilyon Dolar yatırım yapacağını açıkladı.BAE'deki ABD Büyükelçiliği tarafından yayınlanan bir raporda, yatırımlar ve bunların dağılımı detaylandırılırken şu ifadelere yer verilmiştir: “Yeni çerçeve BAE'nin, yapay zeka altyapısı, yarı iletkenler, enerji ve Amerikan imalatı alanlarında ABD ekonomisine yaptığı mevcut yatırımları önemli ölçüde artırılacaktır.” (Ajanslar)

Yorum:

Genel olarak Körfez ülkeleri, özel olarak da BAE, İngiliz Parlamentosu'nun bir üyesinin de ifade ettiği gibi İngilizler için bir benzin istasyonundan başka bir şey değildir. Bu gerçeklik de İngilizlerin bu kantonları sadece bu sıfatla kullanmalarına neden olmaktadır.BAE'nin Amerika'daki bu yatırımlarının arkasında ne olduğunu bilmek isteyen birinin, İngiltere'nin bu anlaşmadan ne gerçekleştirmek istediğine bir bakması gerekir.Herhangi bir takipçinin, BAE'nin ve onu yöneten Ruveybidaların, ister bölgesel ister uluslararası düzeyde olsun yaptıkları herhangi bir eylemde kişisel ya da ulusal herhangi bir çıkar olduğunu aklından geçirmesi doğru değildir. Zira BAE, İslam beldelerindeki sömürgeci İngiliz üssünden başka bir şey değildir ve tüm kötülüklerin anası olan İngiltere de buradan hareketle, bu ülkeleri ifsat etmek, Amerika'nın tecavüzüne, uluslararası konumda rekabet etmesine, nüfuzuna ve halkların servetlerini yağmalamasına ve onlara baskı yapmasına karşı koymak için çalışmaktadır.İngiltere'nin en nefret ettiği ülkeye, yani Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki kölelerine yapılan bu yatırımın arkasında yatanları analiz etmeye ve anlamaya başlamamız gereken siyasi anlayış işte budur.

1964'te Kruşçev ve Kennedy arasında dünyanın Sovyetler Birliği ve Amerika arasında ikiye bölünmesinden bu yana Amerika, İngiltere'nin nüfuz ve sömürge alanlarını, özellikle de en zengin, en varlıklı ve siyasi ve ideolojik olarak en hassas olan İslam beldelerini yağmalamaya çalışmıştır.Nitekim Amerika bunu büyük ölçüde başarmış ve böylece İngiltere, güneş batmayan imparatorluk olmaktan çıkıp dünyada ikinci sınıf bir ülke haline gelmiştir.Ancak zayıflığına ve uluslararası çatışma arenalarında Amerika ile yüz yüze gelmesini imkansız kılan bu zayıflığını bilmesine rağmen Amerikan kovboyuna teslim olmamıştır.Bu nedenle Amerikan devinin gölgesinde yürüme ve fırsat buldukça arabasının tekerleklerine çomak sokma politikasını benimsemiştir.Buna dair bir örnek ise BAE'nin Sudan'da ABD ajanları El Burhan ve Hemedti tarafından yönetilen çatışmaya müdahale etmesi ve Hemedti'nin Sudan'da ve çatışan taraflar arasında bir yer edinmesini desteklemesi ki böylece işlerin gidişatını etkileme ve en azından Amerika'nın planlarını bozma imkanına sahip olmasıdır.Bu örnek BAE'nin yatırım bahanesiyle Suriye'de kendine bir yer bulmak için çalışmasına ve aynı şekilde eski İngiliz ajanı Ali Abdullah Salih'in devrilmesinden sonra İngiliz nüfuzundan geriye kalanları mümkün olduğunca korumak için Yemen'e müdahale etmesine de intibak etmektedir.

Nitekim Amerikan tecavüzü karşısında teslim olmayı kabul etmeyen İngiltere'nin hayalleri, aynı çalışmayı Amerika ve Yahudi devletinde yapma noktasına ulaşmıştır. Zira İngiltere, ajanının yatırımlarını düşmanının karnına yerleştirmek yoluyla Amerika'yı doğru zamanda sırtından bıçaklayabileceğini düşünüyor. Ancak Amerika bu gerçeğin farkında olup ABD'li iş adamlarından olan Başkan Trump, bu oyunları kontrol altına alabileceğini ve bu yatırımlardan hızla faydalanabileceğini düşünüyor; özellikle de kendisinin de inandığı gibi yakın gözetim ve kontrol altında oldukları için İngilizlerin isterlerse kendisini karnından bıçaklayabileceklerini düşünmüyor. Geriye şu soru kalıyor: İngiltere Amerika'ya ihanet edebilir mi, yoksa edemez mi?Gerçekten İngiltere Amerika'nın kontrolü altında kalacak ve Amerika da bu yatırımlardan herhangi bir yan etki olmaksızın faydalanacak mı? Bu soru, her bir tilkinin diğerine karşı uyanık olmasına bağlı kalmaya devam edecektir. Ancak İngiltere ihanet edebilecek gibi görünmüyor ama geriye İngiltere nezdinde ihanet girişiminde bulunma “şerefi” kalmaya devam etmektedir; özellikle de hazinesinden tek bir kuruş bile harcamamışken olası patlamalardan kaynaklanan şarapnel parçaları isabet etmediği sürece sahip olduğu ajanların sonuncusuna kadar savaşacaktır.

BAE'nin Yahudi devletine yatırım yapması, İbrahimi planı benimseyerek normalleşmesi ve Yahudileşmesi ve Filistin halkına karşı Yahudileri desteklemesi, özellikle Rabin ve Peres'in, Amerika'nın gözlerinden uzak ve İngiliz mühendisliği ve Yahudi İşçi Partisi lideri Peres ve İngiliz ajanı Yaser Arafat'la birlikte yaptığı düzenlemesiyle Oslo Anlaşmasını imzalamasının ardından Rabin'in, Amerika'ya sadık ve New York merkezli Yahudi aşırılık yanlıları tarafından öldürülmesinden sonra Yahudi varlığı üzerindeki etkisinin zayıflamasının veya neredeyse sona ermesinin ardından Ortadoğu meselesi olarak bilinen dünyanın en sıcak dosyaları konusunda İngiliz efendisi için bir dayanak noktası bulmaktan başka bir şey değildir. Dolayısıyla BAE'nin Yahudi varlığıyla ve Yahudi varlığı içinde tüm bu kötülükleri ve kirli işleri yapmasının nedeni, İngilizlerin Yahudi devletindeki etkisini yeniden tesis etme veya en azından Amerika'nın ve bölgedeki projelerinin tekerine çomak sokma çabasından başka bir şey değildir.

Dünyadaki, özellikle de Batı kampının üyeleri arasında bulunan küfür güçleri arasındaki çatışma, bunlardan biri diğerlerini ortadan kaldırana kadar sona ermeyecektir.İş birliği, paylaşım ve anlayışı kabul etmeyen Batılı sömürgeci kapitalist zihniyet işte budur.Yani bir somun ekmeği sadece orada bulunan herkesi öldüren kişi yiyebilir. Beyaz Saray korsanı olan Amerikalı iş adamı başkanın kişiliğinde açıkça görülen kapitalist ideoloji işte budur.Ama asıl can sıkıcı olan şey, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin ve onun servetinin bu kirli çatışmanın yakıtı haline gelmiş olmasıdır.Ancak bu gerçeklerin, oyunların ve araçların ümmet için açığa çıkmış olduğunu bilmek de insanı rahatlatmaktadır; zira böylece ümmet düşmanını ve onun ihanetinin ve gücünün boyutunu bilir ve kendisini ondan kurtarmak için hazır olur. Şüphesiz bu, Allah'ın izniyle ümmetin İslam'ı temsil eden hadari alternatifin bilincine varmasıyla yakında gerçekleşecektir; bunu temsil edecek olan da ümmetin kollarının gücü ve onu kurmak için çalışan muhlis evlatları sayesinde Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir.Bu mübarek günlerde, İslam ülkelerindeki güç ve kuvvet ehlinin kalplerini İslam'ı desteklemeye, onun devletini kurmaya ve Müslümanları bir Halifeye biat etmeye açması için Allah'a dua ediyoruz... Allahumme amin.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER