- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Yahudilerin Suriye'deki İhlallerini Yalnızca İslam Ümmeti Durdurabilir!
Haber:
Kuveyt Dışişleri Bakanlığı Perşembe günü yaptığı açıklamada “İsrail” işgal güçlerinin uluslararası hukuku, uluslararası meşruiyet kararlarını ve BM Şartı’nı açıkça ihlal ederek kardeş Suriye Arap Cumhuriyeti'nin çeşitli bölgelerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılarını Kuveyt'in güçlü bir şekilde kınadığını” ifade etti.Bakanlık yaptığı açıklamada “Kuveyt Devleti'nin Suriye'nin egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü destekleyen tutumunu” yineledi.Uluslararası topluma ve Güvenlik Konseyi'ne “sorumluluklarını üstlenmeleri ve bölgede barış ve güvenliği tehdit eden ve bölgedeki çatışma ve şiddeti körükleyen bu barbarca ve sistematik saldırılara son vermeleri” çağrısında bulundu."İsrail" Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Hava kuvvetlerinin, güney Suriye'nin özgürleştirilmesi için belirlediğimiz yeni politikanın bir parçası olarak güçlü bir şekilde güney Suriye'ye saldırdığını ve mesajın açık olduğunu bildirdi: Güney Suriye'nin Güney Lübnan'a dönüşmesine izin vermeyeceğiz.” (En-Nehara Gazetesi, 27/02/2025)
Yorum:
Kuveyt, Filistin halkını yok etmeleri için Yahudilere yeşil ışık yakanların onlar (uluslararası sisteme ve Güvenlik Konseyi) olduğunu çok iyi bildiği halde Yahudilerin Şam'a yönelik saldırısı meselesini çözmek için uluslararası sisteme ve Güvenlik Konseyi'ne hangi temelde başvuracak Allah aşkına?
Kuveyt'in yöneticileri, uluslararası sistemin Suriye'deki yok olmuş Baas Partisi'nin 55 yıllık iktidarı boyunca Şam'da uyguladığı katliamlara sessiz kaldığını ve hatta onu tebrik ettiğini fark etmiyorlar mı? Hatta (uluslararası sistem) sözde yaptırımlar uygulayarak aksi yönde yalan iddialarda bulunsa bile kılıcının Şam halkına karşı çekildiğini Baas'ın 8 Aralık 2024'te düşmesinden sonrasında gördüğümüz bu sözde yaptırımlar, Şam halkına şantaj yapmak, dini devletten ve yasamadan ayıran laik bir yönetim sistemini onlara yeniden dayatmaya çalışmak, Sykes-Picot Anlaşması'na göre Müslüman ülkelerin bölünmüşlüğünü korumak yoluyla Birleşmiş Milletler çatısı altındaki ülkelerin çıkarlarını gözetmek ve bu anlaşmanın koruyucuları olan Müslümanların başındaki yöneticilerin tahtlarını korumanın yanı sıra aynı şekilde Batılı ülkelerin ayaklarını ve ekonomik çıkarlarını pekiştirmek içindi. Sonra Kuveyt Dışişleri Bakanlığı'nın "bağımsızlığı" ve toprak bütünlüğü ifadesi bunun bir teyidi değil midir? Ama gerçekte bu bağımsızlık, bölgede bir Yahudi varlığının kurulmasıyla sonuçlanan Sykes-Picot Anlaşması'nın ardından Şam'ı diğer Müslüman ülkelerden ayırmayı isteyen sahte bir bağımsızlıktan başka bir şey değildir.
Doğru çözüm, bugün Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü olarak adlandırılan "Ebu Leheb ve Ebu Cehil" kulüplerinden ve yine bugün Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi olarak adlandırılan Pers ve Roma kulüplerinden yardım istemekle olmaz; bilakis doğru çözüm,sadece İslami fikir, mefhum ve hükümlerin egemen olduğu bir toplum haline gelinceye kadar toplumu değiştirme rollerini yerine getirmeleri için hayatın her alanında İslam şeriatıyla hükmetmenin vacip olduğuna inananlardan yardım istemektir; zira bu toplum, kapitalist fikri liderliği reddeden ve alternatif olarak sadece İslam'ı kabul eden ve onu bir fikir, metot, akide ve sistem olarak kamil bir şekilde iktidara taşımak için çalışan bir toplumdur.Bu da varlığını kökünden söküp atmak için Yahudi varlığı ile savaşmayı gerektirmektedir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nizar Cemal