Cumartesi, 14 Muharrem 1446 | 2024/07/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Afganistan'daki İktidar Rejimi; Allah’a Giden Yoldan Birleşmiş Milletler Yol Haritasına!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Afganistan'daki İktidar Rejimi; Allah’a Giden Yoldan Birleşmiş Milletler Yol Haritasına!

Haber:

25 ülke ve beş uluslararası örgütün özel temsilcilerinin katılımıyla 30 Haziran Pazar günü başlayan Doha’daki Afganistan konulu toplantının üçüncüsü, iki gün üst üste yapılan görüşmelerin ardından sona erdi.İktidar rejiminin sözcüsünün başkanlığındaki Taliban heyeti, özel sektör, bankacılık ve narkotikle mücadele konularını ele aldı.Toplantıya liderlik eden BM Genel Sekreter Yardımcısı toplantıyı “olumlu” olarak nitelendirdi.

Yorum:

Bu toplantı, BM Güvenlik Konseyi Afganistan Koordinatörü Feridun Sinirlioğlu'nun bağımsız değerlendirmesinden ortaya çıkan 2721 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı sonrasında gerçekleşti.İktidardaki rejimin uluslararası sisteme siyasi entegrasyonuna yönelik Birleşmiş Milletler “yol haritası” olarak bilinen bu belge, Afganistan’ı uluslararası hukuka uymaya, kapsayıcı bir hükümet kurmaya, ulusal diyalog başlatmaya ve Afganistan için özel bir temsilci atamaya teşvik ediyor.Bu yol haritasının uygulanmasının sağlanmasını hedefleyen Doha’daki 3. toplantıya iktidar rejimi, sadece başarılarını Birleşmiş Milletler’e sunmak için bir “raportör” olarak oradaydı. Görünen o ki Birleşmiş Milletler, Taliban'ın raporundan memnun kalmıştır; zira BM heyetinin başkanı, Taliban’ın açıklamasını ikna edici olarak nitelendirdi.

Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan yol haritası, esasında iktidardaki rejimi küresel laik düzene entegre etme ve onlarla siyasi ve istihbarat anlaşmaları sağlamayı amaçlayan bir Amerikan planıdır.İktidar rejimi defalarca İslam şeriatı çerçevesindeki her türlü anlaşmayı kabul ettiğini açıklamış olsa da ancak iktidar rejiminin Birleşmiş Milletlerin çizdiği yol haritasını tanıması ve düşmanın kurallarına göre oynaması, şeriata bağlı kalma iddiasını anlamsız bir hale getirmektedir. Nitekim bu toplantıların daha çok çıkar odaklı olduğu ve değere dayalı tartışmaların ertelendiği görülmektedir. ABD, Birleşmiş Milletlerin liderlik rolü aracılığıyla, teşvik paketleri temelinde iktidardaki rejimle birlikte ilerlemeyi planlıyor; bu nedenle insan hakları, kadınların eğitimi ve özel bir temsilci atanması gibi konular, Taliban’ın sempatisini kazanmak için bir kenara konulmuştur. Zira Birleşmiş Milletler, öncelikle iktidardaki rejimi hesap verebilir bir hale getirmek için küresel sisteme entegre etmek istiyor. Bu yüzden Taliban, Doha’daki ikinci toplantıya katılmadığından dolayı Birleşmiş Milletler onun Doha’daki üçüncü toplantıya katılmasını istemiştir.

Bu toplantı esas olarak siyasi ve ekonomik etkileşimlere odaklanmış olsa ve Taliban da BM platformunu siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşmak için kullanacağına inansa da, küresel laik düzene entegre olduktan sonra laik değerlerin dayatılmasından kaçmak, kendi kendini kandırmak demektir. Ayrıca Taliban sözcüsü, şeriata aykırı olmadığı sürece uluslararası anlaşmaları kabul edeceklerini söylemişti. Bu tamamen kötü bir anlayış ve vehimden ibarettir. Birincisi:Birleşmiş Milletlere üye olmak, onun ideolojisinin ve evrensel ideolojiyi ve liberal değerleri güçlendirmek olan temel amacının kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Zira büyük güçlerin dışındakilerin BM’nin talimatlarına meydan okuması imkansızdır. Çünkü mevcut küresel sistem, devletlerin mutlak egemenliklerini sınırlayan göreceli bir egemenliğe izin vermekte olup göreceli bir egemenlik ile de şeriat kurallarının uygulanması imkansızdır.

İktidardaki rejim defalarca iç meselelerin kendi iç işlerine ait olduğunu belirtmiş olsa da ancak BM, laik değerlerin uygulanmasının sadece uluslararası bir mesele olmadığını, aksine bu değerlerin iç ve dış politikalarda da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Nitekim siyasi İşlerden sorumlu BM Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo Taliban için şunları söylemiştir: “Afganistan, insan ve sivil haklara odaklanan birçok uluslararası sözleşme ve anlaşma imzalamıştır.Hükümetin değişmesi önemli değildir. Zira bu ülke, bir ülke olarak bu anlaşmalara imza atmıştır; yani mesele, sadece iç mesele değildir; bunu açıkça belirttik.”

Bu nedenle bu yol haritasının, Allah Subhanehu ve Teala’yı razı etmeye yol açmayacağının ve Batılı güçlerin siyasi, ekonomik ve istihbarat şartlarını kabul edip onların değerlerine bağlı kalmadıkça da Batılı güçleri memnun etmesinin imkânsız olduğunun net olması gerekir.

Yol haritalarını ve düşmanın kurallarını kullanmak, bizi her alanda Allah Subhanehu ve Teala’dan uzaklaştıracaktır; bu yüzden iktidar rejiminin bugün laik diplomasi temelinde hareket etmek istemesi, onun Batı’nın tuzağına düşmesine yol açacaktır. Nitekim şu andan itibaren Taliban, Batı tarzı temelinde siyaset uygulamaya başlamıştır. Örneğin bu toplantıda Taliban sözcüsü Gazze meselesine değinerek şunları söyledi: “Gazze’de savaş suçu ve soykırım işleyenler, insan haklarına riayet etme konusunda bize ders verecek ahlaki konumda değildir.”Bu hatırlatmanın Gazze’deki mağdurları savunmak için değil de onların acılarını Taliban lehine kullanmak ve manipüle etmek için yapıldığı ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Taliban bu argümanla eylemlerini meşrulaştırmak istemektedir.

Bu nedenle çok geç olmadan, Allah Subhanehu ve Teala’nın belirlediği yol haritasına göre hareket etmek ve sadece O’nun rızasını kazanmak için çalışmak en efdal olanıdır. İslam’ın yol haritası ise, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafetin kurulmasından ve İslami hayatın yeniden başlamasından başka bir şey değildir. Dolayısıyla şayet bunu yapmaz ve Allah Subhanehu ve Teala’nın ahdine bağlı kalmaz isek, o zaman şüphesiz Allah Subhanehu ve Teala, otorite ve nüfuzu kötüye kullanarak zulüm ve zorbalık işleyenleri değiştirecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yusuf Arslan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER