Haber-Yorum

Yahudi Varlığı İle Barışçıl Bir İlişki Şerî Olarak Batıldır!

Haber:

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesi ile Yahudi varlığı arasındaki karşılıklı ziyaretlerin siyasi değil askeri ve güvenlik amaçlı olduğunu söyledi.

El-Burhan, 12/02/2022 Cumartesi günü devlet televizyonuna verdiği bir röportajda şunları söyledi: “ “İsrail” ile olan ilişki konusu birçok kişi tarafından hassasiyetle ele alınmakta olup Sudan ile “İsrail” arasındaki ilişki gizli değildir.” Şöyle devam etti: “Sudan ile “İsrail” arasındaki karşılıklı ziyaretler, siyasi değil askeri ve güvenlik amaçlıdır”, “Bizler açılmak ve Sudan’ın uluslararası toplumun bir parçası olması için çalışıyoruz ve bizim hiç kimseyle bir düşmanlığımız yoktur” dedi. (Ajanslar)

Yorum:

Örneğin Yahudi varlığı gibi fiili muharip devletlerle, tüm eylemlerde savaş durumu temel olarak alınmalı, aramızda bir anlaşma olsun ya da olmasın biz ve o, fiili savaş durumundaymışız gibi muamele edilmeli ve tüm vatandaşlarının ülkeye girmesi engellenmelidir. Dolayısıyla Filistin’i gasp eden Yahudi varlığı ile anlaşma yapmak caiz değildir. Çünkü bu, İslam toprakları hakkında ona taviz vermek anlamına gelmektedir. Bu ise İslam’da haram ve cürümdür. Dahası İslam beldelerindeki meşru olmayan yöneticiler tarafından onunla yapılan bir anlaşma olsun ya da olmasın, onunla fiili savaş durumu devam etmelidir. Zira İslam, Yahudilerin mutant varlıklarının kökünü Filistin’den söküp atıncaya, İslam beldelerini onlardan kurtarıncaya ve temizleyinceye kadar tüm Müslümanların Yahudilerle savaşmasını zorunlu kılmış ve askeri anlaşmalar ve siyasi anlaşmalar ve üs ve havaalanları kiralama anlaşmaları gibi bunun türünden ve buna bağlı olan her şeyi kesinlikle yasaklamıştır. Nitekim Ahmed ve Nesai, Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: لَا تَسْتَضِيئُوا بِنَارِ الْمُشْرِكِينَ “Müşriklerin ateşiyle aydınlanmayın.” Bir kavmin ateşi, savaştaki varlıklarından kinayedir.             

İslam beldelerindeki mevcut ülkeler, sömürgeciliğin kendisine hizmet etmeleri için kurduğu görevli ülkelerdir. Dolayısıyla bunlar ümmeti temsil etmedikleri gibi onun maslahatlarına da hizmet etmemektedirler. Bu yüzden el-Burhan ve Müslümanların başındaki diğer yöneticilerin bu anlaşmaları yapmaları gayet doğaldır. Ümmeti temsil eden ve İslam esası üzerine onun maslahatlarını gözeten kimseye gelince; bu, Allah’ın Kitabı ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetiyle yönetmek üzere kendisine biat edilen Halife’dir. Zira o, Filistin’i ve işgal altındaki tüm İslam beldelerini kurtaracak ve İslam Devleti’nin harici ilişkilerini İslam esası üzere kuracaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

İbrahim Müşerref - Sudan