- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
أَفَمَن يَمْشِي مُكِبّاً عَلَى وَجْهِهِ أَهْدَى أَمَّن يَمْشِي سَوِيّاً عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
“Şimdi (düşünün bakalım), yüzüstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?” [Mülk 22]
Haber:
Tunus’taki Özgür Anayasa Partisi, lideri Abir Musa lisanı üzerinden 09/01/2022 Pazar günü, Hizb-ut Tahrir’in Genel Merkezi’nin önünde protesto eylemi yapılması çağrısını duyurdu. Bu karar, demokrasiyi sona erdirmek için çalışan, sivil devleti ve Cumhuriyet sistemini yıkmak için canla başla çalışan ve ülke yasalarını açıkça ihlal ederek “Hilafet Devleti’ni” kurmaya davet eden Hizbin çalışmasına bir kınama olarak gelmiştir. (06/01/2022 Perşembe, Anayasa Partisi Genel Başkanının Facebook’taki resmi sayfasından.)
Yorum:
Hak ile batıl arasındaki çatışmanın, bu günlerde daha da yoğunlaştığı iki gözü olan herkes için bir sır değildir. Bu, Allah Subhanehu’nun bir sünneti olup Allah hakkı batılın tepesine bindirip de batılın işini bitirinceye kadar hak ile batıl arasındaki çatışma devam edecektir. Aynen Allahu Subhanehu’nun şöyle buyurduğu gibi: إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً “Zaten batıl yok olup gitmeye mahkumdur.” [İsra 81] Abir Musa ve benzerlerinin, Hilafet’e davet etmesini kınamak için Hizb-ut Tahrir’in Genel Merkezi’nin önünde protesto çağrısında bulunması, hak ile batıl arasındaki çatışmanın bölümlerinden sadece bir tanesidir. Görünen o ki batılın sonunun yaklaştığı ve bunun partinin tepkisinden dolayı daha da yakın olduğu hissedilmektedir. Bu nedenle boğazlanmış bir hayvanın hareketi gibi sağa sola çırpınmaktadır. Bu yüzden Fransa’nın kalıntılarından olan bu iğrenç varlık, Hizb-ut Tahrir ile bir kriz oluşturuyor. Çünkü kendisi ve efendileri, Hizb-ut Tahrir’in batıllarına karşı ideolojik fikri bir çatışmayı temsil eden bir hakikat olduğunu biliyorlar.
Özgür Anayasa Partisi liderinin çağrıda bulunduğu bu protesto, amaçlarından hiçbir şeyi gerçekleştirmeyecektir. Zira bu, güneşin alevini nefesiyle söndürmek için giden ama nefessiz kalıp geri dönen kimsenin durumu gibidir. El-A’şâ şöyle derken ne kadar da doğru söylemiştir:
Bir gün zayıflatmak için kayaya toslayan
Ama ona zarar veremeyip boynuzunu zayıflatan dağ keçisi gibi.
Evet bu, hak ile batıl arasındaki bir çatışmadır. Dolayısıyla batılın nefesi ve rüzgârı ne kadar kuvvetli olursa olsun kesinlikle yok olup gidecektir. Hakkın yokluğu ve ehlinin sıkıntısı ne kadar uzarsa uzasın kesinlikle üstün gelecek, hakkı aziz veya batılı da zelil kılacaktır.
Aynı zamanda bu ümmetten bazılarının, Allah’ın şeriatı uygulayacak ve dünyanın dört bir tarafına adaleti ve huzuru yayacak bir devletin gölgesinde İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlara karşı düşmanca bir tavır takındıklarını görmek hem şaşırtıcı, hem kötü, hem de üzücüdür. Bu tutumu sergileyen biri şu iki durumun dışına çıkmaz. Ya o, din düşmanı sömürgeci kafir Batı ülkelerine hizmet eden, yozlaşmış vakıayı sürdürmek ve onun ömrünü uzatmak için çaba sarf eden ve ülkenin servetlerini yağmalaması için sömürgecilerin çıkarlarını koruyan biridir. Ya da o, aldatılmış cahil biridir. Onların tamamına diyoruz ki; gerçekten Müslümanlarsanız veya hatta gayrimüslim olsanız bile Hizb-ut Tahrir sizleri, sizin ve ülkeniz için hayır olan şeye davet etmekte, sömürgeci kafirin ve servetleri yağmalayan ve insanları fakirleştiren kurumlarının kökünü kazımak amacıyla sizinle birlikte sizin için çalıştığı gibi gerek Müslümanların gerekse diğerlerinin adalet ve huzur bulacağı bir hayatı yaşayacağı İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmaktadır. Hizbin davet ettiği şeyin bir sır olmadığı, yağcılık yapmadığı ve taraf tutmadığı uzak yakın herkes tarafından bilinmektedir. Nitekim Hizbin, karşılaşmış olduğu sıkıntılara ve mücadelelere rağmen bu ümmeti izzetine kavuşturmak için çalışmalarını sürdürmekte ısrar etmesi bize, Firavun’un kavminden iman eden birini hatırlatmaktadır. Zira Allah onun hakkında şöyle buyurmuştur: وَيَا قَوْمِ مَا لِي أَدْعُوكُمْ إِلَى النَّجَاةِ وَتَدْعُونَنِي إِلَى النَّارِ تَدْعُونَنِي لِأَكْفُرَ بِاللَّهِ وَأُشْرِكَ بِهِ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَأَنَا أَدْعُوكُمْ إِلَى الْعَزِيزِ الْغَفَّارِ لَا جَرَمَ أَنَّمَا تَدْعُونَنِي إِلَيْهِ لَيْسَ لَهُ دَعْوَةٌ فِي الدُّنْيَا وَلَا فِي الْآخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَا إِلَى اللَّهِ وَأَنَّ الْمُسْرِفِينَ هُمْ أَصْحَابُ النَّارِ فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ “Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz. Siz beni Allah’ı inkar etmeye, bilmediğim bir şeyi O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz; ben ise sizi, güçlü olan, çok bağışlayan Allah’a çağırıyorum. Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah’adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir. Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun’un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.” [Mü’min 41-45]
Allah’tan, biz ve Müslümanlar için hak üzere yürümeyi ve sebat etmeyi nasip etmesini temenni ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel