Haber-Yorum

Osmanlı Devleti’nin Kız Torunlarının Utanç Verici Bir Şekilde Tutuklanması

Haber:

Aralarında 16 yaşında genç bir kızın ve sonrasında 4 aylık emzikli bebeği olan bir bayanında olduğu Hizb-ut Tahrir’li beş iffetli bacımız, 23 Şubat’ta Ankara’daki evlerinden zorla alındılar. Daha sonra sorgulanmak üzere Ankara’ya 300 kilometre uzaklıkta olan Afyon’a götürüldüler. Suçları ise, Hilafet’in yıkılışının 100. yıldönümünde ümmete asil tarihlerini hatırlatan bir video çekmektir. 

Yorum:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sürekli olarak Hilafet Devleti’ne ve Osmanlı İmparatorluğu’na yaptığı göndermelerle tanınır. Dolayısıyla bunları, azamet ve hayranlık kaynağı ve Türkiye ve dünya için bir model olarak kullanmaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılında İstanbul’daki Yıldız Sarayı’nda düzenlenen “Vefatının 100. yılında Sultan II. Abdülhamid’i Anlamak' programında yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Türkiye Cumhuriyeti, aynen birbirimizin ve aynı zamanda Osmanlıların devamı olan geçmişte devletimiz gibidir. Elbette sınırlar ve yönetim biçimleri değişmiştir. Ama öz aynıdır, ruh aynıdır ve kurumların pek çoğu aynıdır.” Ve şöyle devam etti: “Bazıları bu ülkenin tarihinin 1923 yılından beri başladığında ısrar ederken bazıları da acımasızca bizi kadim köklerimizden ve değerlerimizden ayırmaya çalışıyor.”

Öyleyse hangi özden veya ruhtan bahsediyor? Osmanlı İmparatorluğu'nun torunları olan bu ümmetin iffetli kızlarının sabahın erken saatlerinde zorla evlerinden alınmasına izin verdiği halde Osmanlı Devleti’nin kadınlara gösterdiği büyük saygıdan mı bahsediyor? Nitekim yaptıkları tek şey, sadece 100 yıl önce düşen bu öz ve ruh hakkında konuşmaktır.

Sadece dünyanın bu büyük devlete geri dönme ihtiyacı hakkında konuşuyorlar. Subhanallah, bunların sözlerinden kaçı doğru acaba? Osmanlı Hilafeti’nin uzantısı olduğunu iddia eden Erdoğan rejiminin kaç iğrenç   tepkisi olmuştur? Aynen bu iffetli bacıları güvenli evlerinden alıp sanki suçlularmış gibi sorgu masasına götürülerek taciz edilmelerini emretmesi gibi.  

Maalesef bu eylemlere hiç şaşırmadık. Zira bu, Erdoğan’ın sözleri ve eylemleri arasındaki birçok çelişkiden sadece biridir. Hatta kardeşi Müslüman Uygurlar bile Erdoğan hükümetinin ihanetine maruz kalmışlardır. Zira bir yandan Çin’deki Müslüman Uygurlara yönelik kötü muameleyi “insanlık için büyük bir utanç" olarak nitelendirirken, diğer taraftan Türk Dışişleri Bakanlığı’nın “işkenceye ve siyasi beyin yıkamaya maruz kalmaktadırlar” şeklinde ifade ettiği gibi akıbetlerinin ne olacağını çok iyi bildikleri halde Uygur sığınmacıları Çin’e iade etmeye devam ediyor.

Ne yazık ki mübarek Filistin meselesindeki tutumundan Amerika ve Rusya gibi İslam düşmanlarıyla olan yakın ilişkisine kadar ortada pek çok örnek vardır. Dolayısıyla Erdoğan itibarını uzun zaman önce kaybetmiştir. 

Osmanlıların şerefli kız torunlarının tutuklanması, onun aldatıcı politikalarının başka bir kanıtıdır. Bu yüzden boş İslami bir söylemde bulunmak yerine, sözleri ve fiilleriyle tüm tebasını koruyan bir devlet olan Hilafet Devleti aracılığıyla İslam’ın doğru bir şekilde uygulanmasını yeniden tesis etmek için çalışmaya davet etmeliyiz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yasmin Malik