- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Irkçılığı Terk Edin Çünkü O Kokuşmuştur
Haber
Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde yaşayan 9 yaşındaki Suriyeli Vail El Suud isimli çocuk mezarlığın kapısına kendisini asarak intihar etti. Küçük çocuğun olayın yaşandığı gün okulda görevli bir öğretmen tarafından azarlandığı ve genel olarak da diğer öğrenciler tarafından Suriyeli olmasından dolayı dışlandığı öğrenildi. (http://www.haber7.com)
Yorum
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizin peygamber olarak gönderildiği dönemde insanların yaşantılarında egemen olan cahiliye adetlerinden bir tanesi de ırkçılık ve milliyetçilikti. İslam cahiliye döneminde etnik farklılıktan kaynaklı meydana gelen düşmanlıkları “Müslümanları kardeş kılarak” sonlandırmış ve takvanın dışında etnik kimlikle üstünlük iddiasını da haram kılmıştır. İslam etnik farklılıkları “İslam Akidesi” potasında eritmiş ve kardeş olmayı öğretmiştir. Müslümanlar yıllarca İslam Hilafet çatısı altında kardeşlik bilinciyle yaşamışını başarmışlardır. Ne zaman ki kâfirler, Müslümanları cihat meydanlarında yenemeyeceklerini anladılar; işte o zaman şeytani desiselerini devreye soktular ve Müslümanlara galip gelebilmenin, Müslümanların asası niteliğinde olan İslam Hilafet Devleti’ni yıkabilmenin ancak Müslümanların arasına ayrılık tohumlarının ekilmesi ve milliyetçilik zehrinin zerk edilmesiyle mümkün olacağına kanaat getirdiler ve harekete geçtiler. Nitekim sonuç itibarıyla arzu ettikleri kirli planlarını hayata geçirmekte de maalesef başarılı oldular. Öyle ki Müslümanların tek bir devleti Sykes-Picot ile can bulan suni sınırlarla elli küsur devletçiğe bölünerek Müslümanların vahdeti paramparça edildi. Sonrasında da topraklarımızın istila edilmesi, beldelerimizin tarumar edilmesi ve beraberinde katliamlar kaçınılmaz oldu. Çünkü artık Müslümanları ve değerlerini koruyacak kalkanları kırılmıştı…
Kendini asan 9 yaşındaki Suriyeli Vail El Suud isimli çocuk aslında bir sürecin sonucudur. Dokuz yıl önce hicretle başlayıp ölümle sonuçlanan bir mülteci hikâyesi. Suriye kıyamı başlayalı takriben 9 yıl oldu. Suriye kıyamı süresince Suriyeli kardeşlerimiz çatışmalara, bombalarla evlerinin başlarına yıkılmasına ve daha nice zulümlere maruz kaldılar. Birçok aile dağıldı. Annesiz babasız çocuklar, eşlerini yitiren sahipsiz kadınlar çoğaldı. Bu yaşanılan sıkıntılar da kardeşlerimizin daha müreffeh bir ortama kavuşmak için hicret etmelerine sebep oldu. Buradan hareketle de sayıları birkaç milyonu bulan Suriyeli kardeşlerimiz Türkiye’ye sığındılar. İslam’ın olması hasebiyle bizim olduğu kadar onların da malı olan bu topraklara evlerini, eşlerinin ölü bedenlerini bırakarak, yurtlarını terk etmek zorunda kalarak sığınan Suriyeli kardeşlerimiz, yeri geldi linç edildiler, yeri geldi kaldıkları evleri yağmalandı ve yeri geldi cinayete kurban gittiler. Zulümden kaçarak sığındıkları limanda da adeta zulme maruz kalmaya devam ettiler.
Peki, Suriyeli kardeşlerimize yönelik anti kamuoyu oluşmasını sağlayan kim? Yani Suriye düşmanlığının sebebi nedir? Tabi ki de milliyetçilik merkezli yürüttüğü mülteci politikasıyla Türkiye devleti… Evet, milliyetçilik temelli bu tür politikalar, iktidarın, iktidar kalemşorlarının ve de medyanın sürdürdüğü baskıcı yaklaşım, kısa süre sonra toplumdaki olumsuz yansımalarıyla kendini göstermiştir. Anti kamuoyu meydana getirilerek adeta Suriyeli mülteci kardeşlerimizi geri gönderilmelerinin alt yapısı hazırlandı. Halk arasında Suriyelilere karşı düşmanca tutumlar, “defolun gidin” manasında kindar bakışlar ve kötü muameleler fazlasıyla boy göstermeye başlamıştı. Kadınları ve bebekleri dahi hedef alan vahşi eylemler zuhur etmiş, asılsız haberlere istinaden, önyargıyla Suriyeliler suçlanmış ve akabinde yargısız infazla evleri yağmalanarak ateşe verilmişti.
İntihar eden 9 yaşındaki Suriyeli Vail El Suud isimli çocuk bunun en son örneğidir. Çünkü Vail El Suud’un eğitim gördüğü okulda diğer öğrenciler tarafından Suriyeli olmasından dolayı dışlandığı ve olay günü de okulda görevli bir öğretmen tarafından azarlandığı söyleniyor. Şayet doğruysa, bu çocuğun intihar vakası sadece bir intihar vakası değil bilakis failleri belli bir cinayet vakası olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. 9 Yaşındaki bir çocuğu intihara sürükleyen failler; farklı ırktan bir Müslümanın varlığına tahammül edemeyen kafatasçı milliyetçiler, sürekli Suriyeli ve göçmen karşıtı söylemlerle kin ve nefreti körükleyen milliyetçi siyasetçiler ve bir kısım İslam’a saldırmakta sınır tanımayan medya kuruluşlarıdır.
Bu vebaldir ve bu vebal; Irkçılığı körükleyenlerindir. Ensar olmak yerine düşmanlık düşüncesi ekenlerindir. Ümmet ruhunu değil Sykes-Picot ruhunu canlı tutmaya çalışanlarındır. Kısacası bu vebal Suriyeliler defolsun gitsin diyen vicdanlarındır.
Şimdi vakit, yaşadıkları mağduriyetten ve zulümlerden ötürü kardeşlerine yani bize sığınan Suriyeli Müslümanlara asrımızın Ensarı olmaktır. Bugün Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in zor anında ona kucak açan, O’nu ve dinini izzetle, kuvvetle destekleyen Ensar olma günüdür.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Buhari’nin tahric ettiği bir hadiste şöyle buyurmaktadır:
الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يُسْلِمُهُ وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah da ona yardım eder.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah İmamoğlu