Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Küfür Sistemlerini Yücelttikçe Kalpleri de Karardı

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber ve Yorum

Küfür Sistemlerini Yücelttikçe Kalpleri de Karardı

Haber:

Türkiye’de de göçmen ve mülteciler siyasetçilerin seçim malzemesi olmaktan öte geçemiyor. 23 Haziran seçimleri öncesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 6 aya kadar Arapça tabelaların tamamının değiştirileceğini ve 50 bin göçmenin sınır dışı edileceğini vaat etti. Göç meselesiyle terörle ve uyuşturucuyla ilgilendiklerinden fazla ilgilendiklerini ve bu yıl 122 bin kaçak göçmeni yakaladıklarını söyledi. "Ben nasıl kurallara uyuyorsam Suriyeli de kurallara uyacak." ve "Herkes bizim kurallarımıza uymak zorunda kalacak. Kim uymuyorsa gereğini yerine getiririz”, ”Nizam, kural neyse buna herkes uyacak.” ve “Kamu düzenimizin bozulmasına müsaade etmeyiz.” gibi Batılı devletlerin asimilasyoncu ve ksenofobik ifadelerini kullandı. Öte yandan Müslüman kesimin oylarını alabilmek için İslam ve Suriyeli düşmanı ve ırkçı olarak bilinen CHP’nin İstanbul seçim adayı Ekrem İmamoğlu, "Aile travmaları var, çocukları sıkıntıda. [...] Sorunların acil çözümü için kalpten çocuklarına, kadınlarına ailelere ama psikolojik ama manevi destek vererek süreçlerini destekleyeceğiz." şeklinde konuştu. Her ne şekilde konuşursa konuşsun, onun da hedefinde Suriyeliler başta olmak üzere yabancıları bir an evvel sınır dışı etmek var.

Yorum:

Bu tarz konuşmaları Avrupa ve diğer Batılı ülkelerden çok iyi biliyoruz. Mülteci akını, Avrupa ülkelerinin siyaset gündeminden hiç düşmüyor hatta her geçen gün parlamentolarında, medyalarında ve her fırsatta bu akıma karşı daha agresif politik çözümler önerip talep etmekteler. Siyasetçilerin kullandıkları dil ise kendi kutsal özgürlük, hürriyet, eşitlik ve insan hakları değerlerinin sahteliğini ortaya koyduğu gibi ciddi boyutlarda yabancı ve İslam düşmanlığına yol açmaktadır. İç ve dış siyasette “Avrupa'ya göç yollarının kapatılması”, “AB'nin Avrupa'daki göçmenlere yardımlarının sınırlandırılması” gibi vaatler başı çekmektedir ve özellikle asimilasyon, entegrasyon ve uyumluluk gibi kavramlarla gerekçelendirilmektedir. Avrupa’nın “Araplaştığını”, “İslamlaştığını”, “kendi halkının işsiz kaldığını”, “yabancı kültürün kendi kültürüne baskın geldiğini” iddia eden siyasetçiler Avrupa’da her gün daha çok rağbet bulmaktalar. Kâfir Batı’nın bu söylemleri kendisine yakışıyor, zira dünyanın her yerinde insanları zalim sömürge politika ve savaşlarıyla yerinden eden, servetlerini sömürüp sefilliğe terk eden, üstüne bir de istatistiklerini tutup kâr zarar hesabı yapan da kâfir Batı’nın kendisidir. Onun bu dış siyasetinde başarılı olmasına yardımcı olan ise yerli ve göçmen mazlum İslam vatandaşlarına karşı aşağılayıcı kâfir Batı politikalarını uygulayan İslam beldelerinin başındaki kukla ve şahsiyetsiz yöneticiler ve siyasetçilerdir.

Suriyelilere yönelik sarf edilen bu tehditler bir kenara, bugün Türkiye'de 50 bin'den fazla Özbekistanlı, Tacikistanlı, Kırgızistanlı, Doğu Türkistanlı kaçak mülteci yaşıyor. Ortalama 7-8 yıldır Türkiye'de olmalarına rağmen hiçbir haktan faydalanamıyor, çocuklarını okula gönderemiyor, sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor ve iş bulamıyorlar. Yine Türkiye’nin farklı illerindeki Geri Gönderme Merkezlerinde kadın ve çocuk dâhil binlerce Özbek, Kırgız, Uygur mülteci tutuluyor. Bazıları, geçici süre kalmak için dizayn edilmiş bu GGM’de bir seneden fazladır tutuluyor. Türkiye iktidarı sömürgeci efendilerinin siyasetlerini o kadar benimsemiş ki her konuda olduğu gibi kendisine sığınan mazlum insanlar hakkında da kâfirlerin ağzıyla konuşmaya başladılar. Müslümanlardan oldukları halde küfür sistemlerini yücelttikçe kalplerini de küfür sistemlerinin karanlıkları kapladı. Asıl korkunç olanı ise; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu ifadeleri AKP seçmeninde hiçbir tepkiye yol açmamış olmasıdır. Oysa bu sözler CHP veya diğer partilerden gelince Müslümanlar Suriyeli kardeşlerine sahip çıkmak için medyayı, sosyal medyayı ayaklandırıyordu. Allah Subhanehu ve Teâlâ Nisa Suresi 141. ayetinde, “Müminlerin aleyhine kâfirlere üstün gelme fırsatı” vermeyeceğini söylemişken, başımızdaki yöneticilerin kâfirlere bu üstünlüğü sağlayacak her yolu açması ne kadar acı vericidir. Müslümanlar konuşulan sözlerin özünü iyi anlayıp başındaki siyasetçilerine karşı emri bil maruf ve nehyi anil münkeri acilen yerine getirmelidirler.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER