DEMOKRASİ FİTNESİ ALDATMADAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR

HABER:

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), dün (07.05.2019) yaptığı toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin AK Parti’nin yaptığı olağanüstü itirazı kabul ederek seçimi iptal etti. Sandık kurullarındaki usulsüzlük iddiasına dayandırılan karar 4’e karşı 7 oyla alındı. Yenileme seçimi 23 Haziran Pazar günü yapılacak. YSK, Büyükçekmece ve Maltepe ilçeleri seçimlerinin iptali için yapılan başvuruları ise reddetti. (Ajanslar)

YORUM:

31 Mart yerel seçimlerine Amerikan güdümünde hareket eden AK Parti ve MHP; Cumhur İttifakı adı altında, buna karşın da İngiliz güdümünde hareket eden CHP ve İYİ Parti ise Millet İttifakı adı altında seçime girmişlerdir. Yapılan seçimlerin sonucunda ise AK Parti başta İstanbul ve Ankara olmak üzere diğer bazı büyükşehirleri kaybetmiştir. Buna karşılık CHP ise daha önce AK Parti’nin elinde olan başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bazı büyükşehirleri kazanmıştır. İstanbul’un kaybedilmesi AK Parti açısından büyük bir sürpriz olmuş, yenilgiyi hazmedemeyerek İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi ve yeniden yapılması için YSK’ya olağanüstü başvuruda bulunmuştur. AK Parti güdümünde olan YSK ise yapılan itirazı değerlendirerek İstanbul seçimlerinin 23 Haziran’da yeniden yapılmasına karar vermiştir. YSK’nın almış olduğu bu iptal kararından sonra hem iktidardan hem de muhalefet partilerinden farklı tepkiler geldi. Cumhur İttifakını oluşturan AK Parti ve MHP, YSK’nın almış olduğu bu iptal ve yeniden seçimlerin yapılması kararına saygı duyulması gerekir derken Millet İttifakını oluşturan CHP ve İYİ Parti’den ise karara çok ciddi, sert eleştiriler gelmiştir. CHP bu kararın tamamen siyasi olduğunu, yargının bağımsız olmadığını ve demokrasiye büyük bir darbe vurulduğunu beyan etmiştir. Alınan bu karardan sonra CHP’nin adayı olan ve seçimi az bir farkla kazanan Ekrem İmamoğlu’ndan mazbata tekrar geri alınmıştır. YSK’nın seçimin yeniden yapılmasına karar verdiği aynı gün, PKK elebaşı ve uzun süredir cezaevinde olan Abdullah Öcalan’ın avukatları vasıtasıyla cezaevinden vermiş olduğu mesaj basına yansıtılmış ve AK Parti eliyle toplum üzerinde tam bir algı operasyonu gerçekleştirilmiştir. Özellikle de Kürt seçmenlere dönük 23 Haziran’da yeniden yapılacak seçimler için bir mesaj verilmek istenmiştir. Çünkü AK Parti özellikle bu seçimlerde Kürt oylarını kaybetmiş ve tekrar kaybedilen bu Kürt oylarını kazanmak için Abdullah Öcalan üzerinden toplumu manipüle etmiştir. AK Parti’nin bu hamlesi 23 Haziran’da kendisine oy kazandırır mı bunu o zaman göreceğiz. Fakat AK Parti ve özellikle Erdoğan bu hamleyle HDP ve CHP’ye giden Kürt oylarını bölmek istemiştir. Yine bununla beraber Erdoğan “Türkiye İttifakı” söylemi ile daha önce küs olduğu birtakım çevreler ile yeniden barışmak istemiş ve onları bu ittifaka dâhil etmek istemiştir. Dolayısıyla Erdoğan 2023 hesabını yaparken özellikle de CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ekrem İmamoğlu’nu bir rakip olarak görmek istememektedir. Çünkü CHP’nin adayı olan İmamoğlu toplumun bütün kesimlerinden bir teveccüh görmüş ve İngilizler uzun süreden sonra ilk kez böyle bir adayla Erdoğan’ı zorlamışlardır. Az önce de söylediğim gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerine doğru ilerlerken karşısında hiçbir siyasi rakip görmek istememektedir. Fakat başta Erdoğan olmak üzere AK Parti her geçen gün kan kaybetmekte ve zayıflamaktadır. İşte bunu gören İngilizler bütün siyasi araçları kullanarak Erdoğan’ı daha da zayıflatmak istemişlerdir. Dolayısıyla 23 Haziran İstanbul yerel seçimleri hem AK Parti açısından hem de CHP açısından kritik bir önem taşımaktadır. Özellikle CHP şu anda iyi bir fırsat yakalamışken bunu sonuna kadar devam ettirmek isteyecektir. Şayet CHP ikinci kez İstanbul’u tekrar kazanırsa bu defa da Başkanlık sisteminin meşruiyetini toplumda yeniden sorgulamak isteyebilir. Yani İstanbul seçimleri hem AK Parti açısından hem de CHP açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu bir yönden. Diğer yöne gelecek olursak bu seçimler demokrasi denen asrın fitnesinin ne kadar yalan olduğunu bir kez daha göstermiştir. Çünkü kutsadıkları fikir olan milletin iradesi yine hiçe sayılmış ve asıl olanın siyasilerin ve efendilerinin iradesi ortaya çıkmıştır. Yani -tabiri caizse- halk bir kez daha adam yerine konulmayarak iradesi çöpe atılmıştır. Yine demokrasinin kutsamış olduğu “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” felsefesinin de ne kadar boş ve aldatmaca bir söz olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu seçimlerde her kim kazanırsa kazansın seçimin galibi Demokrasi, kaybedeni ve aldatılanı ise her zaman olduğu gibi yine bu Müslüman halk olmuştur. Sonuçta Allah’ın razı olmadığı küfür hükümleri toplum üzerine tatbik edilmeye devam edilmiştir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına

Yılmaz Çelik