- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye’nin “Garantörlük” Rolü, İlk Günden Beri İğrenç Bir Roldür
(Tercüme)
Haber:
El-Darar El-Şamiye kanalı, H. 01 Ramazan 1440 Pazartesi günü Web Sitesi ve YouTube gibi görseller grubunda “Suriye Halkının Kanlarını Değil Kendi Kanlarını Koruyorlar” başlığı altında bir video yayınladı. Bir Türk gözlem noktasının yanlışlıkla maruz kaldığı bombardımanın ardından yaralıların tahliyesi için “Türkiye Garantörü” helikopterlere izin verilmesi amacıyla İdlib’deki köy ve kasabaların maruz kaldığı mücrim bombardımanın aniden durduğunu ve “Rus Garantörü” uçakların kaybolduğunu bildirdi.
Yorum:
El-Darar El-Şamiye kanalının Türkiye’nin rolünü eleştirmesi ve Türkiye’yi Rusya ve Suriye rejimi ile koordinasyon kurmak ve işbirliği yapmakla ve Erdoğan rejimini Suriye halkının şehitlerinin ve yaralılarının kanlarını umursamamakla suçlaması çok ama çok gecikmiştir. Zira Türkiye rejimi devrimin başlangıcından bu yana Amerikan ajanını korumak için grup liderlerini çember altına almak yoluyla devrimi kuşatmak için Amerika adına gönüllü olarak elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Dolayısıyla El-Darar El-Şamiye kanalının şimdi uyanmasına ve Türkiye’nin rolünün farkına varmasına şu söz intibak etmektedir: “Geç gelmek hiç gelmemekten daha iyidir.” Nitekim gecikmesine rağmen yine de güzel bir şey yapmıştır ama yeterli değildir. Çünkü Şam halkına ve devrimlerine komplo kurmak için Erdoğan’ın oynamış olduğu kirli rolün önem ve büyüklüğüne de vurgu yapmalı ve bu temelde açık ve görünür bir şekilde birçok insanı aldatan ve saptıran bu rejimi hiç utanmadan ve çekinmeden ifşa etmelidir.
Türk gözlem noktasındaki askerler, bombardıman korkusuyla kendilerine sığınanları dağıtmak ve uzaklaştırmak için havaya ateş açmakta veya Türk askerleri iğrenç Sykes-Picot sınırlarına doğru kaçan herkesi avlamaktadır. İşte tüm bunlar ve diğerleri, bu olayların sıradan olaylar olmadığını, bilakis Amerika’nın ajanı ve tabisi Şam rejiminin hayatta kalması şeklinde ortaya koyduğu siyasi çözümü kabul etmeleri için insanları çevrelemesi ve onlara diz çöktürmesi amacıyla Washington tarafından atanan Türkiye’deki rejimin izlediği bir politika olduğunu kanıtlamaktadır.
Çok az siyasi bilince sahip olan bir kişi bile, ta devrimin ilk gününden beri Türkiye rejiminin rolünün iğrenç olduğunu kesinlikle görecektir. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, Erdoğan’ın tuzağına düşme, yalan vaatlerini ve içi boş açıklamalarını onaylama noktasında devrimcileri defalarca uyarmıştır. Hatta Hizb bununla da yetinmemiş aynı şekilde Erdoğan’ın devrim için büyük ve yıkıcı bir tehlike olduğu hususunda insanları ve grupları bilinçlendirmek için birçok kampanya düzenlemiştir.
Hakeza bazı medya kuruluşlarının Hizb-ut Tahrir’in Türkiye’nin günahkar rolü hakkındaki görüşüne katılması çok iyi bir şeydir. Umulur ki bunun halk devrimi üzerinde güçlü bir etkisi olur da kötü tuzak sahibine geri döner.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Velid Belibel