- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber – Yorum
Kapitalizm ve Salyası Rüşvet
Haber:
İzmir’de konuşan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “New York’ta o mahkemede sunulan belgelerin 17-25 Aralık ile irtibatı dolayısıyla bizim açımızdan hükmü yoktur” dedi ve rüşvet alan, haksız kazanç sağlayanlardan hesap sorulması gerektiğini belirtti. [03.12.2017 tr.Sputnik.com]
Yorum:
Amerika’da görülen Zarrab davası ile yeniden vergi kaçırma, yolsuzluk ve rüşvet Türkiye gündemine oturdu. Hatırlanacağı üzere Rıza Zarrab, 17/25 Aralık 2013 tarihinde siyasilere rüşvet vermek nedeniyle gözaltına alınmış, yetmiş gün gözaltında kaldıktan sonra Erdoğan’ın talimatıyla serbest bırakılmış ve rüşvet olayı olmadığı gerekçesiyle rüşvet pisliği halının altına süpürülerek dosya kapanmıştı. Dosya kapandı, ama o tarihten sonra Türkiye’de hatta ve hatta dünyada yolsuzluk ve rüşvet olmadığı anlamına gelmez. Aksine rüşvet ve yolsuzluk kapitalizmin ayrılmaz bir gerçeği ve parçasıdır. Kapitalizme göre vergilendirilmiş her mal yasaldır. Rüşvet ve yolsuzluk vergilendirilemediği için yasal değildir. Vergilendirilse ya da kamu malında olmasa o zaman yolsuzluk ve rüşvet diye bir olay olmayacaktır. Sadece kapitalist demokrasilerde değil, kapitalist monarşilerde de yolsuzluk ve rüşvet bir realitedir. Siyasi amaç için Suudi Arabistan’da 4 Kasım’da gerçekleşen 800 milyar dolarlık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu buna bir örnektir.
Türkiye, 17/25 Aralık tarihlerini siyasilerin haksız kazanç elde etmek için rüşvet aldıkları ve yolsuzluk yaptıkları gün olarak bilir. O gün ayakkabı kutusundan çıkan rüşvet ve evlerde ele geçirilen yolsuzluk paraları çarşaf çarşaf ortaya dökülmüştü. Bunlar kamuoyuna yansıyan buzdağının bir yüzü idi, yansımayanlar ise okyanuslardan bile daha büyüktü. Sözler dahi anlatmakta kifayetsiz kalırdı. O gün rüşvet ve yolsuzluk yapanlardan siyasi gerekçeler yüzünden hesap sorulmadı. Hatta salıverildiler ve o günü Türkiye’nin 11 Eylül’ü olarak görenler bile oldu. İşte o gündür bu gündür Türkiye toplumu muhalifler ve yandaşlar diye ikiye ayrıldı. Rüşvet olayına yolsuzluk diyenler muhalif, darbe diyenler de yandaş olarak görüldü.
Sonra bu günlere geldik ve o gün Türkiye’de görülmeyen Zarrab davası bu gün Amerika’da görülmeye başlandı. Tabii Amerika da Ortadoğu’daki çıkarları doğrultusunda istediği gibi bu davayı istismar edecektir. Örneğin New York gazetesine göre 24 Şubat sonrası Erdoğan ile gizlice görüşen eski New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani ve eski ABD Adalet Bakanı Michael Mukasey mahkemeye sundukları ifadede, Sarraf davasındaki rollerinin, “Amerikan ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda Türkiye ile bir uzlaşma sağlamak” şeklinde açıkladılar. [21.04.2014 Sputnik]
Türkiye’de işlenen yolsuzluk ve rüşvet davasının Amerika’da görülmesi ayrıca utanç vesilesidir. Siyasiler için yüz karası, sömürgeci güçler için istismar aracıdır. Türkiye’de işlenen rüşvet ve yolsuzluk davası neden Amerika’da görülüyor? Yoksa Türkiye kendi yargı erkine güvenmiyor mu? Ya da ABD’nin Ortadoğu çıkarlarına hizmet etmek için bu davanın Amerika’da görülmesine önayak mı oluyor?
Gelelim İslam’a. İslam’a göre rüşvet haramdır, alan da veren de cehennemdedir ve dolayısıyla cezaya çarptırılır. Bu bağlamda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّاشِي وَالْمُرْتَشِي “Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem rüşvet alana da verene de lanet etmiştir.” [Ebu Davud, Ahmed] Başka bir rivayette ise
فيِ الناَرِ الرَّاشِي وَالْمُرْتَشِي “Rüşvet veren de alan da ateştedir” [Darukutnî]
Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Ercan Tekinbaş