Date : H.10 Zilhicce 1440 M. Cumartesi, 10 Ağustos 2019 | No: |
Hizb-ut Tahrir Emiri Ata B. Halil Ebu Raşta’nın H. 1440 - El-Muvafık M. 2019 Mübarek Iydu’l Adha’nın Gelişi Münasebetiyle Yaptığı Kutlama Mesajı
Hamd Allah’adır. Salat ve Selam, Allah’ın Resulü’nün, Âli’nin, ashabının ve onu dost edinenlerin üzerine olsun ve ba’d…
Asil İslam ümmetine, Beytullahil Haram’ı haccedenlere, seçkin davet taşıyıcılarına ve bu sayfanın seçkin ziyaretçilerine…
Esselemu Aleykum ve Rahmetullahi ve berakatuh… Allah ibadetlerinizi kabul etsin ve Allah size hayır ve bereket dolu bir bayram nasip etsin… Allah hacca gidenlerin Haccını kabul etsin ve Haccını mebrur, Sa’yını meşkur ve zenbini mağfur eylesin… Allah Hacca gidemeyenlere, gelecek yıl hayırlı bir şekilde hacca gitmeyi nasip etsin…
Kıymetli kardeşlerim; Allah’ı tekbir ediyor ve İslam nimetinden dolayı O’na hamdediyoruz… Subhanehu’ya hamdediyor ve Hilafeti ikame etmek için Hizb-ut Tahrir’in saflarında yer alan davet taşıyıcıları nimetinden dolayı O’nu tekbir ediyoruz… Sömürgeci kafirlerin, onların İslam beldelerindeki ajan yöneticilerinin ve kalplerinde hastalık olan münafık ve yalancıların tuzaklarına rağmen bu partinin (Hizbin) ayakta kalmasından dolayı Allah Subhanehu’ya hamdediyor ve O’nu tekbir ediyoruz… Evet, Allah’ı tekbir ediyoruz: Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber… La İlahe İllallah Allahu Ekber Allahu Ekber ve Lillahil Hamd… Partinin uğruna çalıştığı Hilafet; sömürgeci kafirlerin uykularını kaçırıyor, onların İslam beldelerindeki ajan yöneticilerini dehşete düşürüyor… Kendilerine bir musibet isabet edeceği korkusuyla kafirleri korumak için onların arkasında koşuşturan kalpleri hastalıklı münafıkların ve inkarcıların beyinlerini zonklatıyor… ﴿فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَنْ تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِنْ عِنْدِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ﴾ “Kalplerinde hastalık olanların; bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz, diyerek onlara koşuştuklarını görürsün. Olur ki, Allah, fetih verir veya katından bir emir getirir de onlar, içlerinde gizlediklerinden dolayı pişman olurlar.” [Maide-52]
Kardeşlerim, kurulduğu günden beri partinin üzerindeki krizler yoğunlaştı, küfürlerinden dolayı Allah’ın gözlerini kör ettiği veya nifaklarından dolayı kalplerini öldürdüğü kimselerden oluşan birçok kavim bu krizlerin vebalini yüklendi. Dolayısıyla Hilafetin geri dönüşünü engelleyebilecekleri zannıyla günah ve düşmanlık üzere yardımlaştılar. Dolayısıyla da hak sözden korkan ülkeler ile doğru sözden korkan cemaat ve bireylerden her biri kötü tuzağın kendilerini kuşattığı kimseler oldular. Zira Azim olan Allah doğru söyledi: ﴿وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِه﴾“Kötü tuzak ise ancak sahibine dolanır.” [Fâtır-43] İslam’a ve O’nun devletinin geri dönüşüne karşı kindar olan Sömürgeci kafir devletlere gelince; Hilafete olan kindarlık, Haçlı savaşları kindarlığıdır… Bu devletler ve onların ajanları, Hilafet devleti için çalışanları takip etmek, onları tutuklamak ve hapishanelerinde şehadete varan işkenceler etmek amacıyla habis yöntemler belirlemek ve iğrenç araçlar üretmek için çok çaba sarfettiler. Bu hususta kendilerini temize çıkarmak için de bazen terörizm iftirasını, bazen de terör koridoru iftirasını attılar. En son olarak da zihinlerinde siber terör iftirasını icat edip Hizb şebabının (gençlerinin) sayfalarının şiddete teşvik eden terörist görüş ve fikirlerle dolu olduğunu iddia ettiler! Böylece Hizb şebabının sayfalarını siber terörizm işledikleri bahanesiyle onları tutuklamak ve işkence etmek için takip ediyorlar! Oysa iki gözü olan herkes, Hizbin şebabının sayfalarında doğru sözü ve gerçek ifadeleri yaydıklarını ve bu kavimlerin sayfalarının ise hile, aldatma, yalan ve iftira ile dolup taştığını görüyor! Allah onları kahretsin. Nasıl da döndürülüyorlar…
Kalplerinde hastalık olanlara, münafıklara ve yalancılara gelince; onların çelişkileri ve iftiraları bir günlük değil, daha önceden ortaya çıkmıştır. Ancak onların ilk etaptaki eleştirileri ve iftiraları, partinin fikrine ve metoduna güven duyma aldatmasıyla liderliğe ve sorumlulara karşı odaklanmıştı… Bu şekilde ortaya çıkıyorlar ve temel hedeflerini gizliyorlar ki bu da sadece liderliği sarsmak değil partinin varlığını sarsmaktır… Ama son yıllarda, partinin fikri ve metotsal yapısına da saldırmaya başladılar. Dolayısıyla benimseme, nusret, muhasebe, aylık ve benzerlerine saldırıya odaklandılar. Böylece başkalarından önce kendilerini ifşa ettiler! Nitekim onların gizlediği hedef, gözü ve kulağı olan herkes için açığa çıkmış olan parti fikrini ve metodunu sarsmaktır… Ama parti, sağlam ve güzel bir şekilde ayakta kalmaya devam etmiştir. ﴿كَشَجَرةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاء تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا﴾ “Kökü sağlam, dalları göğe doğru olan hoş bir ağaca benzer. Ki, Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir.” [İbrahim-24-25] Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Kerim kardeşlerim; sömürgeci kafir devletler ve onların ajanları, kesinlikle oturmayacaklar, dahası parti ve tüm müminler için Hilafet’i kurmak hayati bir mesele olduğu gibi onlar için de hayati bir mesele olan partinin Hilafet’i kurma başarısını engellemek için birbiri ardında habis üsluplar üretmeye devam edeceklerdir. Zira İslam düşmanları, partiye ve Hilafet’e tuzak kurmaktan vazgeçmeyecekleri gibi dünyevi imkanlarını bizim imkanlarımızın da ötesinde kullanarak tuzak kurmadan oturmayacaklardır. Ancak ortada kalplerimizi mutmain eden ve azimlerimizi bileyen dört hakikat vardır ki böylece Allah’ın izniyle sıkıntılar bizi kesinlikle sarsamayacak, fitneler bizi zayıflatamayacak, dahası gücümüze güç katacağı gibi bu insanlar kurdukları tuzaklara kendileri düşecekler ve hileleri onları öldürecektir. ﴿وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ﴾ “Hilelerinin cezası Allah katında (malum) iken onlar, tuzaklarını kurmuşlardı. Halbuki onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildir.” [İbrahim-46] Ardından parti, Allah’ın izniyle Hilafet kuruluncaya ve bu kavimlerin burunları yerlerde sürtülünceye kadar Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan hakkı haykırmaya devam edecektir…
Bu dört hakikat şunlardır:
Birincisi: Şiddet, kurtuluşun habercisidir. Zira bu, Allah’ın muhkem ayetlerinin birçok yerinde geçmektedir.﴿حَتَّىٰ إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَنْ نَشَاءُ ۖ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ﴾ “Resuller, umutlarını kestikleri zaman ve hatta yalanlandıklarını zannettikleri bir sırada, onlara yardımımız geldi. Böylece dilediğimiz kimse(ler) kurtarıldı. Azabımız mücrim kavimden geri döndürülmez.”[Yusuf-110] Krizlerin yoğunlaşmasıyla birlikte nusretin yakınlaştığını Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) siretinde teyit ediyor… Zira İbn-i Hişam’ın siretinde şöyle geçmektedir: (İbn-i İshak şöyle dedi: Sonra Hatice Binti Huveylid ve Eba Talib aynı sene içinde öldüler. Ardından Allah’ın Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in üzerindeki musibetler birbirini takip etti… Bu ise hicretten üç yıl önce oldu… İbn-i İshak şöyle dedi: Allah Azze ve Celle, dinini üstün kılmayı, nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i izzetli kılmayı ve vaadini gerçekleştirmek istedi… Nitekim Hazrec’den bir grupla karşılaştı… Onları Allah Azze ve Celle’ye davet etti… Onlar da ona cevap verdiler ve onu kabul ettiler…) Bir sonraki mevsimde Birinci Akabe Biatı oldu, sonra İkinci Akabe Biatı oldu, hicret gerçekleşti ve devlet kuruldu… İşte bu şekilde çalışan müminler üzerindeki şiddet, Kavi, Aziz ve Hakim olan Allah’ın izniyle kurtuluşun ve nusretin habercisidir…
İkinci hakikat: Şüphesiz Allah, egemenliği (İstihlafı) vaadetmiştir: ﴿وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ﴾ “Allah, içinizden iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur-55] Resul (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), içinde bulunduğumuz zorba diktatörlüğün ardından bunun olacağını müjdelemiştir: Nitekim Ahmed ve Ebu Davud Huzeyfe’den Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini tahric etmiştir: "«...ثُمَّ تَكُونُ جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّة» ثُمَّ سَكَتَ... “Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği sürece olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra da Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır... Sonra sustu…”
Üçüncü hakikat: Allah’ın egemenlik vaadi ve Resulünün Hilafet’in geri döneceğine dair müjdesi, Allah’ın takdirinde yazılıdır, Subhanehu’nun bilgisindedir ve Levh-i Mahfûz’dadır. Dolayısıyla Aziz ve Hakim olan Allah katında belirli bir zaman için yazılmış olan asla geriye gitmez. Dolayısıyla da her geçen gün, bizi bu zamana uzaklaştırmayıp yakınlaştırıyor. Ardında da nefislerimiz buna bağlı olarak sevinç içeresinde kalmaya devam edecektir.
Dördüncü hakikat: Şüphesiz Allah, bize Hilafet’i ikame etmesi için gökten melekler indirmeyecektir. Bilakis Allah’ın, yeryüzü ehlinden özen ve titizlikle Hilafet’i ikame etme ve onun için güzel ve mükemmel bir şekilde çalışma şerefini hak edenlere ikram etmesi Allah’ın yaratmadaki sünnetidir… Nitekim Hizb-ut Tahrir, Hilafet için çalışmakta olup Allah’ın izniyle onu daha çok hak eden ve ona daha ehil olandır. Allah Subhanehu’dan, bizlere nusret ve fetih ikram etmesini, Hilafet’in ordusu ve şehitlerinden olmayı, ardından bayramlarımızdaki tekbirlerimizin Fatihlerin ordularının zafer savaşlarındaki tekbirleriyle karışmasını temenni ediyoruz. ﴿وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ﴾ “O gün Mü'minler de Allah'ın nusretiyle sevinecekler.” [Rum-6-7] Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber… La İlahe İllallah Allahu Ekber Allahu Ekber ve Lillahil Hamd.
Vesselemu Aleykum ve Rahmetullahi ve Beraketuh
Kardeşiniz Ata bin Halil Ebu El-Raşta |
H. 10 Zilhicce 1440 |