Özbekistan:

Yirmi Yıl Sonra Kardeşimiz Abdulmecid Gaziev Zalimlerin Zindanlarından Kurtuldu!

Sad ibn Ebu Vakkas, Allah`ın Resulü Sallallahu aleyhi veselleme: ‘Ya Rasulallah, insanların belası/imtihanı en çetin olanı kimdir?” diye sordu. Bunun üzerine Allah`ın Resulü şöyle buyurdu: “Peygamberler ve sonra da derece derece müminlerdir. Kişi, dini oranında belâ görür/imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise belâsı ağır olur. Dininde zayıflık söz konusu ise, dini kadar bela görür/imtihana tâbi tutulur. Bela müminin yakasına öylesine yapışır ki, günahsız gezene kadar peşini bırakmaz.” (Tirmizi)

Dini kuvvetli ve sağlam olanların arasında Kardeşimiz Abdulmecid Gaziev vardır. 1999 yılında Hizb-ut Tahrir’e üye oldu, İslam’a ve Allah Subhanehu ve Teala’nın Kur’an’da vaat ettiği ve Rasulullah Aleyhisselam’ın sahih hadislerde müjdelediği İslam Devletine çağırmaya başladı.

Fakat onun Allah ve Rasulü arzusu, İslama sadece kendi ülkesinde çağırmayı yeterli bulmayıp Özbekistan’a seyehat etti. Orada hakkı o denli haykırdı ki Özbek güvenlik güçlerini öfkelendirdi. O yıl, 159 ve benzeri maddeye göre onu suç işlemekle suçladılar ve yirmi yıl hapis cezasına çarptırdılar. Kardeşimiz, Çirçig Hapishanesi, Zangiota Hapishanesi, Kasansay Hapishanesi, Andican Hapishanesi gibi birkaç hapishanede hapsedildi. Zalim rejimden af dilediği takdirde serbest bırakılacağına dair söz verildi, fakat O, Allah'a verdiği sözde durdu, Hak üzere sebat etti ve onlardan yüz çevirdi.

Cezasının bitiminden sonra ülkesi Kırgızistan'a sürüldü ve Karasu halkı, çocukları ya da parası için değil, dini için haksız yere hapse atılan biri olduğu için ona yakışır bir şekilde kahramanlar gibi karşılandı. Göklerin ve yerin sahibi Allah’tır, Allah’ın yani İslam’ın kanunları ile yönetmemiz lazım dedi.

Ziyarete gelen bir adam ona sordu: "Hapiste geçirdiğin yıllar için pişmanlık duymuyor musun?" dedi ki: “Bana iki yüz yıl serbest hayatı 20 yıl hapse tercih eder miydin diye sorsalar, ben hayır derdim. Çünkü bu yıllar ahirette O’nun gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde Allah’ın izniyle benim için gölge olacaktır. Ve ben Allah’tan bunu benim için bir mükâfat olarak saklamasını ve beni mağfiretiyle cennetine sokmasını niyaz ederim.”

Aramızda böyle adamlar olduğu müddetçe düşmanlar, ağızlarıyla ya da tüm güçleriyle bile Allah'ın nurunu söndüremeyecekler. Allah’ım, bizleri İslam’ın ve Ümmetin izzetlendirildiği, küfrün ve takipçilerinin zelil edildiği nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ile şereflendir. Bizleri Sana kulluk ederek çalışanlardan, Senin yoluna çağıranlardan ve Senin Dinine yardım edenlerden eyle. Efendimiz Muhammed’e ve âline salat ve selam olsun.

Pazartesi, 15 Rebi-ül Ahir 1442 H el muvafık 30 Kasım 2020 M