بسم الله الرحمن الرحيم
İsveç Kararları: Yıllarca Süren Savaşın Ardından Birleşmiş Milletler, Bölgedeki Mücrim Devletlerin Şemsiyesi Altında Yemen Planlarını Uygulamaya Devam Ediyor, İçerideki Sefih Yöneticiler İse, BM’ye Başvuruyor, Planlarına Boyun Eğiyor, Sonra da Utanmadan Egemenlik Türküsü Söylüyor!
Yemen’de yaklaşık dört yıldır süren savaş, ekin ve neslin mahvolmasına, altyapının tahrip olmasına, temel hizmetlerin durmasına, ekonominin çökmesine, salgın hastalıkların yayılmasına, fiyatların artmasına, halk arasında mezhepsel fitnenin alevlenmesine ve daha nice sayısız felaket ve krizlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Medya ve minberler aracılığıyla cihat ve egemenlik türküsü söyleyen çatışan taraflar, savaşta doğru tarafta yer aldıklarını iddia ettiler. Fanatik taraftarlarını kışkırtmak ve devam etmekte olan bu savaş gerçeği hakkında Yemen halkını aldatmak için yaşanan bu savaşı Şiilerle Sünniler arasında bir mezhep savaşı olarak betimlediler. Daha da kötüsü ve acı vereni, her biri, arzularına uydurmak için vahiy metinlerini eğip büktü. Taraftarlarını savaşın yakıcı ateşine atmak için siyasallaşmış fetvalar verdi. Oysa gerçek şu ki bu savaş, Yemen’de İngiliz-Amerikan çatışmasına hizmet etmektedir. Aldatma, kandırma ve şiddetlenen savaşın ardından sanki karşılıksız çalışan bir yardım kuruluşuymuş gibi çözüm bulmak için kıblelerini Birleşmiş Milletler’e çevirdiler. Hâlbuki kuruluşundan bu yana BM, zulüm ve suçlarla dolu bir geçmişe sahiptir. Filistin, Bosna-Hersek, Irak, Somali ve Suriye’de yaşananlar, Müslümanlara olan nefretinin ve katillere olan sempatisinin en bariz kanıtıdır. BM’yi kuran İslam ve Müslümanlar düşmanı Hıristiyan devletleri değil mi? Bu nedenle BM, Yemen’deki çatışmanın aktörleri olan, bazen çatışmayı alevlendiren, bazen de çıkarları örtüştüğünde çatışmayı durduran Amerika ve İngiltere başta olmak üzere belli başlı sömürgeci güçlerin çıkarlarını umursar. Hizb-ut Tahrir tarafından açıkça dile getirilen bu gerçek apaçık ortada. Hizb, Yemen’deki çatışma gerçeğini, aktörlerini, uluslararası, bölgesel ve yerel ajan piyonları ifşa etmiştir... Geçici iktidar ve makam uğruna Müslüman kardeşini öldüren, çatışma sonrasında da ülkeyi sömürgeci kâfirlere ve Birleşmiş Milletler’e teslim edenlere yazıklar olsun!
Basiret ve feraset sahibi herkes, Birleşmiş Milletler’in plan ve eylemlerinin amacını açıkça görebilir. Bugün dünyada en büyük nüfuz ve etkiye sahip olan Amerika, çıkarlarına hizmet etmek ve ajanlarını iktidara getirmek için BM’yi bir maşa olarak kullanmıştır. Buna karşılık köklü geçmişi, deneyimi, eski rejimde adamları ve yandaşları olan İngiltere ise, Yemen’in ajanlarının kontrolünden çıkmaması için çalışmıştır. İşte bu yüzden Yemen’de zenginlik ve nüfuz mücadelesi verilmektedir. İşte Yemen bu çatışmanın sahasıdır. Amerika, BM’nin İlk Yemen özel elçisi Cemal bin Ömer aracılığıyla Husileri Sana’ya taşımak için uğraştı. Ardından gelen Velid Şeyh bu planı tamamladı ve onları defalarca cendereden kurtardı. Bu bağlamda 13 Aralık 2018’de İsveç kararları alındı. El Hudeyde anlaşmasının sondan bir önceki metninde belirtildiği üzere “El Hudeyde kenti, El Hudeyde, Es Salif ve Rasu İsa limanlarının güvenliğinden yerel güvenlik güçleri sorumludur...” Diğer bir deyişle tam kent, İngiliz ajanları, BAE ve yandaşlarının eline geçmek üzereyken El Hudeyde kenti (fiili otorite) Husilere devredildi... Bundan önce de Amerika’nın baskıları nedeniyle İngiliz ajanlarının kente doğru ilerleyişi defalarca durduruldu. İstişare toplantıları ekonomik öneme haiz olması nedeniyle El Hudeyde kenti üzerinde odaklandı. Husilerin kontrolündeki bölgelerde maaş kesintileri, Taiz kuşatması veya bugün diğer cephelerde hâlâ akmakta olan kanlar gibi Yemen halkının çektiği acılar müzakerecilerin umurunda değil. Zira onlar, açgözlü kapitalistlerdir. Sadece El Hudeyde, Es Salif ve Rasu İsa limanı gibi zengin bölgeleri önemserler. İşte bu, Amerika’nın Birleşmiş Milletler aracılığıyla uyguladığı plandır. Geçtiğimiz yıllarda ekonomik savaş adıyla Yemen halkına savaş ilan eden aslında Birleşmiş Milletler’di. Büyük güçler özellikle Amerika, istediği herhangi bir ülkeye müdahale etmek için dünya karşısında BM’yi meşru bir araç olarak kullanmıştır. BM olmasaydı, rastgele para basamazdı. Petrol ve doğalgaz ihracatını, limanların işletilmesini durduramazdı. ABD, müdahale etmek ve dolayısıyla istediği kişileri iktidara getirmek için kaos yaratmaya çalışıyor.
Ey iman ve hikmet halkı! Birisi “Bu insanlara ne oluyor, niye savaşı durdurmak istemiyorlar?” diyebilir. Size şunu söyleyebiliriz: Müslümanlar arasında devam eden savaş ve iç çatışmanın durdurulması şeran farzdır. En kısa sürede bu farzın uygulanması, yerine getirilmesi için çalışılması gerekir. Müslümanlar arasında savaşın haram olduğunu defalarca izah ettik. Biz, Yemen halkına karşı işlenen bu suçların devamından yana değiliz. Yaşananlara kalpler ve yürekler dayanmıyor artık. Bunanla beraber çözüm, ülkeyi sömürgeci kâfirlerin yuvası yapmak değil, onlara yaslanmak, ülkenin, zenginlikleri ve halkın yönetimini onlara teslim etmek hiç değil. Bu şiddetle haramdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.”[Nisa 141] Ayrıca kâfirlere başvurulması şiddetle haramdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَن يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلَالاً بَعِيداً “Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.” [Nisa 60]
Çatışanlara yakışan, birbirlerine kol kanat germeleridir. Müminleri kardeş yapan ve birbirleriyle savaştıklarında aralarını düzeltmek için çaba sarf edilmesini farz kılan Allah’ın Şeriatına başvurmalarıdır. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ İslam ve hükümlerine başvurulmasını farz kılıyor.
وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَىٰ فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّىٰ تَفِيءَ إِلَىٰ أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”[Hucurat 9-10] Ayet, Müslümanlar arasını düzelten kimsenin sömürgeci kâfirlerden değil, kendilerinden olmasını gerektiriyor. Ancak bu kişiler, tağuta başvurdular. Aralarındaki düşmanlık yüzünden ülkede sömürgeciler hâkim oldu. Yazıklar olsun yaptıklarına!
Bu ve müteakip anlaşmalar, Yemen halkına hizmet etmeyecek, Amerika ve İngiltere önderliğinde Birleşmiş Milletler’in ülkeyi mahvetmesine ve nüfuz etmesine olanak sağlayacaktır. Yemen halkı ise hüsrandan başka bir şey elde etmeyecektir. Çocukları kâfir Batının hizmetinde sadece ülkedeki zenginlik kaynakları ve ihracat limanlarının bekçiliğini yapacaklardır. Çağın en büyük tağutuna başvurup Allah’ın hükmü ve Şeriatını bir kenara bıraktıkları için yalnızca Allah’ın gazabına nail olacaklardır.
Ey Yemen halkı! Bu aptallar size hükmettikleri sürece asla iyiliğe nail olamayacaksınız. Bu ahmaklara engel olmanın, muhasebe etmenin, yırtık iyice genişlemeden önce onları bertaraf etmenin zamanı gelmiştir. Akıl sahipleri için çözüm oldukça basit ve kolaydır. Çözüm, savaşın derhal durdurulması, Batı nüfuzu ve ajanlarının ülkeden kovulması ve hayatın her alanında İslami hükümlerin uygulanmasıdır. Bu da rahmet ve iyilik sistemi olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanlarla birlikte çalışmakla olur. Onun için izzet bulacağınız ve zafer elde edeceğiniz gerçek değişim için çalışın. Sizi hayat veren şeye çağırdığı zaman Allah ve Rasûl’üne icabet edin. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, büyük bir farzdır, müminlerin kalkanıdır. Düşmanların kötülüklerinden onunla korunulur. Bilin ki çatışanların her biri, cumhuriyet, demokrasi, laiklik ve insan yapımı yasalar gibi İslam’la hiçbir ilgisi olmayan sistemleri uyguluyor. Allah’ın dini ise, sadece arkasına saklanılan sloganlardan ibarettir. İslam, hayatın bütün sorunlarını tedavi eden sistemden yoksun sadece bir ölüm ve savaş projesi değildir. Onlar İslam’ı ölüm ve savaş projesi olarak gördükleri için bilerek ya da bilmeyerek İslam’ı Müslümanlar ve dünyanın gözünde karaladılar... Bu, yalan söylemeyen sadık uyarıcıdan apaçık bir ültimatomdur, gereğince ciddiye alın.
هَذَا بَلَاغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ
“İşte bu, kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” [İbrahim 52]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
H. 13 Rabi’-ul Âhir 1440
M. Pazar, 30 Aralık 2018