Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

CUMHURİYET BAYRAMI MÜSLÜMANLARIN BAYRAMI DEĞİLDİR

Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’te kurulması, Türkiye’de her sene bayram olarak kutlanmakta, yayın organları ve hutbeler üzerinden Müslüman halka Cumhuriyet’in faziletleri anlatılmakta, çocuklara okullarda ve tören alanlarında gösteriler yaptırılmakta ve farklı birçok şenlik düzenlenmektedir. İslam’a göre haram olan bu kutlamalarla alakalı olarak şunlar söylenebilir:

Birincisi; Evvela Cumhuriyet bir bayram vesilesi değildir. Müslümanlar nazarında iki bayramdan başka hiçbir bayram yoktur, bunlar da Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. Rasulullah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye vardığında orada iki günün bayram olarak kutlandığını görünce şöyle buyurmuştu: « أبدلكم الله تعالى بهما خيراً منهما، يوم الفطر والأضحى » “Allah bunları sizin için daha hayırlı olanlar ile değiştirdi: (Bunlar) Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı'dır.”

İkincisi; Cumhuriyet rejimi Osmanlı Hilafet Devleti’nin enkazı üstüne kurulmuş, İslam’a ve Müslümanlara karşı açıkça savaşmış, Müslüman toplumda yıllarca ve halen etkisi süren yıkıcı tahribatlar yapmıştır. Bunu da “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışı ile yapmıştır. Oysa siyasi bir kavram olarak egemenlik, insanlar arası ilişkilere dair kanunları, fikirleri, çözümleri gerektirir ki, bunların pozitivist bir bakışla insan aklından alınması doğru değildir. Zira bu “Egemenlik şer’i ahkâmındır” esasını getiren İslam’a tamamen ters olduğu gibi, aklen de sahih olması mümkün değildir.

Üçüncüsü; Cumhuriyet, Batılı Kâfir Kapitalist İdeolojinin yönetim şeklidir. Çünkü Ortaçağ Avrupası’nda ortaya çıkmış, Demokrasi ve Laiklik [Dinsizlik] ilkeleri ile bütünleştirilmiş, böylece Kapitalist İdeoloji’nin esasları oluşturulmuştur. Bugün dünya çapında Müslümanların başına gelen her ne varsa, bu Kapitalist İdeoloji’nin ürünü değil midir? Bu yönüyle Cumhuriyet, dünya çapında ve bilhassa İslami coğrafyada güçlü ve etkili bir sömürgecilik silahı olarak kullanılmıştır/kullanılmaktadır. Zira insanların yönetimine gelen güç odakları, demokratik veya göstermelik seçimler yoluyla iktidara gelmişler, halkın temsilcisi görünümünde olarak diledikleri kanunları meclislerde çıkarmışlar ve ülkeleri birer uydu devlet haline getirmişlerdir. Etrafa baktığımızda, bunun birçok örneğini görmek mümkün olacaktır.

Müslümanlar unutmamalıdır ki, dün idama mahkûm edilip çirkin bir ölümle öldürülen Saddam’ın rejimi de Cumhuriyettir, bugün sedye üzerinde mahkemesi görülen Hüsnü Mübarek’in rejimi de Cumhuriyettir, linç edilerek rezil bir akıbete uğratılan Muammer Kaddafi’nin rejimi de Cumhuriyettir, ülkesinden arkasına bakmadan kaçan Zeynel Abidin bin Ali’nin rejimi de Cumhuriyettir, şu günlerde halklarına savaş açıp her gün onlarcasını vahşice katleden Beşşar el-Esed ve Ali Abdullah Salih’in rejimleri de Cumhuriyettir, zindanlarda her tür insanlık dışı işkenceleri masum insanlara reva gören Özbekistan zalimi Kerimov’un rejimi de Cumhuriyettir…

Akla gelen/gelmeyen pek çok ülkede Cumhuriyet, insanlar için baş belası, sömürgecilik maşası, katliam aracı haline gelmiştir. Türkiye’de de onlarca yıl boyunca süren diktatörlük, Cumhuriyet’in muhafaza ve müdafaasını esas almış, son dönemde yaşanan değişim ve reform süreci ise Cumhuriyet’i ıslah ve bekasını koruma projesi halini almıştır. Sanılanın aksine Türkiye’deki Cumhuriyet’in, örneğin Mısır’daki Cumhuriyet’ten esasında hiçbir farkı yoktur. Çünkü kaynağı, örnekliği, işleyişi ve fonksiyonları hep aynıdır. Farklılık Cumhuriyet’in seçimlerden ibaret olduğu vehminden doğmakta ve Türkiye’de serbest seçimlerin yapılmasından kaynaklanmaktadır.

İşte Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Müslüman Türkiye halkını bir kez daha İslam’a göre haram olan bu kutlamalardan uzak durmaları konusunda uyarıyor ve Müslümanlar için gerçek bayram olacak olan Hilafetin yeniden inşası için çalışmaya davet ediyoruz.

Ey Kerim Kardeşler! Böylece bu sene, başımızda cumhuriyet gibi küfür sistemlerinin bulunduğu, insanlığın kapitalizmin pis kokusundan kırıldığı, Müslümanların beldelerinde kanların akıtıldığı, namusların ayaklar altına alındığı, çığlıkların ve haykırışların göklerde acıyla yankılandığı son sene olsun. Yaşanan baharlar Ümmet’in baharı haline dönüşsün. Cumhuriyet sistemi yıkılsın, tarihin çöplüğüne kara bir leke olarak karışsın ve Râşidî Hilâfet Devleti -Allah’ın izni ve yardımıyla- en kısa sürede kurulsun inşaAllah. Muhakkak ki bu, Allah’a hiç de zor değildir.

لِلَّهِ الأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “Önce de sonra da emir Allah’ındır. İşte o gün, mü’minler de Allah’ın zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine zafer verir. O, Azîz’dir, Rahîm’dir.” [er-Rûm 4-5]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti


H. 29 Zilka’de 1432
M.  Perşembe, 27 Ekim 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER