Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

İnsanları Mutlu Edecek Tek Yargı Sistemi İslam'ın Yargı Sistemidir

Müslüman Türkiye kamuoyu, son birkaç aydır iktidar partisinin hazırladığı ve meclisten geçirip yasalaştırmak istediği anayasa paketi gündemiyle meşgul edilmektedir. Yargı reformu adı altında yasalaştırılmaya çalışılan maddeler, kesinlikle İslami ümmetin sorunlarını çözecek cinsten olmayıp sadece mevcut iktidar partisinin kalıcılığını sağlamak ve Amerikan projelerini uygulamak üzere özgürlükler ve demokrasi kılıfı altında Kemalist laiklerin can simidi konumundaki HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısını yandaş bir konuma getirmek içindir. Bu da İslami ümmeti, ister yargı alanında olsun isterse de bunun dışındaki alanlarda olsun sorunlarına hiçbir çare olmayacak olan konularla meşgul etmek anlamına gelmektedir. Halbuki yargı denildiğinde Müslümanların aklına ilk gelmesi gereken, Allah'ın hükümlerine göre yönetmek ve yönetilmek olmalıdır. Zira Allah Subhânehu ve Te'alâ şöyle buyurmuştur: فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ "Onların aralarında Allah'ın indirdikleri ile hükmet! Sakın onların hevalarına tabi olma." [el-Mîade 48]

Oysa AKP'nin reform ederek değiştirmeye çalıştığı ve mevcut yargının başındakilerin ise kalmasını istedikleri anayasa maddelerinin temeli Allah'ın indirdiklerine değil bilakis kafir laik nizama dayanmaktadır.

Halbuki yargı denildiğinde Müslümanların aklına ilk gelmesi gereken, insanlar arasında adaletle hükmetmek olmalıdır. Zira Allah Subhânehu ve Te'alâ şöyle buyurmuştur: وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ "(Allah) İnsanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi (emreder)." [en-Nisâ 58]

Oysa mevcut yargıçların adaletli bir şekilde hüküm verdiklerine şahit olmak imkansızdır, herhangi bir vatandaş suç işlediğinde derhal cezalandırılırken, devlet zirvesindeki yöneticiler yaptıkları o kadar zulüm ve haksızlıklara rağmen ya dokunulmazlık adı altında yargılanmamaktalar veya bir şekilde zaman aşımına uğratılıp dosyaları kapatılmaktadır. Bu bağlamda kâdi Şureyh ile Halife Ömer [r.a] arasında geçen şu olay ne kadar da çarpıcıdır. Müminlerin halifesi Ömer İbnu Hattab [r.a] bir bedeviden bir at satın alıp parasını ödedi ve sonra üstüne binip gitti. Fakat bir süre gittikten sonra atın yürüyecek hali kalmayınca Hz. Ömer geri dönüp adama, atını al çünkü çok zayıf, yürüyecek mecali yok dedi. Adam, ey müminlerin emiri onu alamam, çünkü ben onu sana sapa­sağlam satmıştım dedi. Hz. Ömer peki aramızda birisini hakem yap deyince adam, aramızda Şureyh İbnu Haris hakem olsun dedi. Hz. Ömer, tamam razı oldum dedi. Müminlerin emiri Hz. Ömer ile atın sahibi Şureyh'e başvurdular. Şureyh bedevinin konuşmasını dinleyince Hz. Ömer'e dönerek şöyle dedi: Ey müminlerin emiri sen atı sağlam mı aldın? Ömer evet dedi. Şureyh, ya satın aldığını elinde tut ya da aldığın gibi geri ver dedi. Hz. Ömer, hayretler içinde Şureyh'e bakıp hüküm sadece böyle mi, doğru bir söz ve adil bir hüküm dedi ve bunun üzerine Kadi Şureyh'i Kûfe'ye vali tayin etti.

Yargı denildiğinde Müslümanların aklına ilk gelmesi gereken, devletin en başındaki kişi ile herhangi bir vatandaşın aynı düzeyde görülüp suç işlemeleri durumunda  her birinin ayrıcalıksız yargılanabilmeleri gelmelidir. Zira Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in, إنما هلك الذين قبلكم أنهم كانوا إذا سرق فيهم الشريف تركوه وإذا سرق فيهم الضعيف أقاموا عليه الحد وأيم الله لو أن فاطمة بنت محمد سرقت لقطعت يدها "Sizden evvelki ümmetleri ancak şu helak etmiştir; onlar aralarında şerefli bir kimse hırsızlık yaptığında onu bırakırlardı da zayıf olan bir kişi hırsızlık yaptığında ise ona had cezası tatbik ederlerdi. Allah'a yemin ederim ki hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa elini keserdim" [Müslim] sözü tam da buna işaret etmektedir.

Oysa bu sistemin yargıçları, bir avuç zümrenin değerlerini ve çıkarlarını korumak adına diğer tüm insanların değerlerini ve çıkarlarını yok saymakta, hatta bu değerleri yüzünden insanları cezaya çarptırmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri kafir laik nizamı korumak üzere çete kuranlar, binlerce faili meçhul cinayet işleyenler ve ümmetin servetlerini özelleştirme adıyla kafir şirketlere peşkeş çekenler mevcut yargı tarafından korunup kollanırken İslam'ın yargı sisteminin gelmesini isteyenler ve maslahatlarını şeri hükümlere göre düzenlemek isteyenler ise suçlu muamelesi görüp cezaevlerine atılmaktadırlar.

Ey Türkiye'deki Müslümanlar! Allah'ın hükümleri ile yönetecek, insanlar arasında adaletle hüküm verecek, suç işlemeleri halinde devletin en zirvesindeki yöneticiyi de normal bir vatandaşı da yargı önüne çıkaracak ve insanları mutlu edecek tek yargı sitemi, İslam'ın yargı sistemidir. O halde bu yargı sitemini uygulayarak tüm Müslümanları hatta tüm insanlığı adaletiyle ısıtacak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için acele ediniz. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ "Şüphesiz biz sana kitabı, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdikleri ile hükmedesin diye hak ile indirdik." [en-Nîsâ 105]

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti


H. 15 Cumâde’l Ûlâ 1431
M.  Perşembe, 29 Nisan 2010

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER