Şam’da kriminal rejimin kontrolündeki bölgelerde durumun tahammül edilemez boyutlara ulaştığı artık bir sır değil. Bölgeler asgari yaşam gereksinimlerinden yoksun, yoksulluk ve açlık kol geziyor. Katil, yağmacı kriminal milisleri, baskı ve cinayet aygıtları bölgelere egemen. Bu durum, yüreği hâlâ devrimle alev alev yanan çeşitli bölgelerdeki insanları devrimin közlerini yeniden tutuşturmak için harekete geçirdi. Böylece devrim hareketini yeniden canlandırdılar. Başta suç rejiminin devrilmesi olmak üzere yeniden devrim sloganları yükseldi.

“Aşağılanma değil ölüm” ve “halk rejimi devirmek istiyor” gibi mübarek Şam devriminin sloganlarını atmak için devrimin beşiği Der’a ve diğer birçok kasabada yeniden gösteriler patlak verdi. Böylece kutsallarını çiğneyen, halka zulmeden, Şam ve halkının devrimine karşı komplo kuran kurtarılmış kuzey bölgelerindeki tüm zalimlere ve hükümdarlara karşı başlayan kutlu hareketi tamamlıyorlar.

Her zamanki gibi büyük ve küçük tiranlar ve Şam devrimine karşı entrika kuran ülkeler, yeni devrimci hareketi Şam devriminin değişmezlerinden saptırmak için girişimlerde bulunmaya başladılar. Devrimin taleplerini cüceleştirdiler, bazen geçim talepleri ve hizmetler ile sınırlandırdılar, bazen de bölümsel projeler talebinde bulunmaya yönlendirdiler. Ayrıca halk hareketini yönlendirmeye de çalıştılar, hareketi ölümcül bir Amerikan siyasi çözümü ve (2254) sayılı kararın uygulanması talebi olarak betimlediler. 2254 sayılı karar, kiralık ve ajan yüzleri değiştirse de cani ve suç rejimini, laik ve insan yapımı anayasayı korumayı öngörüyor.

Bunun için medyanın dikkati, projelerinin ve ölümcül siyasi çözümlerinin hizmetinde olmayı kabul edenlere çekildi. Samimi hareketin bulanıklaştırıldığı ve çarpıtıldığı bir dönemde söz konusu kişiler, halk hareketinin liderliğini ele geçirmek ve onu yolundan saptırmak için yeni devrimci hareketin lideri olarak sembolize edilip lanse edildi.

Bu kurnazlık karşısında Şam devrimi ve yenilenen hareketi, kendisine karşı kurulan komplolardan sağ çıkabilmesi için kutsal Şam devriminin değişmezlerine tutunmak zorunda. Bunların en önemlileri şunlardır:

1- Aldatıcı kozmetik değişikliklerle yetinmeden, suç rejimini devirene ve enkazı üzerine İslam yönetimini kurana kadar devrime devam etmek.

2- Komplocu ülkelerin elini Şam devriminden kaldırmak, onlarla ilişkileri kesmek ve her türlü desteklerini reddetmek. Zira devrimin, Şam’da kuşatma altındaki suç rejimini neredeyse yok etmek üzereyken destekleri ve komplocu politikalarının bizi nasıl felaketlere sürüklediğini, hayal kırıklığına uğrattığını ve yüzüstü bıraktığını hep birlikte gördük.

3- Konumları ve sıkıntıları, samimiyetlerini, metanetlerini ve bağımsızlıklarını kanıtlamış kardeşlerimiz ve evlatlarımızdan dürüst ve bilinçli bir siyasi liderlik edinmek ve uluslararası projeler ve yabancı komplocu gündemlerle irtibatlı olan, komplocuların iplerine tutunmaya rıza gösteren, Şam devrimi halkına musallat edilen ve fedakarlıkları üzerinden ticaret yapan sanal tüm liderleri reddetmek.

4- İnancımızdan kaynaklanan açık ve kapsayıcı bir proje etrafında birleşmek. Rabbimizin ipine sımsıkı sarılmalı, onun dışındaki tüm ipleri kesmeliyiz. Allah’ın gözetiminde ve maiyetinde olmamız için yalnızca O’na güvenmeliyiz. Zafer yalnızca ve yalnızca Azze ve Celle katındadır, onu dürüst kullarına bahşeder. Yüce Allah bize şöyle haber vermiştir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” ^{[Muhammed 7]}

Ey Şam diyarındaki samimi Müslümanlar! Uzun yıllar süren devrim, Şam devriminin, ne kadar büyük olursa olsun her türlü komploya karşı direnç gösterdiğini ve devrimin közlerinin hâlâ halkın yüreğinde alev alev yandığını, değişmezlerimize tutunursak ve duruşumuzda Allah’a inanırsak, Allah’ın bizi hayal kırıklığına uğratmayacağını kanıtlamıştır. Allah bizimle beraberdir ve Allah’ın izniyle zafer bizim olacaktır.

Öyleyse gelin basiretle ilerleyelim ve anayasasıyla, tüm sütun ve sembolleriyle suç rejimini devirinceye ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesinde İslami yönetimi kuruncaya kadar yalnızca Allah’a güvenelim. Raşidi Hilafet kulları kurtaracak, onları dünyada ve ahirette mutlu edecek, kulların Rabbini hoşnut edecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

إِن يَنْصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” ^{[Ali İmran 160]}