بسم الله الرحمن الرحيم
Spontane Gösteriler ve Protestolarınız, Yozlaşmış Siyasi Sınıfın Maskesini Düşürdü! Ve Ayaklanmanızı Çalma Girişimlerini Faş Etti!
Dün akşam altı sularında bir açıklama yapan Başbakan Saad Hariri, ülkedeki trajik durumdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve insanların öfkelerini anlayışla karşıladığını belirtti. Ama çözüm ile ilgili adaletsizliği ortadan kaldırma veya bazı pratik tedbirler alma zahmetine bile girmedi. Aksine kendisine ve insanlara 72 saatlik bir süre verdi. Sanki otuz yıl yetmiyormuş gibi üç gün daha süre istedi. Ancak insanlar rahat ve huzurlu değiller, sokaklarda ipek yastıklarda oturmuyorlar!
Aynı gün Hasan Nasrallah da insanlara hitaben şöyle dedi: “Biz inmeyeceğiz... Ey insanlar! Siz mesajınızı güçlü bir şekilde ilettiniz... Biz hükümetin istifa etmesini istemiyoruz... Bu mutabakat kalacak ve düşmeyecek... Teknokrat hükümet başarılı olamaz!”Sanki şöyle demek istiyor, daha doğrusu şöyle diyor: Bu, bizim hükümetimiz ve mutabakatımız. Sokaklara inseniz de hükümet düşmeyecek!
Öncesinde ülkeye varis olma hayalinden bahseden mutabakatın mimarı Cibril Basil ise yaptığı açıklamada, “Bu gösterilerin mutabakatın yararına olduğunu ve mutabakatı güçlendirdiğini” söyledi! Bölgedeki zorbalar gibi konuşarak fitne uyarısında bulundu.
İktidardaki egemen siyasi sınıf, hükümetteki partileri suçladı. Öyle ki biri, hükümet ve mutabakatın bu konuşanlardan ve adamlarından farklı olduğunu ya da başka bir ülkedeki hükümetten bahsettiklerini sanabilir. Bu, فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ“Firavun, kavmini küçük düşürdü”[Zührüf 55] temeline dayalı Firavun psikolojisi ile insanların akıllarıyla açıkça alay etmektir.
Ey insanlar! Ey hak arayışında olan göstericiler ve protestocular! Son bir kaç gündür olduğu gibi spontane ve barışçıl bir şekilde sokaklara döküldünüz. İktidardaki partiler, bu protesto dalgasını kullanma, yönlendirme, spontane ve barışçılığını yok etme, ayaklanmanızı çalma çabasındalar. Dikkatli olun. Bugünkü konuşmalarında size açıkça meydan okuyan yozlaşmış bu siyasi sınıfı aranızdan def edin... Sizi temsil etmedikleri apaçık ortada... Dahası yönetim, özellikle de Riyad Sulh Meydanında sizi aşağılamak için 72 saat süre verdi. Bir grup parti yandaşı ve şebbihası sokaklara inip özellikle de Suar ve El Bantiye kentlerinde göstericiler üzerine gerçek mermi ile ateş açtı. Öncesinde yüzüne su serptiğiniz, onun ise gerçek mermi ile karşılık verdiği bir milletvekili sabrının tükendiğini söyledi! Bu sahneler, bu politikacıların sizden ve taleplerinizden kopuk olduğunun göstergesidir. Onları aranızdan atın. Sakın ballı sözlerine aldanmayın.
Ey insanlar! Ey hak arayışında olan göstericiler ve protestocular! Bilin ki, bu olaylar, bu politikacıların aynı gemide olduklarını gösterdi. Onlara göre siz kesinlikle bu geminin yolcusu değilsiniz. Hepsi de iktidarda kalma ve iktidarlarını sürdürme konusunda hem fikirdir. Onlara karşı sokaklarda gösteriler düzenlemeniz zerre kadar umurlarında değil... Sizden olsalardı, gösterilerinizden sonra bir gün bile olsun iktidarda kalmazlardı. İnsanların oyları ile iktidara gelen ülkelerde doğal durum budur... Ama gerçek hiç de öyle değildir. Bu yöneticiler, Batının özellikle de Lübnan’ın dümenini elinde tutan Amerika’nın onayı ile iktidara gelmişlerdir. ABD Büyükelçiliğinin yazacağı iki satır yazı politik eğilimlerini değiştirebilir. Düşmanlıklar ve çığlıklar, dostluklara ve kucaklamaya dönüşebilir. Şamun mezarında yaşananlar bunun en canlı tanığıdır...
Evet, Ey İnsanlar! Amerika’nın “Şuan çekilmek yok. İktidardasınız. Onun için bu protestoları bastırmaya çalışın. Sokakları kontrol altına alın...”talimatı, hükümete ve mutabakata ulaşmış gibi görünüyor. Aksi takdirde iktidardakiler, iktidara tutunmak için bu kadar küstah olamazlardı... Çünkü olayların üzerinden bir kaç gün geçmiş olmasına rağmen ülkemizde egemen bu ülkeler, özellikle Amerika, protestolar hakkında tek bir kelime dahi etmedi. Belki de bununla hükümete, mutabakata ve partilere olaylara nasıl yaklaşacaklarına ilişkin yeşil ışık yakmıştır... Ey İnsanlar! Dikkatli olun. Zira öyle görünüyor ki Amerika, hükümet ve bu mutabakatı izliyor. Bu yüzden iktidar sertleşebilir ve güçlü bir şekilde baskı yapabilir.
Ey insanlar! Ey hak arayışında olan göstericiler ve protestocular! Aranızda mezhepçilik ve ırkçılığı reddedenler var. Temeli ve bileşimi mezhepçilik ve ırkçılığa dayalı bir ülkede bu ileriye doğru atılmış bir adımdır... Evet, bu hâlâ yenidir. Netleşmiş ve berraklaşmış değil. Ama doğru yönde atılmış bir adımdır. Bu adım, mezhepçilik ve grupçuluk pelerini giyen politikacıları, dahası Fransa ve Amerika’yı ürkütüyor. Zira bu devletler, ülkenin bu yıpranmış pelerin altında ezilmesini istiyorlar... Mezhepçilik ve grupçuluktan tamamıyla kurtulun. Mezhepçilik ve grupçuluk girişimlerine karşı uyanık olun. Aksi halde eylemlerinizin parlaklığını kaybeder, ırkçı ve mezhepçi oportünistlerin dalgasında boğulursunuz... Ceplerinizi yağmalayanları hatırlayınız. Yozlaşmış oportünist mezhepçi liderlere ya da yozlaşmışlık karşısında sessiz kalanlara karşı ayaklanın. Bu, değişim yolunda atılacak ilk adımdır.
إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنفُسِهِمْ “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”[Rad 11]
Son olarak protestolarınız selameti ve disiplini için diyoruz ki,
- Spontane taleplerinizi ve barışçıl protestolarınızı sürdürün. Kendilerini liderleriniz olarak görenler daha çok deşifre olacak ve maskeleri düşecektir. Daha da önemlisi iktidardaki bu zümrenin bölgesel ve uluslararası projelere olan bağımlılığı iyice ifşa olacaktır. Hükümet ve mutabakatı ile yozlaşmış zorba yöneticiyi perçinleyen projelere engel olabilirsiniz.
- Mezhepçilik ve ırkçılığı aranızdan def edin. Merciler olarak atananların otoritesi elbette devrilecektir.
- Kanınızın masumiyetine ve kutsallığına dikkat edin. Kanlarınız, yozlaşmışların projeleri uğrunda heder olmamalıdır. Allah için kardeş kullar olun.
Bu vurgulamadan sonra şunları da ekliyoruz:
- Ordu ve güvenlik güçleri, kardeşleriniz ve oğullarınızdır. Yaşadıklarınızın aynısını yaşıyorlar. Onun için onları çatışmanın mahalli haline getirmeyin.
- Ey askerler ve güvenlik güçleri birimleri! Sokaklardaki erkekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, sizin halkınızdır. Yabancılar değil. Haram kan akıtmaya yönelik iktidarın entrikacı konuşmalarına sakın kanmayın.
Son olarak Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, eğri hattın yanına doğru hattı çiziyor. Azcık da olsa eğri hattın eğriliği açığa çıkmıştır. Sizi projelerini incelemeye, siyasi, ekonomik ve ictimai yönleri ile belirlediği anayasayı etüt etmeye çağırıyor. Yozlaşmış zümre, elbette devrilecektir. Onun için naif ve uyanık bir şekilde bu projeyi taşıyın. Adil ve Raşit devlet projesi, ayrım yapmaksızın bütün insanlar arasında adaletle hükmedecektir. Gölgesi altında yaşayan herkesin güvenliğini ve huzurunu sağlayacaktır... Çağrıda bulunduğumuz köklü değişim, mutlaka gerçekleşecektir. Siz bu ümmetin ve çevrenin mensubusunuz. Sınırlara, setlere ve yozlaşmış zorba zümreye rağmen değişim rüzgârları esiyor.
وَإِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ “Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.” [Enbiya 92]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 20 Safer 1441
M. Cumartesi, 19 Ekim 2019