بسم الله الرحمن الرحيم
Yüzyılın En feci İki Kötülüğü, Suriye’de Ateşkes ve Suudi Arabistan’da Müzakereler
AFP muhabirinin bildirdiğine göre, Çarşamba günü yüzlerce sivil ve cihatçı, BM gözetiminde geçen hafta hükümet temsilcileri ile varılan anlaşma uyarınca Vaer bölgesini terk etmeye başladılar. Vaer bölgesi Suriye’nin ortasında yer alan Humus kentinde cihatçıların ellerinde tuttukları son bölge idi... AFP muhabirine göre, muhalifleri taşıyan otobüslere Suriye Kızılay’ına ait onlarca ambulans ve BM konvoyu yanı sıra Suriye ordusuna bağlı güvenlik güçleri de eşlik ettiler… Aralık ayının ilk haftası BM gözetiminde muhalifler ile Suriye rejimi arasında varılan anlaşma, aileleriyle birlikte 2 bin muhalifin Vaer bölgesinden tahliyesine izin verilmesini öngörüyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Direktörü Rami Abdurrahman’ın AFP’ye yaptığı açıklamaya göre, otobüsler Humus ve Hama ilindeki Kale Boğazına, oradan da Fetih Ordusu’nun özellikle geçen yazdan beri Nusret Cephesi’nin kontrolü altındaki İdlib iline doğru yola çıktılar. [09.12.2015 Monte Carlo Doualiya]
Aynı günlerde Dar’ul İslam’ın kalbi Şam’da laik sivil geçici yönetimi üzerinde rejim ile müzakere yapacak heyeti tayin etmek üzere Riyad’da muhalifler konferansı düzenlendi! “Ortak bir pozisyona ulaşmak amacıyla Suriyeli siyasi ve askeri muhalefet, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr huzurunda toplantılarına bugün Riyad’da başladılar. Katılımcılar, siyasi çözümün ilkeleri ve rejim ile olası müzakerelere katılacak heyetin oluşturulması üzerinde uzlaşmaya çalışacaklar. Büyük güçler, müzakerelerin Ocak ayının ilk haftasında başlayacağını tahmin ediyor... Salı günü bir kaç muhalif grup, gayri resmi ön görüşmelerde bulundular. Riyad InterContinental Hotel’de düzenlenen görüşmelere Batılı ve Rus diplomatlar da katıldı...”[ 09.12.2015 el-Arabiya]
9-10 Aralık 2015 Çarşamba ve Perşembe günleri gerçekleşen toplantıların ardından sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede şöyle denildi: “Suudi Arabistan hükümetinin daveti üzerine Suriye Muhalif ve Devrimci Güçleri, tek ses olarak hareket etmek, Cenevre 1 bildirgesine göre Suriye sorununa müzakereci siyasal bir çözüm bulmak ve ortak bir vizyona ulaşmak amacıyla Perşembe günü Riyad kentinde genişletilmiş bir toplantı düzenledi... Katılımcılar, Suriye topraklarının parçalanmaz bütünlüğüne, Suriye devletinin sivil niteliğine, ayrıca âdemi merkeziyetçi yönetim ilkelerine bağlılıklarını vurguladı... Katılımcılar, Suriye devlet kurumlarının korunması gerektiğini belirtti... Katılımcılar, siyasi uzlaşının hedefinin vatandaşlık temelinde devlet inşası olduğu, Beşşar Esed rejimini ayakta tutun unsurların Suriye’nin geleceğinde yeri olamayacağı konusunda mutabakata vardı... Katılımcılar, 2012 yılı Haziran ayında açıklanan Cenevre 1 Bildirgesi çerçevesinde Esed rejimi temsilcileri ile müzakereye başlayabileceklerini, konuya ilişkin uluslararası kararların müzakerelerin referans noktası olacağını belirtti. Katılımcılar, geçiş sürecinin başlaması ile Esed ve rejimi ayakta tutan figürlerin gitmesi gerektiğini vurguladı.”[10.12.2015 SPA 24]
“Perşembe akşamı düzenlenen basın toplantısında konferansa başkanlık eden Körfez Araştırma Merkezi Başkanı Abdülaziz es-Sager, muhalefet temsilcilerinin Ocak ayının ilk 10 günü içinde rejimin temsilcileriyle bir araya geleceğini söyledi. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada es-Sager, Ahraru’ş Şam Siyasi Kanadı Dış İlişkiler Sorumlusu Lebib en-Nehhas dâhil tüm katılımcıların sonuç bildirgesini imzaladığını ifade etti. Öncesinde ise hareket, Twitter hesabından yaptığı açıklamada konferanstan çekilme kararı aldığını bildirmişti. Bildirge, 32 kişilik bir yüksek konseyin oluşumunu ön görüyor. 32 kişilik konseyden 10’u silahlı gruplar, 9’u koalisyon, 5’i Koordinasyon Kurulu ve 8’i de bağımsızlardan oluşacak.”[11.12.2015 el-Cezire]
Ateşkes ve müzakerelerden doğan sonuçlara bakan kimse, bunların, Dar’ul İslam’ın kalbi Şam düşmanı art niyetli planların bir ürünü olduğunu görür. Bu planlar, İslam ve Müslümanlar düşmanı Amerika öncülüğündeki Batılı ve Doğulu devletlerin tezgâhıdır. Bu kumpası icra edenler de ajanlar, zorba rejimin kuklaları, avaneleri, komşu ülkelerdeki ajan yöneticiler, bazı siyasi kesimler ve ayrıca direniş kisvesi altında zorba rejimle ateşkes yapan ve muhalefet maskesi altında da onunla müzakere masasına oturan silahlı gruplardır. Onca akan kan ve ihlal edilen kutsallar, çanta dolusu kirli para ya da koltuk sevdası uğrunda sanki unutulup gitti! Bu ateşkesler ve Riyad konferans, Suriye devrimi ve halk düşmanı kâfirin mutfağından çıktı:
* Ateşkesler, ülke ve halkı zorba rejime teslim etmektir. Ne için? Güvenli sandıkları yerlerini koruma karşılığında. Aksine bir yerde toplamak ve böylece her yerde kolayca onları sofistike silahlarla avlamak için... Zebadani ateşkesinde kuzeye İdlib’e doğru ve Vaer ateşkesinde de yine kuzeye İdlib’e doğru göç etme şartı koşulmuştu. Aklı başında olan herkes bilir ki rejim için anlaşmaları bozmak bir göz kıpırdatması kadardır! 2011 yılından bu yana rejim, pek çok ateşkes imzaladı. Çıkarı olduğunu görünce ateşkesi ihlal etmekten hiç mi hiç çekinmedi. 10 Nisan 2010 tarihli Kofi Annan ateşkesi, Kurban Bayramı sırasında 18 Ekim 2012 tarihinde imzalanan Lahdar İbrahimi ateşkesi, 2014 Ocak ayında imzalanan Berze ateşkesi, 2014 Eylül ayında imzalanan el-Kabun ateşkesi, İdlib kırsalında imzalanan Kefraya ve Fua ateşkesi, 20 Eylül 2015 tarihinde Şam kırsalında imzalanan Zebadani ve Medaya ateşkesi. Zebadani anlaşması, cihatçı ve sivillerin Zebadani bölgesinden İdlib’e doğru yönelmeleriyle son bulmuştu... Şimdi de Aralık 2015’de imzalanan Vaer ateşkesi. Bu anlaşma da silahlı muhaliflerin Vaer’den çıkıp İdlib kırsalına doğru yönelmeleriyle sona erecektir... Vaer anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte 2011 yılında rejime karşı protestoların patlak verdiği ve “devrimin başkenti” olarak anılan Humus kentinin tüm bölgeleri Suriye ordusunun kontrolü altında olacak. Böylece muhaliflerin zorba rejim kalkışması geri tepene dek ateşkes ateşkesi doğuracaktır.
كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثًا “İpini kuvvetle büktükten sonra çözüp açan kadın gibi olmayın”[Nahl 92]
İmzalanan mevcut ateşkesler, rejimin ömrünü uzatmak ve hüsrana uğramış otoriteye can simidi olmaktan başka bir şey değildir. Böylece Amerika ve yandaşlarının gözetiminde gerçekleşen Riyad konferansında yoğrulan alternatif için sessizce gerekli koşullar hazırlansın. Bu nedenle Vaer ateşkesini memnuniyetle karşılayan ABD Başkanı Obama, ateşkesin diğer bölgelere de genişletilmesi çağrısında bulundu. “Anlaşma kapsamında aileleriyle birlikte cihatçılar, silahlı muhaliflerin kontrol altında tuttuğu Türkiye sınırı yakınlarındaki kuzeybatı bölgesine nakledildiler. Anlaşma, belirli bölgelerde uygulanacak ateşkes anlaşmaları için de ayrıca bir modeldir. Obama, bu ateşkesin Suriye’de daha büyük bir oranda uygulanabileceğini söyledi.”[ 9.12 2015 Reuters] Biz, bu ateşkesin peşinden koşanları, özellikle de La İlahe İllallah Muhammed Rasûlullah sözü ağzından düşmeyen hareketleri şiddetle uyarıyoruz. Bu ateşkes, onların sonlarını getirecek bir tuzaktır. Rejimin imdadına yetişmek için yavaş yavaş yerlerini terk etmek de cabası. Onlara kendilerini ve ailelerini rejimin ellerine teslim etmemelerini tavsiye ediyoruz. Rejimin anlaşması olmaz. Yukarıda da belirtildiği gibi pek çok kez anlaşmasını ihlal ettiği deneyimle sabittir. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لاَ يُلْدَغُ المُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْنِ “Mümin bir delik iki kez ısırılmaz”[Buhârî] Pek çok kez ısırılana ne demeli?
* Riyad Konferansına gelince, bildirgeden de anlaşılacağı üzere rejimle müzakere için muhaliflerden bir heyet oluşturulacak ve müzakereler sırasında Beşşar yönetimde kalacak! Hâlbuki Beşşar’ın iktidarı bırakması isteniyordu. Bildirgeye göre ayrıca demokratik ilkelere dayalı laik sivil bir devlet kurulacak, çözüm, Cenevre 1 temelinde olacak yani geçici yönetim kurulacak, geçici yönetim de tüm yasama yetkilerini elinde bulunduracak... Geçici yönetim, mevcut hükümet üyeleri, muhalefet ve diğer gruplardan oluşacak ve karşılıklı rızaya dayalı olarak oluşturulacak. Devlet kurumları olduğu gibi devam edecek ve çoğulcu demokratik bir devlet kurulacak... Konferansın sonuç bildirgesinde göze çarpan en önemli maddeler işte bunlardır.
Konferansın arka planına ve düzenlenme motiflerine dikkatlice bakıldığında görülür ki Amerika, Suriye halkının kabul edeceği bir koalisyon, ılımlı ve reformist grup bulamadı. Mevcut ajanın yerine geçecek bir ajan bulamayınca, bu tertemiz topraklarda zorba hükümdarı desteklemeye karar verdi. Finansman ve dezenformasyon gibi unsurlara sahip olduğu için Amerika, kendisinin başarısız olduğu alternatifi bu konferansın üretebileceğini düşündü. Bu nedenle John Kerry konferansa methiyeler dizdi: “Paris’te basın mensuplarına yaptığı açıklamada John Kerry, “Suriyeli muhalif grupları tek ses haline getirmek için Suudi Arabistan öncülüğünde düzenlenen görüşmelerde, ilerleme sağladık ve bu görüşmeler, Suriye’deki çatışmayı sona erdirmek için siyasi müzakerelerin ilerlemesi yönünde atılmış önemli bir adımdır.” diye konuştu. [10.12.2015 Reuters Arapça] Çünkü Amerika, Müslümanlık kisvesine bürünen Suudi kral tarafından sivil devlet söylemi dillendirildiğinde, sömürgeci ateist kâfirlerinkinden çok daha makbul göreceğini düşünüyordur. Ama bu vehim, sahiplerini yiyip bitirecektir. Çünkü İslam, apaçıktır. Bir kâfir veya münafık Müslümanları asla kandıramaz.
Riyad konferansı, ister katılımcılar isterse deklare edilenler açısından olsun başarısız olmaya mahkûmdur. Çünkü Suriye yiğitleri, “InterContinental” Hotel’de para ve dalâlet etrafında toplanan insanlar değiller. Suriye yiğitleri, ümmetin samimiyet ve sadakatine tanık olduğu aslanlardır. Onlar ki Kıyamet gününe kadar Şam topraklarının iyiliksiz kalmayacağını biliyorlar. Onlar ki kalpleriyle ve ağızlarıyla [Allah için Allah için] diye meydan okumuş ve hâlâ da okuyorlar. Onlar ki Suriye için Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmuradını istiyorlar:
عُقْرُ دَارِ الْإِسْلَامِ بِالشَّامِ “Dar’ul İslam’ın kalbi Şam’dır.”[Taberânî] Onlar ki, hem rejimle müzakereyi savunan, hem de aynı zamanda rejimin başı Esed’e yer yok diyen üçkâğıtçılar gibi değildir. Zira Esed’e yer yok diyen biri, rejimle asla pazarlık yapmaz! Onlar ki Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde kendilerine dikte edilen [Sivil laik devlet] için baş sallayanlar gibi değildir! Onlar ki insanlığın Rabbinin yönetimi yerine insanlığın yönetiminden olup helal ve haram kılan demokrasiye kail olanlar gibi değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ en iyi hüküm verendir. Şöyle buyuruyor:
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm ancak Allah’a aittir.”[Yusuf 40]
Suudi Kral, onun efendisi, önderi ve desteklediği yöneticiler, arzuları ile yok olacaklardır. Ve bileceklerdir ki Suriye, laikliğe, sivil devlete ve sömürgeci kâfirlere karşı bayrak açmıştır. Hatta onlar, bir an olsun bile Suriye halkının sersemliğinden faydalansalar, ne kadar azgınlaşıp suç işleseler de pek uzun yaşamayacaklardır. Nitekim Aziz ve Kaviyy olan Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ “Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.”[Enam 124]
Zorba ile ateşkes yapan kesimleri uyardığımız gibi Riyad katılımcılarını, rejimle müzakere yapacak temsilcileri ve sivil bir devlet savunucularını da keza uyarıyoruz. Ve diyoruz ki Şam toprakları, tertemiz topraklardır, komplocuları kabul etmez. Bir süre sonra olsa da onları bünyesinden atar ve cüruflarını temizler. O zaman iste onlar, dünya ve ahirette hüsrana uğrayacaklardır. İşte bu, gerçek hüsrandır.
Ey katılımcılar!Konferans sona erdi. Suudi Kralın abasının dibinden ayrıldınız ve şimdi de asasından çok uzaksınız. İyi düşünün. Hiç şüphe yok ki tüm bu katliamlarından sonra rejim ile müzakerenin ihanet olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Onun bu cürümlerinden insanlık yanı sıra taşlar ve ağaçlar bile nasibini almıştır. Ayrıca biliyorsunuz ki laik sivil bir devlete çağırmak, büyük bir suçtur. Siz, Müslümansınız. İslam, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyi farz kılar. İslam’ın yönetim sistemi, Raşidi Hilafettir. Ve yakında Allah’ın izniyle müminlerin elleriyle kurulacaktır. Çünkü Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inbir müjdesidir... Aklınızı başınıza alın ve tekrar hakka dönün. Günahtan tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir. İçinizde rejimle ateşkesi ve utanç verici, küçük düşürücü müzakere konferansını reddedecek aklı başında biri yok mu? Yok mu böyle birileri?
أَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَشِيدٌ“İçinizde aklı başında bir adam yok mu!”[Hud 78]
Size gelince ey Şam topraklarındaki samimi ve sadık Müslümanlar! Allah’tan ümidi kesmeyin. Haktan ayrılmayın. Batılın bir döngüsü varsa hakkın döngüleri vardır. Devriminiz, gerçekten maskeleri düşürmüştür. Komplocuları ifşa etmiş ve münafıkları ortaya çıkarmıştır. Hepsinin iğrenç yüzü gün ışığı gibi ortadadır. Onlar ancak gafil birini kandırırlar ve tuzakları da cahil birine işler.
Hizb-ut Tahrir,halkına yalan söylemeyen bir liderdir. İslam ve Müslümanların düşmanlarının planlarını boşa çıkarmak için gecesini gündüzüne katarak sizinle birlikte aranızda çalışmaktadır. Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için ona yardım edin ve destekleyin ki hep birlikte Hilafet şafağının doğuşuna tanık olalım.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.”[Rum 4-6]
-Beyanın video kaydı-
-İkinci kayıt-
-Üçüncü kayıt-
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
H. 27 Safer 1437
M. Salı, 15 Aralık 2015