بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Trump ve Uşağı Netanyahu!
Gözleriniz Kör Oldu ve وَغَرَّكُمْ بِاللهِ الْغَرُورُ “O Çok Aldatıcı (Şeytan) Sizi Allah Hakkında Yanılttı” [Hadid 14] da Önceki Rumlar, Farslar ve Zillete Uğramış Yahudi Atalarınızın Akıbetini Unuttunuz!
Trump ve maiyeti, Gazze’yi satın alıp sahipleneceğine dair zırvalıklarını tekrarlayıp duruyor.
كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِباً “Ağızlarından çıkan söz ne büyük iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.” [Kehf 5]
“Pazar günü Super Bowl’a katılmak üzere Florida’dan New Orleans’a giderken, Air Force One uçağında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Trump, Gazze’yi kontrol etme ve Filistinlileri zorla göç ettirme planına bağlı olduğunu bir kez daha vurguladı. Trump, Gazze’yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlı olduğunu ifade etti...” (10.02.2025 BBC) Reuters’in haberine göre, daha sonra Trump, Beyaz Saray’da Ürdün Kralını karşıladığı sırada “Filistinliler, Gazze dışında başka bir yerde güven içinde yaşayacaklar ve bir çözüm bulabileceğimizin farkındayım... Gazze’yi çok düzgün bir şekilde yöneteceğiz, satın almayacağız.” ifadelerini kullandı. Trump, İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme planlarıyla ilgili soruya “Bu iş olacak” yanıtını verdi... (11.02.2025 Reuters, Erem News) Daha önce Trump, “İsrail’in çatışmalar sona erdikten sonra Gazze’yi ABD’ye teslim edeceğini” ifade etmiş, ABD’nin Gazze’de “uzun vadeli bir mülkiyet pozisyonuna” sahip olduğunu düşündüğünü söylemişti... (06.02.2025 El Cezire)
Bu zorbalık manyağı, ağzından çıkanın farkında değil. Sanki Gazze, onun özel mülkü ya da uşağı Netanyahu’nun tapulu malıymış gibi kendi keyfine göre Gazze’yi satın alıp satabileceğini veya Netanyahu’nun onu kendisine hediye edebileceğini sanıyor! Sanki tiranlığı aklını başından almış ve gözünü kör etmiş gibi… Daha önce kendi yandaşlarının başına gelenleri ya unuttu ya da bilerek unutmuş gibi görünüyor... Ondan önce de, Fars Kisraları ve Roma Kayserleri de onun gibi despotluk yapmışlardı. Hatta, Kisra, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in peygamber olarak gönderildiğini öğrenince, kibri ve gururu onu öyle bir noktaya getirmişti ki, zebanilerinden birini göndererek, “Git, Arabistan’a ve bana onun başını getir!” diye emir vermişti... Kibir ve gururu yüzünden böyle söylüyordu! “İbn Hişam, Siretinde şöyle rivayet etti: Kisrâ, Yemen valisi Bazan’a bir mektup yazdı. Mektubunda şöyle diyordu: “İşittiğime göre, Mekke’de birisi ortaya çıkmış, kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş. Toprağından çıkıp, beni küçümseyen bu adamın hakkından geliver! Kendi kavminin dinine dönmesini ona emret! Dönmekten kaçınırsa, başını kes, bana gönder...” Kisra’nın sonu, saltanatının yıkılması oldu. Kisra’nın saltanatı, Müslüman ordularının darbeleriyle tarihe karıştı. Ardından Fars toprakları fethedildi ve İslam’ın nuruyla aydınlandı... Roma Kayseri ise, Müslümanları Yermük’te yok etmek için büyük bir ordu hazırladı ancak hezimete uğradı. Şam’dan kaçarken, “Elveda Suriye, seni bir daha göremeyeceğim...” diyerek memleketi Konstantinopolis’e geri çekildi. Nihayetinde, Konstantinopolis de fethedilerek İslam yurdunun bir parçası haline geldi.
Küçük gördükleri Yahudilere gelince, hiçbir itibar ve değerleri yoktur; gittikleri her yerde aşağılanmış ve hor görülmüşlerdir.
ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلا بِحَبْلٍ مِنَ اللهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ “Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın ahdine ve insanların himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah’ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir.” [Ali İmran 112] Allah’ın Peygamberlerine isyan ederek Allah’ın ipini de kesmişlerdir. Geriye sadece insanların ipi kalmıştır. O ip de Allah’ın izniyle, arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir İmamın önderliğinde vakti ve günü geldiğinde İslam ordularının elleriyle kesilecektir. İmam Müslim, Sahih’inde el-A’rec’den, onun da Ebu Hurayra’dan, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”
Ey Müslümanlar! Trump ve yardakçısı Netanyahu, kendi milletlerinin tarihini ve insanların onları horlamalarını unutuyorlar. Horlanmışlıklarını ve Müslümanların Hilafeti varken İslam’ın onlar üzerindeki büyüklüğü de unutuyorlar... Oysa Trump ve yardakçısı Netanyahu’nun ataları, bırakın Haşim Gazze’yi, İslam topraklarının küçücük bir parçasını bile satın almayı dile getirmeye dahi cesaret edememişlerdir. Bir karış hatta bir milim bile İslam toprakları söz konusu olduğunda, başlarını öne eğmekten başka çareleri kalmamıştır.
Evet! Müslümanların şu an yüz yılı aşkın bir süredir Hilafetsiz kaldığını görüyorlar. Müslüman beldelerinin parçalara ayrılmış olduğunu ve işbirlikçileri Ruveybidalar tarafından yönetildiğini de biliyorlar. Trump, Gazze halkını zorla göç ettireceğini, Gazze’yi satın alıp sahipleneceğini açıkça dile getirdiğinde Müslüman ülkelerin yöneticileri, Gazze’yi kurtarmak ve Trump ile hempalarının yüzüne tokat indirmek için ordularını harekete geçirmek şöyle dursun, onların yüzüne baka baka tehciri ve her istediğini kabul etmeye mahkûm olduklarını söyledi. Peki o zaman bu yöneticilerin, neden yüksek sesle göç planına karşı çıktıkları sorulduğunda ise, “Elbette kabul edecekler, zaten benimle görüşmek için sabırsızlanıyorlar!” cevabını verdi. Bunu alenen söylediği halde onları Beyaz Saray’a davet ediyor, onlar da yüzleri kızarmadan ve utanmadan Beyaz Saray’a geliyorlar!
Ey Müslümanlar! Hilafet mutlaka geri dönecek ve Müslüman ülkelerindeki Ruveybida yöneticilerin saltanatına son verecektir. Allah’ın izniyle Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünden dolayı Hilafetin geri dönüşü kaçınılmazdır:
وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55] Ayrıca, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, içinde yaşadığımız bu ceberut saltanattan sonra Hilafetin geri döneceğine dair müjdesinden dolayı da Hilafet mutlaka geri dönecektir. Ahmed’in Hüzeyfe’den rivayet ettiğine göre, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ. ثُمَّ سَكَتَ “Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”
Ancak, tekrar tekrar belirttiğimiz ve aklı selim olan herkesin de bildiği gibi, bizler miskin miskin otururken, gökten melekler inip düşmanımızla savaşmak üzere Hilafeti kurması Allah’ın sünneti değildir. Aksine Allah, meleklerini, Rablerine iman eden, hidayetleri artan ve Müslüman askerler olarak savaş meydanında sebat gösteren yiğitleri zaferiyle müjdelemek ve desteklemek üzere indirecektir. İşte o zaman, mutlak güç ve hikmet sahibi Allah, onlara zafer bahşedecek, böylece biz de müjdeye nail olanlardan olacağız.
نَصْرٌ مِّنَ اللهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ “Hoşunuza gidecek bir şey daha var: Allah’ın yardımı ve yakın bir fetih! Haydi müminleri müjdele.” [Saff 13]
Elhamdülillah, Hilafetin yeniden kurulacağının müjdesi, onun yakın bir gelecekte gerçekleşeceğini gösteriyor... İslam ümmeti canlı ve dinamik bir ümmettir. Hilafetin kurulması için çalışmaya, Allah’ın vaadi gerçekleşene dek bu çalışmayı desteklemeye ve gerçekleştikten sonra da Hilafeti koruyup kollamaya ve bağrına basmaya eğilimlidir... Ümmet, Allah’ın insanlar için çıkardığı ümmet olma yolunda hızla ilerlemektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.” [Ali İmran 110]
Ümmet içinde Allah Subhânehu ve Teala’ya gönülden bağlı, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e sadık, Allah’ın vaadi ve Rasûlü’nün müjdesi eliyle gerçekleşene dek gece gündüz demeden hızla yolunda yürüyen, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan, Allah’ın izniyle azmi kırılmayan, kararlılığı zayıflamayan ve Allah’ın emri gelene dek de bu hal üzere olacak olan bir parti vardır. Sanki bu parti, Müslim’in Sevban’dan rivayet ettiği hadiste geçen Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözlerinin bir tecellisi ve tasdiki gibidir:
لَا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي ظَاهِرِينَ عَلَى الْحَقِّ لَا يَضُرُّهُمْ مَنْ خَذَلَهُمْ، حَتَّى يَأْتِيَ أَمْرُ اللهِ وَهُمْ كَذَلِكَ “Benim ümmetimden bir topluluk, Allah’ın emrini yerine getirmeye devam edecektir. Onlara yardımdan çekinenler, bu topluluğa zarar veremeyecek, Allah’ın emri onlara gelinceye kadar onlar, bu galip ve muzaffer hal üzere olacaklardır.”
Dolayısıyla Hilafet, içinde yaşadığımız bu ceberut saltanat döneminden sonra, Allah’ın izniyle kendi evlatlarının elleriyle yeniden kurulacak, sonra Yahudi varlığı ortadan kaldırılacak ve Filistin bütünüyle yeniden bir İslam yurdu olacaktır... Müslim’in, Sahih’inde Ebu Hurayra’dan rivayet ettiğine göre Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَ “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. O harpte Müslümanlar Yahudileri öldürecekler” Hatta Roma da, Konstantinopolis’in fethedildiği gibi, Müslümanların eliyle bir gün mutlaka fethedilecektir. İmam Ahmed, Müsned’inde Abdullah b. Amr b. As’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
بَيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللهِ ﷺ نَكْتُبُ إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللهِ ﷺ: أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ ﷺ: «مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلاً يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّةَ “Biz, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem huzurunda toplanmış, onun sözlerini yazıyorduk. Derken, biri sordu: “Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi şehir önce fethedilecek, Konstantiniyye mi yoksa Roma mı?” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem “Önce Herakl’in şehri yani Konstantıniyye fetholunacaktır” buyurdu.
Ey Müslümanlar! Müslüman ülkelerdeki devletlerin, Yahudi varlığını bir bileziğin bileği sarması gibi her yandan kuşatmış olmasına rağmen, onunla savaşmak ve Mübarek Toprağı pisliğinden temizlemek üzere orduları seferber etmemesi ne kadar utanç verici bir durumdur... Gerçekten de, Trump’ın, Gazze’nin etrafındaki Müslüman ülkelerin yöneticilerine aldırış etmeden, Gazze halkını tehcir etme niyetini açıkça dile getirmesi çok büyük bir utançtır. Kendisine, “Arap ve hatta Müslümanların yöneticilerinin Gazze halkının zorla göç ettirilmesini reddettiklerini söylüyorlar” denildiğinde, “Hayır, er ya da geç kabul edecekler.” cevabını vererek onları zor durumda bıraktığı halde yine de utanmıyorlar... Amerika’yı boykot etmeye, hatta açıklamalarıyla kendilerini kepaze eden Trump ile görüşmemeye bile cüret edememeleri gerçekten de çok büyük bir rezalet ve zillettir! Kendilerini kepaze etmesine rağmen, onu tebrik ediyorlar, onları davet ettiğinde koşa koşa hemen Beyaz Saray’a gidiyorlar, onu ziyaret ediyorlar ve küçük düşürülmüş bir şekilde onu dinliyorlar!
Müslüman ordularının, Yahudilerin barbar saldırılarında insanların, ağaçların ve taşların nasıl yok edildiği gördükleri halde hareketsiz kalmaları gerçekten de çok büyük bir utançtır. Yöneticilerine itaat edip Yahudilere karşı savaşmaktan geri durmalarının, kendilerini kurtaracağını sanıyorlar. Halbuki,
يُرِيهِمُ اللهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ “Allah onlara yapıp ettiklerini kendileri için pişmanlık sebepleri olarak gösterecektir.” [Bakara 167] Pişman olacaklar ama iş işten geçmiş olacaktır!
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
H. 14 Şa'bân 1446
M. Perşembe, 13 Şubat 2025