Pazartesi, 11 Zilhicce 1445 | 2024/06/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hilafet Allah’tan Bir Zafer ve Yakın Bir Fetihtir

Hilafetin yıkılışının 98. yıldönümündeyiz. İslam ümmeti ve Filistin halkı felaketlerle boğuşuyor, sıkıntılar giderek şiddetleniyor. Düşmanların entrikası ve tuzakları çığ gibi büyüyor. Bu yıldönümünde aşağıdaki gerçekleri vurguluyoruz:

Birincisi: İslam, Allah’ın insanlar için seçip beğendiği bir dindir. Bu yüzden başka ideoloji ve insan yapımı sistemlerin kabul edilmesi caiz değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِيناًBugün sizin dininizi kemale erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam’dan razı oldum.” [Maide 3]

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِيناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ“Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” [Ali İmran 85]

İkincisi: İslam, Allah’ın bize ikamesini ve hükümlerinin uygulanmasını emrettiği bir dindir. Bu yüzden üzerinde pazarlık yapılması, uygulanmasında ödün verilmesi ve hükümlerinin bazılarının iptal edilmesi caiz değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُبِيناً “Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allaha ve Rasûl’üne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” [Ahzab 36]

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ * أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ “Aralarında, Allahın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allahın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır. Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allahınkinden daha güzeldir?” [Maide 49-50]

Üçüncüsü: İslam, Allah’ın koruması altındadır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Şüphesiz o Zikri (Kuranı) biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette biziz.[Hicr 9] Allah Subhânehu ve Teâlâ onu bütün dinlere üstün kılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûl’ünü hidayet ve hak din ile gönderendir.” [Saff 9]

Dördüncüsü: İslam ümmeti, insanlar için çıkarılmış, Allah yeryüzünde dinini ikame etmesi ve insanlara tanıklık yapması için seçilmiş en hayırlı ümmettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيداً عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ “Allah uğrunda, hakkını vererek cihat edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim’in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur’an’da) size «Müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!” [Hac 78]

Beşincisi: İslam ümmetinin birliği, İslam’ın en büyük farzlarından biridir. Dini ikame eden tek bir kişi etrafında toplanmadığı sürece ümmetin, Allah’ın emrettiği şekilde İslam’ı ikame etmesi ve yayması mümkün değildir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ أَتَاكُمْ وَأَمْرُكُمْ جَمِيعٌ عَلَى رَجُلٍ وَاحِدٍ، يُرِيدُ أَنْ يَشُقَّ عَصَاكُمْ، أَوْ يُفَرِّقَ جَمَاعَتَكُمْ، فَاقْتُلُوهُ “İşiniz (yönetiminiz) tek bir adam üzerinde birleşmiş iken her kim gelir de âsânızı parçalamak veya cemaatinizi (birliğinizi) bölmek isterse onu öldürün.” [Müslim]

Altıncısı: Allah yolunda cihat, İslam’ın zirvesidir. İslam’ı yaymanın, insanlığı küfür ve dalaletin karanlıklarından İslam’ın aydınlık ve adaletine çıkarmanın şeri ve pratik yoludur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Rasûl’ünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.[Tevbe 29]

Yedincisi: Hilafet, üç büyük farzı, dinin ikamesini, Müslümanların birliğini, İslam’ın âlemlere yayılmasını gerçekleştiren büyük bir farzdır. Hilafetle işgal altındaki Müslüman ülkeler kurtarılacak, Müslümanlar izzete kavuşacak, sorunları ve hatta dünyanın sorunları çözümlenecektir. Evet, Hilafet, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu İslam Devletidir. Hilafet olmadan insanlar cahiliye hayatı yaşarlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ طَاعَةٍ، لَقِيَ اللهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا حُجَّةَ لَهُ، وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ، مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً “Kim itaatten elini çekerse, Kıyamet gününde lehine hiçbir delil bulunmaksızın Allah ile karşılaşacaktır. Kim de boynunda Halifeye biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölür” [Müslim]

Ey Müslümanlar! Ey mübarek toprak halkı!

Bu yedi husus, Müslümanların izzet döngüsüne ilişkin İslami gerçekleridir. Buna karşılık bilinmesi gereken başka gerçekler de vardır. Bunlar:

Birincisi: Sömürgeci ülkeler, İslam’ın ve Müslümanların düşmanıdır. Onlarla ilişki, savaş ilişkisi olmalıdır ve bu ülkeler, Müslümanları öldürmek, servetlerini yağmalamak ve aralarında ayrılık çıkarmak için hiçbir çabayı esirgemezler. Allah Subhânehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurdu:

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler[Bakara 105]

وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّى يَرُدُّوكُمْ عَنْ دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواOnlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler.” [Bakara 217]

İkincisi: Arap ülkelerinin ve İslam dünyasının yöneticileri, sömürgeci kâfir ajanı ve uydusudurlar. Ümmet ve din düşmanıdırlar. Kâfirin Müslüman ülkelerdeki mızrak başıdırlar. Bu nedenle, İslam’la savaşmak, bozgunculuk yapmak, ahlaksızlığı yaymak, ümmetin İslam düşmanlarına rehin kalmasını sağlamak için hiçbir çabayı esirgemezler.

Üçüncüsü: Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar ve Arap Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel kuruluşlar, sömürgeci Batılı ülkelerin hegemonyalarını sürdürme, İslam’la mücadele başta olmak üzere İslam ümmetinin parçalı kalmasını sağlamak ve servetini yağlamak gibi planlarını uygulama araçlarıdır.

Dördüncüsü: Ümmetin sömürgecilikten kurtarılması, tiran yöneticiler ve rejimlerini ortadan kaldırmak, sömürgecilik nüfuzunun kökünü kazımak üzere ümmetteki gerçek güçlerin harekete geçmesiyle mümkündür. Bu ise ümmetteki güçlerin birleşmesini, böylece İslam’ın tarafında yer alan ümmete ait ordular olmasını, ümmetin saflarına katılmasını, bu hain kukla rejimlerden beri olduklarını ilan etmesini, ivedilikle köklerini kazımasını, ümmeti kötülüklerden kurtarmasını gerektirir.

Ey mübarek toprak halkı!

Filistin, büyük bir suç ve ihanetle karşı karşıyadır. Bu ihanet Oslo anlaşmasından geri kalmaz. Yöneticilerin 67’deki ihanetinden ya da 48’teki ihanetlerinden de farklı değildir. Aksine daha fazla suç işlemek ve daha şiddetli ihanet etmek istiyorlar. Bu kez ihanetin sembolleri, üçlü ihanet ve suçtur: Mısır, Ürdün ve “Suudi Arabistan” yöneticileridir. Bu konuda Filistinli ahlaksız oportünistler ve paralı askerler bu devletlerin işbirlikçileridir. Bu nedenle Filistin halkını ve samimi evlatlarını bunların hilelerine düşmekten veya bu devletlerin herhangi birine güvenmekten sakındırıyoruz. Filistin yönetimi, karakteristik özelliği haline gelecek şekilde ihaneti içselleştirmiştir. Müslümanların yöneticileri, üzerine basılan yoldan bile daha aşağılıktırlar. Küfrün başı Amerika ve İslam düşmanlarının lisanı halleri sanki şöyle der gibi: Ya zilleti, kutsalların kirletilmesini, servetlerin yağmalanmasını, ajanlara boyun eğilmesini kabul edersiniz ya da ölümü, yerinden edilmeyi, yıkım ve harabeyi kabul edersiniz.

Ey sevgili kardeşlerimiz! İslam düşmanları dinimizi, çocuklarımızı, onurlarımızı ve kutsallarımızı hedef almıştır. İhlal etmedikleri hiçbir kutsal bırakmadılar. Bu suçlar Müslümanların entrikacı yöneticilerin işbirliğiyle ve kılıfıyla gerçekleşiyor. Bu zilleti gidermenin yegâne yolu Allah’ın metin ipine sımsıkı sarılmak, hainler ve mücrimlerden beri durmak, Filistin sorununu İslam ümmetine döndürmek, Hilafetin kurulması ve Beytül Makdis’in kurtuluşu için ümmet ve ordularından yardım istemektir.

Aziz ve Güçlü olan Allah’a ve ümmete güvenin. Bu ümmet, Allah’ın İslam için seçmiş olduğu bir ümmettir. Bugün prangalara vurulmuş ve tutsaktır ama samimi insanların gayretiyle o prangalarından kurtulacak, Raşitlerin siretine geri dönecektir... Biz, Allah’ın zaferine, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesinin gerçekleşeceğine, Hilafetin Beytül Makdis’e ineceğine inanıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu iyi düşünün:

إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُŞüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.[Mümin 51]

Allahım, bu iyiliği Müslümanlara ulaştır, gönüllerini ona aç ve dininin ikamesinde bize yardımcı ol. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)


H. 29 Raceb 1440
M.  Cuma, 05 Nisan 2019

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER