بسم الله الرحمن الرحيم
"Kalp Yetmezliği" İlletini Aşmayı Ümit Eden Fas Hükümeti, Yakıt Fiyatlarını Yükseltmekte ve Halkın Protestolarını Önlemeye Hazırlanmaktadır
Fas hükümeti, 01.06.2012 Cuma günü, bir litre benzin fiyatının iki dirhem ve mazotunda bir dirhem artacağını açıklamış ve bu artışın, uluslararası piyasada petrol ürünleri fiyatlarındaki dalgalanma karşılığında gerçekleşmiş olmasını da gerekçe olarak göstermiştir. Bu artış, benzin açısından %16 dizel açısından da %20 olması bakımından yıllardan beri türünün en büyük artışı sayılmaktadır.
Bu karar çerçevesinde başbakan Abdelilah Benkirane, "Takas (destek) Fonu'nun bile tahammül edemediği azami tahammüller göz önüne alındığında" yakıt fiyatlarındaki artış kararının zorunlu olduğunu açıklamıştır. Ayrıca Başbakanlığa Bağlı Kamu İşleri ve Yönetişimden Sorumlu Delege Bakanlığı da destek fonunun yüksek maliyeti ile Makroekonomik dengeler üzerindeki potansiyel etkisinin bu adımı atmaya sevk ettiğini açıklamıştır.
Bu artışın, toplumsal şoklara ve protesto hareketlerine yol açtığını gören İçişleri Bakanı Muhammed el-Ansar, Sabah Dergisi'ne, kamu düzeninin korunmasıyla ilgili kanunun gereksinimlerini aktif hale getirmek için bakanlığının hükümet kapsamındaki rolünü oynayacağı şeklinde açıklamada bulunarak hükümetin, kamu düzenini tehdit edebilecek gerginliğe yada sosyal tıkanıklığa yol açacak her şeyi önlemek amacıyla oluşturulacak ve alternatifleri ele alacak bir komisyon aracılığıyla güvenliği ve kamu düzenini ihlal etmekle ilgili her şeyi içeren bir çalışma yapacağı şeklinde de bir eklemede bulunmuştur.
Fas'ta ağır bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Dolayısıyla özellikle euro bölgesi olmak üzere küresel ekonomik krizin, Fas ekonomisine olumsuz etkisi olmasının yanı sıra bütçe açığı yükselmiş olup ufuk, Fas'ın "kalp yetmezliğinin" olduğu bunu da bir Fas Bankası yöneticisinin geçen mart ayındaki açıklamalarına göre "yapısal değerlendirmenin" takip ettiği 1984 yılına benzer bir duruma geri dönmekle tehdit edecek boyutta karanlıktır.
Hükümetin, krize köklü bir çözüm getirerek fesadı açığa çıkmış olan kapitalist ekonomiyi kaldırıp atmak yerine İMF'nin politikaları ile Dünya Bankası'nın tavsiyelerine bağımlı kalmanın üzerinde durduğunu ve bir kez daha çözümü fasit kapitalist ekonominin kaynağından aldığını görmekteyiz. Buda devlet harcamalarının azalıp sınırlandırılmasına ve ister doğrudan isterse de dolaylı olsun ithalat vergilerinin artmasına neden olmaktadır.
Yakıtlardaki zamansız rekor artış, Enerji, Maden, Su ve Çevre Bakanı Fuat ed-Duvayrî'ye göre devletin 4.5 milyar dirhem elde etmesini sağlayacaktır. Çünkü yakıt fiyatlarındaki yüksek oran, devletin elde ettiği vergilerden ibarettir.
Aynı yaklaşımla hareket eden devlet, Takas (destek) Fonu'nu ortadan kaldırma yönünde hareket etmektedir. Zira hükümet bunu açıklamış olup rekabet kurulu da devletin bütçe krizini çözmek için 04.06.2012 pazartesi günü sunduğu çalışmada iki senaryo önermiştir. Birincisi: Maddelerin liberalleşmesinin sağlanması. İkincisi: (Yumuşak buğday, şeker ve petrol ürünleri) gibi temel maddelerin liberalleşmesinin sağlanması. Yani buda yoksullara malî tazminatların verilmesiyle ilgili temel maddelere olan desteğin ortadan kaldırılması demektir.
Ancak soru şudur: Devletin, desteğin kaldırılması ve yakıtlar ile vergilerin artırılması yoluyla elde edeceği bu miktarlar nereye gidecektir? Gerçekten bu paralar, yoksullara geri dönecek midir?
Hükümetin, Takas Fonu'nun reforma edilmesinin kamu yatırımlarına ve oluşan 120 bin kadro boşluğuna 50 milyar dönüşüm sağlayacağı şeklindeki açıklamaları, sadece tüketime dönük açıklamalardır. Dolayısıyla bu, Benkirane'nin iddia edilen yakıt artışlarıyla ilgili olarak bundan maksadın bunun temel tüketim malları fiyatlarına yansımayacak olmasıdır şeklindeki söylemi gibidir.
Devlet, bu adımlardan ve Fas halkının genelinin çabası ve geçimi üzerinden elde edeceği paraları, bütçe açığını çözmek ve dış borçlardan kaynaklanan yüksek faizleri ödemek için kullanacaktır. Bu bağlamda Fas Bankası yöneticisi el-Cevherî şöyle demiştir: "Açık, şayet devam ederse devletin fonları mobilize etme ve dış borçları döviz cinsinden ödeme gücünü olumsuz etkileyecektir."
Hükümetin uygulamaya çalıştığı şey, bütçe açığını ve borçlanmaları çözmektir. Yoksa Fas halkı için onurlu bir yaşam sağlamak değildir. Tam aksine hükümet, insanların dargınlıklarını ifade etmelerini ve yaptıklarından dolayı hükümetin muhasebe edilmesini önlemeyi öngörmektedir. Çünkü hükümet, onların, uygulamalarına onarılmaz zarar vereceklerini ve yaşamlarının daha da daralacağını yakinen bilmektedir.
Şayet hükümet, insanlara rahat bir yaşam sağlayacağı şeklindeki iddiasında sadıksa o zaman neden onlara baskı uygulamak için hazırlanmaktadır?!!
Hükümetin başkanı şöyle bir açıklamada bulunmuştur: "Otomobillere binmeyi siz tercih ettiniz ve benim de sizlere benzin sağlamamı istiyorsunuz... O zaman sizde otobüslere binin..." Zaten ondan da insanlara baskı yapmak için hazırlık yapmaktan başka bir şey de beklenilmez!!"
Ey Müslümanlar:
İslamcı hükümetlere aldanmayınız. Zira onların namazları ve oruçları, şayet samimilerse sonuçta kendileri içindir. Ancak onların kötü gözetimleri, sizlerin aleyhinedir. Zira onlar sizleri, Allah'ın emrettiği hükümleriyle gözetmemektedirler.
Fas'ın yaşadığı ağır ekonomik krizin çözümü, İslam'ın hükümlerinin, Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Nübüvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet olarak isimlendirdiği Allah'ın kitabı ve Resulünün sünneti ile hükmeden bir devletin gölgesinde parçalanmaksızın kamil bir şekilde tatbik edilmesidir.
Bu devlet, ekonomide İslam'ın hükümlerini uygulayan bir devlet olup halkının başına çöreklenen fasit kapitalist bir sistem değildir. Bu devlet, her bir ferdin temel ihtiyaçlarını karşılamak, fertlerin lüks ihtiyaçlarının karşılanmasını garantilemek ve tebanın güvenliğini, öğretimini ve tıbbi tedavisini sağlamak için çalışan bir devlettir. Tüm bunları ise tebaya daimi vergiler koymaksızın sağlayacaktır. Çünkü bu, haramdır. Zira Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:
لا يدخل الجنة صاحب مكس "Meks (gümrük vergisi) sahibi cennete giremez."
Dolayısıyla devlet, fiyat artışını çözmek için Takas Fonu kurmayacaktır. Ayrıca Hilafet Devleti, fiyatlandırmayacak ama fiyatların yükselişini sınırlandırmak için ürünlerin piyasada en ucuz fiyatlarla elde edilmesi için çalışacaktır. Böylece o, tüketicinin çalışmasını sağlamak ve onun, (altın, gümüş, doğalgaz, petrol ve benzerleri...) gibi kamu mülkiyeti mallarından olan şeri hakkını vermek yoluyla tüketicinin satın alma gücüne çözüm bulmuş olacaktır. Bunun yanı sıra o, yağmacı çeteler ile yabancı şirketleri bırakmayacağı gibi kazanmaktan ve temel ihtiyaçlarını karşılamaktan fiilen yada hükmen aciz bir kimseyi de bırakmayacaktır. Çünkü onun için zekat mallarında farz olan bir hak vardır. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُواْ وَاتَّقَواْ لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ "O ülkelerin halkı iman edip ittika etselerdi üzerlerine semanın ve arzın bereketlerini yağdırırdık." [Arâf 96]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Fas
H. 22 Raceb 1433
M. Salı, 12 Haziran 2012