Son birkaç gündür başörtüsü, Danimarka medyasında bir kez daha tartışmalara sahne oldu. Bu kez tartışmalar, Müslüman bacılarımızın kamuya açık alanda karşı karşıya kaldıkları olumsuz reaksiyonları ele almaktadır.

Bu tür tartışmalar üzücü olsa da, Müslüman olduklarını gösteren giyimlerinden dolayı Danimarkalı Müslüman kadınlar, günlük bazda hem sözlü hem de fiziksel tacize maruz kalıyorlar. Bu yıllardır bilinen bir hakikattir.

Danimarka toplumundan ayıran bir sembol olarak görüldüğü için başörtüsü, toplumlar arasında uçurumun yaratılmasına katkıda bulunmakla suçlanıyor. Aslında Danimarkalı politikacılar ve medya ısrarla hoşgörüsüzlük ve İslamofobiyayı yayarak toplumda uçurum yaratıyorlar.

Yıllar boyunca farklı partilere mensup politikacılar, başörtüsünün gericiliği ve baskıcı bir hayatı simgelediğine inandıkları için başörtüsü tarafından nasıl ajite edildiklerini hep dile getirdiler. Birçok Danimarka medyası yıllardır aynı mantığı takip etti. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde Müslümanlar ile ilgili tüm konularda önyargılı davranarak ve manipüle ederek negatif kutuplaşmaya katkıda bulundu.

Bütün bunlar, nefret dolu bir atmosfer oluşturmak içindir. Bu atmosfer aracılığıyla ulusal bazda ayrımcı yasaların yasallaştırılacak, uluslararası bazda ise Müslümanların katledilmelerine ortak olunacaktır. Nefret dolu söylemler, İslam karşıtı bir kamuoyu oluşturdu. Korkaklar bile gün ışığında sözlü ve fiziksel olarak Müslüman kadınlara saldırma cesaretini gösterdiler. Başörtüsünün ne kadar büyük bir sorun olduğu tartışıldı. Bu arada Danimarka'da yapılan istatistikler genel olarak kadına karşı işlenen şiddet ve tacizin ne boyutta olduğunu gösteriyor.

İyi haber ise bunların hiçbiri, Müslüman bacılarımızı gururla başörtüsü takmaktan alıkoymadı. Başörtüsünü kişisel özgürlüklerinin bir parçası olarak değil Yaratıcının bir emri olarak görüyorlar.

Aynı şekilde birçok Batılı geçmişe sahip kadınların İslam'ı benimsemesi ve İslami kıyafetleri giymeyi tercih etmeleri aslında sevindirici bir olaydır.

İnsanlar, sindirme, sözel ve fiziksel tacize çare olarak başvurduklarında bu onların argümanların tükendiği ve entelektüel olarak da iflas ettiği anlamına gelir.