بسم الله الرحمن الرحيم
Kahramanlık, Oyun ve Eğlenceyle Değil İslam'a Nusret Vermek ve Onun Ehline Yardım Etmekle Olur
اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلا مَتَاعُ الْغُرُورِ "Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir." [Hadid 20]
Ey Cezayir'deki Müslümanlar!
Yeryüzündeki her ümmet; kendisini yönetmesi, işlerini gözetmesi, hedeflerini gerçekleştirmesi, insanların mesken, yiyecek, giyecek, öğretim, sağlık ihtiyaçlarını gidermesi, sanayi, ziraat ve ekonomi alanlarında devletlerinin inşasında kendilerine liderlik etmesi ve servetlerini kendilerine faydalı olacak yerlerde kullanması için kendisine bir yönetici veya lider edinir. İslam ümmeti ise birçok hususta Allah'ın emrine ve hükmüne sırt çevirerek dünya hayatına razı geldiler, onunla tatmin oldular, ayetlerinden ve sünnetlerinden gafil kaldılar. Dolayısıyla Allah, onların işlerini dosdoğru bir şekilde gözetmeyen, onları izzet ve temkin sahalarına sürüklemeyen, dahası onları ümmetin enerjisinin ve mallarının kullanıldığı oyun, eğlence ve gurur sahalarına sürükleyen hatta ve hatta orduları ve askeri uçakları futbol maçları için kullanan hükümetleri onların başına musallat etti!! Zira Mısır ve Cezayir, sanki gerçek bir savaşın içerisine girdiler. Ne için? Çünkü onlar, futbol stadyumlarında binicilik, oyun ve eğlence uçurumunda kahramanlık için birbirleriyle yarışmaktadırlar!! Acaba Mescid-il Aksa'nın, Kudüs'ün kurtarılması veya Bağdat'ta binicilik için birbirleriyle hiç yarıştılar mı? Acaba on yıllardır hayat sahasından kalkan Allah'ın hükmünü yeryüzünde ikame etmek için birbirileriyle hiç yarıştırlar mı? Acaba insanları gözetmek, açları doyurmak, sanayi, zirai ve ticari projeler yapmak için hiç birbirleriyle yarıştılar mı? Acaba Müslümanların beldelerini istila eden kafirlere karşı savaş meydanlarında izzet koltukları için hiç birbirleriyle rekabet ettiler mi? Görünen o ki onların programlarında ne böyle bir şey var ne de bunlar onların görevidir. Çünkü kibirlenmek için yaratılan bir kimse bunları yapmak için yaratılan kimse gibi değildir.
Ey Cezayir'deki Müslümanlar!
Etki konumundan kayboluşunuzun ve çoğunuzun batıl ve ehline ayak uydurmasının üzerinden uzun bir zaman geçti. Allah, bazı günahlarımızı bizlere isabet ettirdi, aramızda şiddetli bir azap soktu ve bizden olmayanları başımıza düşman olarak musallat etti. Onlar da ellerimizdeki şeylerin bir kısmını aldı ki böylece Aleyhi's Selam'ın şu kavli tecelli etti:
وَلَمْ يَنْقُضُوا عَهْدَ اللَّهِ وَعَهْدَ رَسُولِهِ إِلا سَلَّطَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ عَدُوًّا مِنْ غَيْرِهِمْ فَأَخَذُوا بَعْضَ مَا فِي أَيْدِيهِمْ وَمَا لَمْ تَحْكُمْ أَئِمَّتُهُمْ بِكِتَابِ اللَّهِ وَيَتَخَيَّرُوا مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلا جَعَلَ اللَّهُ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ "Allah'ın ve Resulünün ahdini bozmayınız. Yoksa Allah, kendilerinden olmayanlardan bir düşmanı onların başın musallat eder. Onlar da onların ellerinde olanın bir kısmını alır. Onların imamları (liderleri) Allah'ın kitabıyla hükmetmediği ve Allah'ın inzal ettiklerinde tercih yaptıklarında ise Allah, onların arasına azap sokar."
O halde yeryüzünde Allah'ın hükmünü ikame etmek için çalışınız, zafiyet, gaflet ve kayboluş sahalarında ölmeyi kabullenmeyiniz. Bilakis dininizle izzetli yaşayınız ve Allah'ın yolunda ölünüz. Zira sizler, O'na döndürüleceksiniz ve dininden gaflete düşmenizden ötürü harap ettiğiniz ömürler ve geçici meta uğrunda boşu boşuna eskittiğiniz bedenler yüzünden sizleri muhasebe edecektir. Sanki sizler Allah'ın azabını, hakimiyetinin şiddetini görmüyor, azabının pek şiddetli olduğunu ve sizler anılmaya değer bir şey değilken sizleri hayat sahasına attığı gibi hesap için O'na geri döneceğinizi bilmiyormuşçasına sizlere indirdiği ayetlerinden gafil bir şekilde yaşadığınızdan ötürü sizleri sorguya çekecektir.
وَاتَّقُوا يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ "Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkes hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının." [el-Bakara 281]
O halde Allah'a kaçınız ve İslam Devleti'ni, yani Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışanlarla birlikte çalışınız. Yani Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışınız ki Allah'ın kitabıyla aydınlanan, Muhammed'in sünneti ile hidayetleşen, semanın ve arzın ölümsüzü olan yalnızca Allah'tan yardım isteyen bir devlet kurasınız. Zevk-ü sefa düşkünlerinin oyunlarına alet olmayınız. Yoksa Allah, dünyada ve ahirette sizleri azapla kuşatır ki size isabet etmiş ve isabet edecek olanlar gözlerinizden hiç de uzak değildir.
وَمَن لاَ يُجِبْ دَاعِيَ اللَّهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الأَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِن دُونِهِ أَولِيَاء أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ Her kim Allah'a dâvet edene icâbet etmezse, şüphesiz ki o, (Allah'ı) yeryüzünde âciz bırakacak değildir. Zaten kendisi için (Allah'tan) başka dostlar da bulunmaz. İşte böyleleri apaçık bir sapıklık içindedirler. [el-Ahkâf 32]
وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ Allah, kendisine [dinine] yardım edenlere, mutlak surette yardım eder, zafer verir. Muhakkak ki Allah, Kaviyy'dir, Azîz'dir. [el-Hacc 40]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Cezâyir
H. 2 Zilhicce 1430
M. Perşembe, 19 Kasım 2009