Cuma, 19 Ramazan 1445 | 2024/03/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan
Medya Bürosu

No: ÖZ–BA–2022–MB–TR–10 H. 18 Cumâde’l Ûlâ 1444
M. Pazartesi, 12 Aralık 2022

Enerji Krizinin Kökü Nerede?

Beklendiği gibi ülkemizde soğuk havaların başlamasıyla birlikte bir kez daha enerji sisteminin işe yaramaz olduğu görüldü. Ancak bu yılki enerji krizi, her zamankinden daha derindedir. Çünkü haberlerde, kış gelmeden karbon monoksitten ölenlerin sayısında bir artış olduğu ifade ediliyor. Artık halkın sabrı taşmıştır. Elektrik kesintilerine, gaz limitinin düşürülmesine veya tamamen durdurulmasına, kurumlarda gaz ve elektrik kesintilerinin olmasına ve bu alandaki diğer sorunlara karşı güçlü bir protesto baş göstermiştir. Sanki bu daha önce hiç olmamış gibi hükümet, gelişigüzel önlemler almaya başladı.

Enerji Bakanı bir gazeteciyle yaptığı röportajda, gazetecinin konu ile ilgili sorularını yanıtlarken, yanlış ve yanıltıcı görüşler dile getirdi. Sorundan aslında hükümetin sorumlu olduğunu kısmen kabul etti. Örneğin bakan, hükümetin ekonomik fizibilitesine göre anlaşmalar imzaladığını ve müzakereler yürüttüğünü söyledi. Böylesine pragmatik bir yaklaşım, hükümetin vatandaşlarının sorununa insani bir sorundan ziyade ekonomik çıkar prizmasından baktığını göstermektedir. Bu yaklaşım, hükümetin uyguladığı demokratik sistemin sonucudur. Bakan ayrıca umursamazca mevcut krizin sadece soğuk havalarda ortaya çıktığını söyledi! Sanki başka zamanlarda böyle bir sorun yok da! İşin garip yanı, ülkedeki enerji sistemi en soğuk hava koşulları dikkate alınarak düzenlenmemişse, peki o zaman hangi durum dikkate alınarak düzenlenmiştir? Sıcak yaz günleri mi dikkate alındı? En çok ihtiyaç duydukları anda insanlara enerji tedarik edemeyen böylesine elverişsiz bir sistemin neye yarar?

Bakan, BBC’ye verdiği bir röportajda, Uzbekneftegaz JSC’nin “Rothschild & Co”, Amerikan “Boston Consulting Group” ve uluslararası danışmanlık şirketi “McKinsey & Company” gibi kapitalist ülkelerden bir dizi uluslararası şirketle işbirliği yaptığını söyledi. Sadece aptal ve hain bir hükümet, böyle cani, acımasız, leş seven şirketlerle işbirliği yapabilir. Bakan, sözleşmeye eklenen bir madde (şart) ile bu şirketlerin “tavsiyelerinin” neden gizli tutulduğunu da açıkladı. Bu daha da şüphe uyandırmaktadır.

Bakan yardımcısı da düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Özbekistan’daki gaz sahalarının sahibi olan şirketlerle ilgili bir soruya, “Bu bir devlet sırrıdır” diyerek yanıt verdi. Bakanın, Özbekistan’daki enerji sisteminin temel dayanağı olan Özbek gazının Rusya’nın kontrolünde olduğundan ve ülkenin enerji sorununun gaz kıtlığından kaynaklandığından bahsetmemesi daha da şüphe uyandırmaktadır. Aksine bakan, bilerek insanları yanıltmayı yeğlemiştir. Hükümetin enerji sektöründe ulusal çıkarlar temelinde sözleşmeler yaptığını ve dış faktörlerin etkisinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyledi. Aslında hükümet, 2046 yılına kadar Özbekistan gazının yüzde 90’ına Lukoil’in sahip olacağı bir sözleşmenin savunuculuğunu yapmaktadır. Bu sözleşmelerden aldıkları cesaretle diğer Rus şirketleri de gaz ve diğer alanlarımızı ele geçirmek için birbirleriyle rekabet etmektedirler.

Rusya’nın Özbek gazını kontrol etmesi, Özbekistan’ın iç ve dış politikasını etki etmesine izin vermektedir. Rusya, Özbekistan’ı siyasi ve ekonomik projelerine sürüklemek için soğuk kış günlerinde elektrik ve gazsız yoksulluk içinde yaşayan halkımızın ihtiyacını istismar etmektedir. Örneğin Rusya, Kazakistan ve Özbekistan’ı (bir gaz konsorsiyumu) kapsayan şüpheli başka bir proje uyduran Putin, bu iki ülkenin bu projeye katılmasını istemektedir. Bir asırdır Orta Asya’nın zenginliklerini yağmalayan bu cani devlete uygun bir cevap vermenin zamanı gelmiştir. Yöneticilerimiz, Rusya’ya nazik davranarak sadece zenginliklerini ve tahtlarını koruma sevdasında olduklarını ispat etmişlerdir. Dolayısıyla iktidardaki siyasi elit, halkın sorunlarını çözemez.

Sonuç olarak Enerji Bakanı, Özbekistan’da istikrarlı enerji arzının ancak şebekelerin modernizasyonu ve enerji tüketicilerinin ekonomik refahı sağlandığında ve bu sektöre büyük yatırımlar yapıldığında sağlanacağını söylemiştir. Buradan da anlaşılıyor ki, sorun ne kadar derin olursa olsun, hükümetin soruna yönelik hiçbir çözümü yoktur. İslam’a ve Allah’ın indirdiği hükümlere sırt dönen, kamu mallarını yabancı şirketlere teslim eden Özbek hükümetinin nasıl bir çözümü olabilir ki? Özbekistan Müslümanları, bu haksızlığın farkında olmalı, düşmanlarını tanımalı ve sorunlarına sadece İslam’da çare aramalıdırlar. Ve İslami hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmalıdırlar. Allah’ın izniyle ancak o zaman dünya ve ahiret saadetine kavuşabileceklerdir.

لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَİşte Çalışanları bunun için çalışsın.[Saffat 61]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER