Rusya Federasyonu Devlet Duma’sının sitesinde yapılan açıklamaya göre 27 Kasım’da başlayan ve sona erdiği duyurulan Özbekistan ziyareti sırasında Rusya Devlet Duması Sözcüsü Vyacheslav Volodin, Özbek hükümeti ile Amerika arasındaki ilişkilerin gelişmesine tepki verdi. Açıklamada, Amerika’nın Özbekistan ziyaretine ilişkin şu ifadelere yer verildi: “Amerikalılar koyun kılığına girerler ama bir kurt gibi gülümserler. Böylece gerçekte kimin geldiği belli olacaktır.” Amerika’nın başta Özbekistan olmak üzere Orta Asya için oluşturduğu büyük tehlike hakkında şöyle denildi: “Buradaki insanlar akıllı ve zekidir, bu haberin neye yol açacağını anlıyorlar.” Volodin’in ziyaretinin 1 Aralık’ta sona ermesinin hemen ardından Rusya Başbakanı Mihail Mişustin Özbekistan’ı ziyaret etti. Mişustin, Volodin’in görüşlerine ek olarak Batılı ülkeleri de eleştirdi. Ayrıca Özbekistan’ı Rusya’nın kontrolündeki Avrasya Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne bir an önce katılmaya çağırdı. Putin’in geçtiğimiz günlerde önerdiği Rusya, Kazakistan ve Özbekistan arasında bir gaz birliğinin gerekliliğinden bahsetti.

Buradan Rusya’nın, ilişkilerin yoğunlaşması konusundaki kaygısının arttığı anlaşılmaktadır. Başta Amerika olmak üzere Batılı ülkeler, çeşitli düzeylerdeki yetkililerin ziyaretleri ile Orta Asya’da, özellikle Özbekistan’da nüfuzlarını artırmayı amaçlıyorlar. Daha önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi Amerika ve diğer Batılı ülkeler, Ukrayna’da başı belaya giren Rusya’nın bu durumundan faydalanmaları bekleniyordu. Dolayısıyla Rusya’nın bugün verdiği tepki normaldir. Rusya Orta Asya’yı hala kendi çiftliği olarak görüyor ve ona tepeden bakıyor. Süper güç olma iddiasından henüz vazgeçmiş değildir. Bu nedenle Volodin’in Özbekistan ziyaretinin ardından yapılan resmi açıklamada sert bir ton kullanıldı ve tehditler yapıldı, Rusya’nın kendisine ait olduğunu düşündüğü bölgede Amerikan ve Batı etkisinin artmasından duyulan derin korku dile getirildi. Özbekistan’a yapılan korkunç uyarı da bu korkunun bir yansımasıdır.

Rusya ve Amerika gibi dünyayı savaşı boğan ve iğrençliklerle dolduran terör ülkeleri, ülkemizi kendi etki alanlarına çekmeye, dolayısıyla insanlarımızı köleleştirmeyi ve zenginliklerimizi talan etmeyi amaçlamaktadırlar. Ülkemizin Rusya veya Amerika liderliğindeki Batının ya da diğer ülkelerin güdümünde olmasını umursamıyorlar. Müslümanlar olarak biz, onlardan hayır beklemiyoruz. İktidarı zorla ele geçiren yöneticilerimizin, sömürgeci kâfirleri memnun etmekten ve uzun süre tahta kalmaktan başka dertleri yoktur. Onun için biz Müslümanlar, büyük güçler ve onların kuklası haline gelen yöneticiler arasındaki işbirliğinden haberdar olmalıyız. İslami hayatı yeniden başlatmadan gerçek değişimin olmayacağını, bizi sömürgeci kâfirlerin boyunduruğundan ancak Hilafetin kurtaracağını, onların baskı ve şiddetlerinden bizi koruyacağını anlamalıyız. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”