حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: TR-BA-2008-RS-TR-0022 |
H. 23 Şa'bân 1429 M. Pazar, 24 Ağustos 2008 |
İsteyen Âciz, İstenen Âciz!
İstanbul'da düzenlenen Türkiye Afrika İşbirliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirve Toplantısı, 19 Ağustos 2008 Salı günü sona erdi. Toplantıda Afrika ülkelerinden gelen temsilciler arasında ikili ve çoklu görüşmeler yapıldı, Türkiye ile bazı Afrika ülkeleri arasında anlaşmalar imzalandı ve zirve sonunda, "Türkiye-Afrika Ortaklığı İstanbul Deklarasyonu" ve "Türkiye-Afrika Ortaklığı için İşbirliği Çerçeve Belgesi" yayınlandı.
Türkiye'de sözde bağımsız 53 Afrika ülkesinden sadece sekizinin diplomatik temsilciliği, Türkiye'nin ise sadece 12 Afrika ülkesinde diplomatik temsilciliği bulunduğu dikkate alınırsa, Türkiye ile Afrika arasındaki ilişkilerin oldukça sınırlı olduğu görülür. Afrika'nın önemli bir kısmını uzun müddet yöneten Osmanlı Hilâfet Devleti'nin bakiyesi olan Türkiye'nin, Sömürgeci Fransa kadar Afrika'da etkisi mevcut değildir. Şu anda girişilen çabalar da kadîm ilişkileri geliştirmek için değildir. Çünkü konferansa gelen o yöneticilerin neredeyse tamamı, Batılı Sömürgeciler tarafından atanmış ve desteklenmiştir. Kimi Amerikan, kimi İngiliz, kimi Fransız uşağıdır. Türkiye'nin yöneticileri de onlardan farklı değildir. Dolayısıyla bu zirveyi, Müslüman Türkiye halkı ile mazlum Afrika halkları arasında sıcak bir dostluk ve kardeşlik kapısı olarak görmek mümkün değildir. Üstelik bir sonraki zirvenin beş sene sonra yapılmasına karar verilmiş olması, bunun ani çıkarlara hizmet etmek üzere tasarlandığı anlamına gelmektedir.
Zirve hakkında en çok konuşulan konulardan biri de, Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşîr'in gelmiş olması ve Başbakan, Cumhurbaşkanı ve diğer üst düzey yetkililerce hoş karşılanmış olmasıydı. Bilindiği gibi kısa bir süre önce Devletlerarası Ceza Mahkemesi Savcısı tarafından, Ömer el-Beşîr hakkında Darfur'da soykırım yaptığı suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarılmıştı. Kâfirlerin mahkemesinin, Müslümanların sorunlarından herhangi birine karışıp Müslümanların başındaki herhangi bir yöneticiyi yargılamaya elbette hakkı yoktur. Bu, Müslümanların kendi meselesidir ve yapılmış bir cürüm varsa hesabını sormak Müslümanlara düşer. Kâfirler önce kendi Sömürgeci yöneticilerini tutuklamalıdırlar. Bununla birlikte bu zirve toplantısında Ömer el-Beşîr'in sıcak bir şekilde karşılanması, onu aklayan ve haklı gösteren bir görüntü olmuştur. Bu da Türkiye ve Sudan yönetimlerinin, aynı Sömürgecinin uydusu olmalarından kaynaklanan dayanışmanın ürünüdür, yoksa Darfur'da neler olduğunu umursayan yoktur.
Irkçı bir karaktere sahip Türkiye Cumhuriyeti, yıllardan beri terennüm edilen Türkî Cumhuriyetlerle bile herhangi bir ortak platformda buluşamamışken, Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Asya'da, Irak'ta, Kırım'da ve daha pek çok yerde güya soydaşlarla dayanışma girişimleri hep fiyaskoya uğramış, hep Sömürgeci Kâfirlerin entrikaları uğrunda olmuşken, Türkiye ile sınırı bile olmayan Afrika ile hangi ortaklıktan, işbirliğinden veya birliktelikten bahsedilmektedir? Gerçekte bu tür çalışmalar, Amerika ve Avrupa gibi Kâfir Sömürgecilerin Afrika'ya yönelik son dönem planlarına paraleldir ve zirve sonunda yayınlanan deklarasyonu okuyanlar, o metnin bütünüyle Sömürgecilik izleri taşıdığını görür.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: www.hizb-turkiye.com |
E-Mail: bilgi [@] hizb-turkiye.com |