Çarşamba, 20 Şaban 1446 | 2025/02/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK-BA-2025-MB-TR-05 H. 13 Şa'bân 1446
M. Çarşamba, 12 Şubat 2025

Hilafetin Yıkılışı, Yeniden Kurulması İçin Bir Çağrıdır

28 Recep 1342 / 3 Mart 1924 tarihinde, Mustafa Kemal önderliğindeki bir avuç Türk hain, Müslümanların 13 asırlık birlik mirasını yıktılar. O günden itibaren Müslümanlar, korumasız, öksüz ve yetim kaldılar. Bugün, bu trajik olayın üzerinden 104 hicri yıl geçti. Hilafet yıkıldıktan sonra, kâfirler, Müslümanları küçük ve birbirinden kopuk parçalara ayırdılar. Seyahatleri kısıtladılar, pasaport ve vize zorunluluğu getirdiler. Yetmedi, ordularımızı dağıttılar, silahlarımızı elimizden aldılar, kaynaklarımızı yağmaladılar, topraklarımızı böldüler, insan gücümüzü ve teknolojimizi ve kısacası aklımıza gelebilecek her şeyimizi yok ettiler! Özetle, kâfirlerin avı haline geldik. Bugün, Gazze veya Burma’daki Müslümanları koruyacak bir İslam ordusu yok. Ne Pakistan ordusu Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için seferber oldu, ne de Türkiye ordusu Keşmir’i kurtarmak için harekete geçti. Ümmet bir bedendi, ama şimdi başı, gövdesi, kolları ve bacakları koparılmış, darmadağın bir halde!

Hilafeti korumak için, Hindistan Müslümanları Hilafet Hareketi olarak bilinen ülke tarihinin en büyük siyasi kampanyasını başlattılar. Her sokakta ve her mahallede “Hilafet Komiteleri” kuruldu. Hatta Gandhi bile, Hinduların Hindistan’daki geleceğinin ancak bu hareketin desteklenmesiyle güvence altına alınabileceğini itiraf etti! Hindistan Müslümanları, Balkan Savaşı’nda Hilafete destek için yardımlar yollamış, hatta birçok Hintli Müslüman asker, Osmanlı Hilafetine karşı savaşmaktansa İngilizlerin idam sehpalarına yürümeyi tercih etmiştir! Ama bugün, ordularımız Amerikan savaşlarında paralı asker olarak kullanılıyorlar! Gencecik teğmenlerimiz, yüzbaşılarımız, binbaşılarımız her gün sömürgecilerin çıkarına hizmet eden savaşlarda can veriyorlar. Öte yandan, Filistin’de kâfirlerin kardeşlerimize yaptığı zulmü bizzat gözlerimizle görüyoruz. Doğu Türkistan’dan Keşmir’e, Myanmar’dan Orta Asya’ya, Sudan’dan Yemen’e, Suriye’ye ve diğer Müslüman diyarlarına kadar kardeşlerimizin çektikleri acılar ortada. Koruyucu kalkanları, sığındıkları limanları, savaşta yol göstericileri olan İmamın (Halife) yokluğunda zulmün, kanın ve yıkımın pençesinde inim inim inliyorlar.

Ey Müslümanlar! Hilafetin yıkılması, onun yeniden kurulması için bir çağrıdır. Hilafet, İslam’ın devleti ve siyasi yapısıdır. Aynı zamanda İslam’ı uygulamanın Şer’i yoludur. Nitekim, Allah Subhânehu ve Teâlâ, Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e Müslümanlar arasında Allah’ın indirdiği Şeriat ile hükmetmesini emretmiştir:

فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ“Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma.” [Maide 48]

وَأَنِ احْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللّهُ إِلَيْكَ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın.” [Maide 49] Şeriat’ta şöyle bir ilke vardır: “Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hitap, Ümmetine hitaptır.” Her ne kadar hitap doğrudan Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yöneltilmiş olsa da ve kendisi bu hitabın muhatabı olsa da, bu hitap yalnızca onun şahsına değil, bir Peygamber olarak tüm ümmetine yönelik bir hitaptır. Dolayısıyla hitap, ümmetin Rasûlüne bir hitaptır. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yapılan bir hitabın aynı zamanda Ümmetine de yapılmış bir hitap olduğunun kanıtı şudur: Eğer hitap sadece Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hitap olsaydı, bu durum açıkça belirtilirdi. Madem böyle bir belirtme yoktur, o halde İslam ile hükmetme sorumluluğu tüm ümmetine yönelik bir hitaptır.

Sünnete gelince, İmam Müslim, Nafi’den rivayet ettiğine göre İbn Ömer şöyle demiştir: “Ben, Rasûlullah şöyle buyururken işittim:

مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ طَاعَةٍ لَقِيَ اللَّهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا حُجَّةَ لَهُ وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً“Kim itaatten elini çekerse, Kıyamet gününde lehine hiçbir delil bulunmaksızın Allah ile karşılaşacaktır. Kim de boynunda Halifeye biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölür” Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, her Müslümanın boynunda bir beyatin (biat) olmasını farz kılmış ve boynunda beyat olmadan ölen kişinin cahiliye ölümüyle öldüğünü bildirmiştir. Halife’ye verilen biat dışında hiçbir biat geçerli değildir! Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, her Müslümanın boynunda bir Halife’ye biatin bulunmasını farz kılmıştır. Her Müslümanın Halife’ye biat etmesini farz kılmamıştır. Dolayısıyla asıl farz olan, her Müslümanın boynunda bir biatin bulunmasıdır.

Maverdi, El-Ahkamü’s-Sultaniyye adlı eserinde şöyle der: “İmamet (hilafet), dinin muhafazası ve dünya işlerinin idaresi için tesis edilmiştir. Ümmet içinde bu görevi yerine getirecek birine biat edilmesi, icma ile farzdır. Müslümanların bir halife seçmelerinin vacip olduğu hususunda icma etmişlerdir.” İslam Hilafeti ve ümmetin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna göre Allah’ın Şeriatı ile hükmedecek bir halifenin altında vahdeti, günümüz Müslümanlarının en büyük ideali olmalıdır. Ümmetin vahdeti, İslam’ın en önemli amaçlarından biridir. Aynı zamanda Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emrettiği en muazzam birlik ve dayanışma örneğidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” [Ali İmran 103] Bu nedenle ümmetin tefrikası kaosa ve zillete yol açar.

Ey Müslümanlar! Hiç şüphesiz, Hilafetin yeniden kurulması, Rabbiniz’in bir farzı ve Rasûlünüz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesidir. Sizin için bir şeref vesilesi, düşmanlarınızı dize getirmenin yegâne yoludur. Yeryüzünde hak ve adaleti tesis etmenin yoludur. Öyleyse, onun kurulması için samimiyetle çalışın! Gönülleriniz Allah yolunda cihat aşkıyla yanıp tutuşmuyor mu? Yöneticilerinizin korkaklığına ve hatta ihanetlerine rağmen “Yetiş ya Mutasım!” çağrısına cevap verecek yiğitler nerede?

Hizb ut-Tahrir’in canla başla çalıştığı, Nübüvvet metodu Raşidi Hilafetin yeniden inşası davası, sömürgeciliğin Osmanlı Hilafetinin çöküşünden sonra Müslüman coğrafyasına dayattığı yapay milliyetçi sınırları aşmaktadır. Bu, tüm Müslümanların ortak paydası olan Hilafet için onlara yapılan evrensel bir davettir. Hizb, Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’den istinbat edilmiş, ekonomiden dış politikaya, savaştan toplumsal ilişkilere, eğitimden sağlık ve mali konulara kadar inşallah, ilk günden itibaren uygulaması için gerekli her şeyi ihtiva eden bir Hilafet anayasa taslağı hazırlamıştır. Hilafetin yeniden doğuşunun emareleri ufukta belirmiş durumda. Müslümanların doğuşunu dört gözle bekliyorlar.

Ey Müslümanlar! Öyleyse, ey Müslümanlar! Sizi, Raşidi Hilafetin kurulması için ciddi ve samimi bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz ve sizi Allah’ın bu emrine uymaya çağırıyoruz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER