Filistin halkına karşı işlenen suçları andırır bir şekilde Filistin yönetimi, 194 nolu Resmi Gazete’de 2022 çocuk haklarını koruma yönetmeliklerini yayımladı. Bu yasa, aileyi parçalamanın, toplumsal dokuyu sarsmanın, babanın çocuklar üzerindeki otoritesini ortadan kaldırmanın, çocukları ailelerinden ve dinin hükümlerinden uzaklaştırmanın önünü açıyor. Böylelikle Filistin yönetimi, mübarek toprağın çoğundan ödün vererek, kutsallardan vazgeçerek, eğitim müfredatını yok ederek, vergilere ve harçlara boğduğu halkın ekonomisine darbe vurarak komployu tamamlamış oluyor. Şimdi de çıkardığı bu yasayla, yayımladığı yönetmelikle ve imzaladığı CEDAW Sözleşmesi ile aileyi parçalamaya çalışıyor.

Çocuk Yasası yönetmeliğin yayınlanmasıyla Filistin yönetimi, Filistin halkı da dâhil olmak üzere Müslümanlara yönelik şiddetli küresel saldırının araçlarından biri ve parçası haline gelmiştir. Bu kanunun yanı sıra kadın ve aile hukuku ile ilgili diğer paket yasalar, toplumsal cinsiyet kavramı ve cinsiyet (Gender) kültürü, aileleri parçalamayı, toplumsal dokuya darbe vurmayı ve İslami değerleri silmeyi amaçlıyor. Filistin yönetimi, Müslüman ülkelerdeki diğer kurulu rejimler gibidir. Din ve inanç açısından son derece tehlikeli maddeler içerse bile uluslararası sözleşmelerden bir tüzük ediniyorlar ve o tüzük esasına göre Müslümanların hayatlarını formüle etmek istiyorlar. Nitekim bu yasa ışığında hazırlanan Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi böyledir.

25 Eylül 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik, 27 Temmuz 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi yönetmeliğidir. Bu yasa, çocuklara hiçbir hak tanımıyor. Hem bu yasa hem de kadın ve aile ile ilgili diğer yasalar, çocuğa bakmayı veya kadına adaletli davranmayı amaçlamazlar. Aksine bu yasa paketi, toplumda var olan değerleri değiştirmeyi ve yerine Batılı değerleri koymayı amaçlıyor. Çocuk tanımı veya çocuğa bakışı olsun Batılı anlamdaki haklar, Filistin yönetiminin 2014 yılında katıldığı Çocuk Hakları Sözleşme de dâhil olmak üzere uluslararası anlaşmalara dayanır. Bu anlaşmalar, tamamen Batılı bakış açısına, hak ve özgürlük kavramlarına dayanan anlaşmalardır. Bu anlaşmalar sonucunda aileler dağılacak, çöküş, yozlaşma, kötülük, sapıklık, itaatsizlik ve bozulma gibi Batı toplumlarında görülen somut sahnelere doğru ilerleme gerçekleşecektir. “Özgürlükleri” ile bu Batılı vizyonun, toplumları çöküşe, yozlaşmaya, ahlaksızlığa, sapıklığa, sapkınlığa götürdüğünü söylemeye gerek yoktur. Bazı gruplar ve Batının kendisi bile toplumlarını tehdit eden tehlikenin farkındalar.

Uluslararası kurumların uluslararası anlaşmalar aracılığıyla pazarladığı ve yozlaşmış Filistin yönetimi ile alçak Arap rejimlerinin imzaladığı söz konusu Batılı vizyonu en iyi ABD Başkanı Biden’ın birkaç gün önce Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmadaki şu sözleri ifade etmektedir: “Gelecek, nüfuslarının tüm potansiyelini açığa çıkaran, kadın ve kız çocuklarının temel üreme hakları da dâhil olmak üzere eşit haklara sahip olduğu ve daha güçlü ekonomiler ve daha dirençli toplumlar inşa etmeye tam olarak katkıda bulunabileceği ülkeler tarafından kazanılacaktır; BM, dini ve etnik azınlıkların hayatlarını taciz olmadan yaşayabilecekleri ve topluluklarının dokusuna katkıda bulunabilecekleri; LGBTQ+ topluluğu bireylerin şiddete maruz kalmadan özgürce yaşadığı ve sevdiği; vatandaşların misilleme korkusu olmadan liderlerini sorgulayabilecekleri ve eleştirebilecekleri bir yerdir.”

Ey mübarek toprak halkı! Durum çok ciddi. Filistin yönetiminin size, çocuklarınıza ve dininize karşı işlediği suçlara sessiz kalırsanız, İsveç’te Müslüman çocukların başına geldiği gibi siz de çocuklarınızı kaybedeceksiniz. Onları din ve ahlakı koruyan doğru İslami terbiye ve eğitime göre yetiştirme kabiliyetini yitireceksiniz. Bu ise bir yıkımdır ve değerlerin yok olmasıdır. Otorite ve arkasındaki sözde bağışçı ülkeler, Yahudi varlığının toprak, namus ve kutsal mekânları kontrol etmesinin, yerleşkeler kurmasının, Mescidi Aksa’yı bölmesinin, hatta yok etmesinin ve yerine sözde yapısını inşa etmesinin yolunu döşüyorlar.

Allah ve Rasûl’ünü hoşnut eden, çocuklarınızı ve dininizi savunan bir duruş sergilemelisiniz. Bozguncular ve sömürgeci ajanları karşısında aşılmaz bir engel olmalısınız. Sevdiklerimizin satılık olmadığını yüksek sesle duyurmalısınız. Çocuklarımız İslam’ın askerleridir, örnekleri de Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’dir Biden değil. Çocuklarımız, Karl Marx veya Adam Smith’in değil Ebu Bekir ve Ömer’in torunlarıdır. Böyle yaparsanız, Rabbinizi hoşnut edecek, ailelerinizi koruyacak, işgalciler ve sömürgecilerin boğazında bir diken olarak kalacaksınız. Böyle yapmazsanız, emanetinizi, çocuklarınızı ve kutsallarınızı kaybedeceksiniz.

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَاصَّةً “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz.” ^{[Enfal 25]} Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَّا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.”^{[Tahrim 6]}