Ulusal Polis (POLRI) için artık kadın polislerin genellikle halka arasında başörtüsü olarak bilinen tesettürü yasaklayan bir neden kalmadı. Herkes her Müslüman kadın için başörtüsünün farz olduğunu bilir. Bu demokratik sistemde, Allah'ın farzlarına bile itaatsizlik yasal bir şeydir. Başörtüsü yasağı için bazı nedenler ileri sürüldü. Bunlardan biri de bütçenin yeterli olmamasıdır. Ama sonra 2 Temmuz Çarşamba günü Temsilciler Meclisi tarafından gerekli bütçe onaylanınca, bu kararın 10.000 Müslüman kadın polisi kapsayacağı için bu konuda polis yönetmeliği yayımlanması gerektiğine dair polis kurumu tarafından başka bir neden ileri sürdü.

Daha önce POLRI, İslami Şeriatın uygulanmasını engellemeye yönelik bazı adımlar atmıştı. Avret yerlerini örtmek isteyen kadın polislerin temyiz başvuruları mahkeme tarafından reddedilmişti. Ayrıca Endonezya Ulema Konseyi'nin tavsiyesi de göz ardı edilmiş, önemli isimlerin ve kuruluşların çağrılarına da kulak verilmemişti. Bunun yerine cesurca bir açıklamada bulunan ulusal polis müdürü [Kapolri], kadın polis üniforma düzenlemesine uyarak avret yerlerini örtmeyen ve polis kurumu aracılığıyla ülkeye hizmet etmeyi seçen Müslüman kadınların mantıksal bir açıklaması olduğunu belirtti. Ardından temyiz başvuruları çığ gibi büyüyünce, POLRI, polis kadınların başörtü takmasına izin verdi. Ama üniforma ve bütçe yetersizliği nedeniyle kısa zaman önce bu karar iptal edildi.

Her sorun için çözüm önerisinde bulunan ve insanlara karşı sorumluluğunun bilincinde olan Hizb-ut Tahrir / Endonezya Kadınları bütün bu olanlar karşısında şu açıklamada bulunurlar:

1- Başörtüsü takan Müslüman kadın polislerin karşılaştıkları zorluklar, özgürlük temeline dayalı olan ve dini kurallara bağlılık gösteren her Müslümanı ciddi olarak desteklediğini ileri süren demokrasi sisteminin zayıflığının gerçek bir kanıtıdır. Bu arada demokrasinin her zaman çeşitli itaatsizliklere imkân verdiğini ve kolaylık sağladığını gösteren pek çok deliller vardır.

2- POLRI tarafından ortaya konulan engeller, İslami şeriata itaat etmenin ülkenin ilerlemesine engel olup zarar verdiğine dair yaygın bir kanaatin varlığına işaret eder. Şimdi herkes, aslında İslam şeriatının, ulusal koşulları düzeltme, temiz ve takvalı memurlar oluşturma konusunda hükümetin başarısızlığını bertaraf edebilecek güçte olduğunun farkındadır.

3- Temsilciler Meclisi, gerçekten halkın özlemini temsil ediyorsa, sadece insanların şeri giysi taleplerine değil, hayatın her alanında şeriat uygulanmasını talep eden kamuoyunun isteklerine de yanıt vermelidir.

Bu ülkede çoğunluğu Müslüman olan insanlar, kadın polisler veya bir kaç bölgede kız öğrencilerin başörtüsü takmasını yasaklayan kararın, asıl büyük sorun olmadığının farkına varmalıdırlar. Demokrasi ve kapitalist sistemin uygulanması, politik, hukuk, ekonomi, sosyal ve kültürel yönünü düzenleyen İslami şeriatın terk edilmesi, pek çok sorunun kaynağıdır. Öyleyse biz, İslami Şeriatın İslami Hilâfet Devletinde yeniden uygulanması için çalışmalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." ^{[Enfal 24]}