ABD Savunma Bakanlığı, 11 Eylül 2020’de ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştiğini açıkladı. Görüşmede savunma işbirliği ve ABD’nin diğer konularda sağladığı desteğin ele alındığı bildirildi. İki lider, görüşmede, “güvenli” bir Hint-Pasifik bölgesi ortak vizyonunu geliştirmek için güçlü ve yakın ikili savunma ilişkiler kurma taahhüdünü dile getirdi. Bölgesel güvenlik konulu bu sözde ortak taahhüt, birkaç gün önce Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar’ın açıklamasına da yansıdı. 7 Eylül 2020’de Hindistan Bakanı, çevrimiçi bir tartışmada, bölgede artan Çin etkisi hakkında sorulduğunda, Hindistan’ın Bangladeş’i “Doğuya Bak” politikasına dâhil ettiğini söyledi. ^{(09.09.2020 New Age Hindistan, Bangladeş’i “doğuya bak” politikasına dahil ediyor”)} Açıkçası medyanın, Çin’in Bangladeş’i hegemonyası altına aldığı yalanını pompalamasının ardından hain Hasina rejimi, sömürgeci Amerika’nın bölgedeki projelerini hayata geçirmek amacıyla egemenliğimizi azılı düşman müşrik Hindistan devletine teslim ediyor. ABD, bölgede Çin’i çevreleme, Bangladeş ve Pakistan’da Hilafetin kurulmasını önleme çabasında.

Ey Müslümanlar! Laik yöneticilerimiz, güçlü bir dış politika ile düşmanlarımıza hâkim olma vizyonundan yoksundur. Çünkü siyasi düşünceleri, Allah’ın dininden kopuk olup Batı laikliğine dayanıyor. İtaatkâr dış politikalarının, koltuklarını korumak dışında bir amacı yoktur. Bangladeş, Amerika ve Güney Asya müttefiki Hindistan kuklası bir devlet gibi davranıyor. Kölelik politikalarını, “Bangladeş’in Hindistan ile kan bağı var” veya “karı koca ilişkisi” gibi aldatıcı ifadelerin arkasına saklıyorlar. Bu politikalar sadece sefilliklerini ve vizyonsuz lider olduklarını ortaya koyuyor.

Ey Müslümanlar! Uzun zamandır bizi küçük düşüren bu hain liderleri reddetmenin zamanı gelmiştir. Sadece İslam ile muzaffer olabiliriz. Bu ümmet hak ettiği zafere sadece İslam ile ulaşabilir. Hilafetin kuruluşu yakındır, bir süper güç olarak ortaya çıkacak ve dünyaya hâkim olmak için kendi gündemini belirleyecektir. Hilafet, kâfir-müşrik devletin Müslüman topraklarını ve kaynaklarını iğrenç hâkimiyet savaşı için kullanmasına asla izin vermeyecektir. Hilafetin dış politikası, Şeriata dayalı olacak ve insanlığı zalimlerin pençesinden kurtarmayı hedefleyecektir.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنْ الْحَقِّ  “Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkar ettiler.”^{[Mümtehine 1]}