08 Aralık 2015 tarihinde eski Başbakanı Tony Abbott, İslam’ın “Reforma tabi tutulmasını” söyleyerek, bu yönde çağrıda bulunan eski ve mevcut Federal hükümet bakanları arasına katılmış oldu. Abbott, Sky News’tan Paul Murray’ın programına katıldı ve Daily Telegraph gazetesinde görüş bölümünde bir makalesi yayımlandı. “İslam’da dini devrim” çağrısında bulunan Abbott, aynı zamanda “Uysallık ve hoşgörüye inanan bir kültür, Allah adına öldürebileceği inancını veren bir kültürden çok daha üstündür.” diyerek Batı kültürünün üstün olduğunu iddia etti.  

Bu tür çağrılar, öyle spontane yapılan çağrılar değil. Biz, şimdi hükümet yetkililerinden hükümetin yıllarca izlediği politikalara alenen tanık oluyoruz. Aslında Tony Abbott, 2006 yılında Federal hükümetin Sağlık Bakanı Howard’ın açıklamalarına çok benzer açıklamalar yaptı.

İslam’ı reforma tabi tutmanın amacı, Batının İslam dünyası üzerindeki ekonomik ve siyasi hegemonyasını korumak, Müslümanları daha fazla boyunduruk altına almak ve zulümden kurtuluşu emreden İslami kavramları tırpanlamaktır. Yerel açıdan amaç, modern laiklik, liberalizm ideolojisi ve siyasi normlar yoluyla İslam’ı Batılaştırarak ve laikleştirerek uysallaştırmaktır. 

Hizb-ut Tahrir / Avustralya Medya Temsilcisi Osman Badar, bu konuda şunları söyledi:

“Tony Abbott ve Malcolm Turnbull’un siyasi gündemi, ortadadır. Abartılı güvenlik tehdidi korkusuyla Müslümanları asimilasyona zorlamak. Sayın Abbott ne tür uysallık ve hoşgörüden bahsediyor? Batı Devletleri tarafından desteklenen despotlar altında sürekli sefil bir hayat yaşamak için uysallaştırılan İslam dünyasındaki milyonlarca Müslümanlardan mı? Ya da savaş uçağı veya makineli tüfek veya insansız hava araçları ile öldürülmek demek olan hoşgörüden mi?

Eğer Müslüman bireyler tarafından verilen şiddetli reaksiyonlar, İslam’da bir sorunun olduğunu gösteriyorsa, o zaman seçilmiş Batı hükümetlerinin bütün halklara karşı işlediği toplu katliam ve yıkımlara ne demeli? Aydınlanma döneminden bu güne kadar işlenen katliamlar, laik liberal Batı ideolojisinde binlerce sorunun varlığına işaret etmez mi?

İslam, müzakere ya da reforma açık değil ve buna muhtaç da değildir. Aksine son üç yüzyıldır insanlığı felakete sürükleyen ve şu an insanlığı içler acısı bir durumuna getiren laik Batı liberalizmi aslında bu devrimci değişikliğe muhtaçtır.”