حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
No: AVLu2013BAu20132014u2013MBu2013TRu2013001 |
H. 24 Cumâde’l Ûlâ 1435 M. Salı, 25 Mart 2014 |
Basın Açıklaması Hükümet, Müslüman Topluluklara Kendi Suriye Tutumunu Dayatmak İçin İmamları Kullanıyor
Melbourne şehrinde bu ayın başında İmamlar Ulusal Danışma Forumu'nun [NICF] Suriye merkezli beşinci çalıştayı düzenlendi. Çalıştay, bu konuda yayınlanan bir bildiri ile sona erdi. Bildirinin özeti, Forum'un internet sitesinde yayınlandı. Ayrıca Herald Sun gazetesi de Forum'un üyelerinden birinin bu hafta makalesini yayınladı.
Bu bağlamda, Hizb-ut Tahrir / Avustralya genel olarak Müslüman topluluklara özel olarak bu çalıştaya katılan imamlara aşağıdaki noktaları vurgular:
1- İmamlar Forumu [NICF] güvenilirlikten yoksun hükümetin bir girişimidir. "Terörizmle Mücadele" programına hizmet için imamları kullanıyor. Aslında bu girişim, "Terörizmle Mücadele" ve "Şiddet Yanlısı" gibi sloganların kisvesi altında doğrudan İslam'ı ve Müslümanları hedef alıyor. Ama gerçek şu ki bu ülkede bu hükümetin yaptıklarından daha büyük terörizm ve daha çok şiddet ve aşırılık yoktur. Tek başına bu bile böyle bir girişime benzer girişimleri reddetmek için yeterli bir neden olmalıdır.
2- Forumu'n Suriye ile ilgili ifadesi, en yüksek derecede Avustralya Hükümeti'nin bu konudaki tutumunu yansıtmaktadır. Ama açıklamaya dini meşruiyet kazandırmak amacıyla bazı İslami referanslara işaret edildi. Ne yazık ki bu, zalimane politikalarına dini gerekçe oluşturmak için iktidarların imamları kullandıklarına dair klasik bir örnektir. Biz, bunu Müslüman dünyasında çok iyi biliyoruz ve alışığız.
3- Suriye'de mücrim Beşşar rejimine karşı siyasi ve askeri mücadele, meşru bir mücadeledir. Daha doğrusu mübarek ve onurlu bir mücadeledir. Suriye'deki Müslümanlar, baskının en vahşi biçimlerine maruz kalmaktadır. Müslüman kardeşlerine yardım etmek için zamanını ya da parasını ya da hayatını kurban eden herhangi bir Müslüman, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın razı olduğu bir işi yapmış olur. Böyle birine övgüden başka söylenecek söz yoktur. Olması gereken İslami tutum budur. Hükümet ya da toplumsal baskıların hiçbir boyutu bunu değiştiremez.
4- Suriye'deki çatışmalara katılmak ile ilgili konularda Avustralya kanunu bilinmektedir. Hükümet adına laik yasaları tanıtmak ve duyurmak imamların görevi değildir. Aksine imamlar, Müslüman kardeşlerine destek veren, Avustralya hükümetinin Suriye'ye yönelik politikasına meydan okuyan Müslümanları haksız ve gereksiz yere potansiyel suçlu sayan bu yasaya meydan okuyanların başında gelmeleri gerekir. Biz biliyoruz ki bu konuda Avustralya hükümeti, İslam'ın ve Müslümanların talep ettiklerinin tam tersi bir politika izliyor.
5- Suriye'ye giden Müslümanlar, aşırılar olarak geri dönecekler argümanı, İslam'dan korkan medya ve politikacıları kışkırtmak için söylenen bir terennümdür. Bu argüman yeterince çürüktür. Müslümanları Suriye'den uzak tutmak ve uluslararası yardım kuruluşları aracılığıyla sadece insani yardımda bulunmak gibi hükümet tarafından savunulan argümana çağrıda bulunmak, yapılacak en büyük kötülüktür. Böyle bir yolu benimsemek, Suriyeli Müslümanlara ihanettir. Amerika ve İngiltere gibi devletlerin, BM gibi kuruluşların kirli planlarından gafil olanlar ancak böyle bir yolun kabulü için çağrıda bulunurlar.
6- Suriye'ye giden Müslümanları "Yabancı savaşçılar" diye yaftalayan uluslararası kriterleri benimsemek, Suriye rejimi ve muhalefete karşı tarafsız olmak Avustralya hükümetinden kabul edilebilir bir davranıştır. Ama imamların böyle bir şeyi benimsemeleri kesinlikle kabul edilebilir değildir. Batılı politika yapıcıları tarafsızlık iddia ederler. Çünkü onlara göre ister acımasız baskıcı rejim olsun isterse İslami muhalefet olsun her iki tarafta kötüdür. NICF İmamları nasıl tarafsız olabilir? Bu gibi durum ve sorunda tarafsız olmak bırakın imamları hiçbir Müslüman yakışmaz.
7- NICF tarafından yapılan açıklama, internet sitesinde yayınlanan üçüncü açıklamadır. İlk iki açıklama, Boston ve Woolwich saldırılarını kınamak için peş peşe yapılan açıklamalardır. Bu, kasıtlı bir yaklaşımdır. Çünkü Müslüman bireylerin Batı çıkarlarına zarar verdikleri iddia edildiği zaman böyle güçlü kınayıcı açıklamalar peş peşe yayınlanıyor. Ama Batılı ülkeler tarafından acımasızca Müslümanlara baskı uygulandığında - ki bu çok çok kötüdür-, NICF gibi organizasyonların, susmaktan başka söyleyecek bir sözleri olmuyor. Bu, utanç verici ve İslam'dan uzak bir yaklaşımdır. Ümmet bunu asla unutmaz. En önemlisi bu bildiride isimleri geçenleri Allah Subhânehu ve Teâlâ şiddetli bir hesaba çekecektir.
8- Avustralyalı politika yapıcıların isteği, Müslüman toplulukları Suriye'deki çatışmadan izole etmek ve bunu tabu haline getirmek, sonra da Suriye'den soyutlamaktır ki böylece onların müttefikleri ve destekledikleri laik muhalefet, Suriye'de istedikleri gibi at koştursun. Şüphesiz ki bunu gerçekleştirmek için imamları kullanmak, hükümetin politik yöntemlerinden biridir. İslami muhalefete karşı propaganda yapmak, tutuklamalar, pasaportları iptal etmek ve aldatıcı istihbarat teknikleri gibi diğer yöntemleri belirtmeye gerek bile yoktur.
Biz, Müslüman toplulukları cüretkâr olmaya ve Suriye konusunda hiçbir kimse tarafından susturulmalarına izin vermemelerine teşvik ediyoruz. Aksine Müslüman topluluklar, Suriye'deki Müslümanları desteklemeye devam etmelidir. Bunu açıkça dile getirmeli ve bu konuda hükümeti ve hükümeti destekleyenleri veya hükümetin tutumuna davet edenleri muhasebe etmelidir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Avustralya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+61) 438 000 465 www.hizb-australia.org |
E-Mail: media@hizb-australia.org |