Basına sızdırılan belgeler göre Avustralya istihbaratının Endonezya'daki Avustralya büyükelçiliği aracılığıyla 2009 yılında Endonezyalı liderleri karşı casusluk yaptığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Yudhoyono'nun, eşinin ve yakın çevresindeki üst düzey yetkililerin telefonlarının dinlendiği yer aldı. Endonezya, Avustralya'daki büyükelçisini geri çağırdı ve resmi bir özür talep etti. Başbakan Tony Abbott tarafından verilen yanıt, yeterli görülmedi.

Bu skandaldan önce de Avustralya'nın, Amerika adına Asya ve Pasifik Okyanusu bölgesini yerel dinleme istasyonları aracılığıyla izlediği biliniyordu. Avustralya Elektronik Savunma Dairesi, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı ile dünya çapında casusluk faaliyetleri konusunda işbirliği yapmaktadır.

Hizb-ut Tahrir / Avustralya Medya Temsilcisi Osman Bedir, bu skandal ile ilgili şu yorumda bulundu: "Avustralya tarafından Endonezya'ya karşı yapılan casusluk gerçeği, Avustralya hükümetinin Endonezya ile sıcak ve samimi ikili ilişkiler kurmak için çalıştıklarına yönelik iddialarını yalanlıyor. Avustralya tarafından Endonezya'ya karşı yapılan casusluk, Amerika liderliği altında yeni Avustralya sömürgeciliğinin İslam dünyasına çeşitli müdahale biçimlerinden biri kabul edilir. Biz zaten bu müdahaleden daha açık ve daha acımasız biçimlerini, Irak ve Afganistan işgali sırasında gördük. Biz bunu en güçlü ifadeler ile kınıyoruz. Bunu Avustralya hükümeti tarafından düşmanca bir hareket olarak kabul ediyoruz. İslam dünyasına fiili harbi müdahalesini ise en şiddetli bir şekilde lanetliyoruz. Başbakan Tony Abbott'un, casusluk ulusal güvenlik ile ilgilidir ve bütün hükümetler bilgi toplar gibi öne sürdüğü gerekçeler, çok saçma gerekçelerdir. Yabancı istihbaratlar Tony Abbott'un telefonunu dinleseydi, bundan hoşnut olur muydu? Dinleme skandalını reddedici tutumu, Batılı devletlerin diğer devletlere karşı kibirliliklerini gösterir ve o devletlere, başkalarının işlerine müdahale etme hakkını verir. Biz her zaman İslam dünyasındaki Batılı elçiliklerin, bu devletlere sömürgecilik planlarını yerleştirmek için kullanıldıklarını söyledik. Bu müdahaleye verilecek doğru yanıt, sınırdışı edilemiyorlarsa en azından bu büyükelçiliklerinin çalışmalarına ve varlıklarına sınır koymaktır."