- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Genel Kurul Kararının Amacı Sömürgecilik Olup Kudüs İçin Bir Zafer Değil Ona Karşı İşlenmiş Bir Suçtur!
Haber:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Aralık 2017 Cuma günü, Kudüs şehrinin karakterinin, statüsünün ve demografik yapısının değiştirilmemesini talep eden ve buna dair her türlü kararın boş, geçersiz olup yasal bir etkisinin olmadığını vurgulayan “A/ES-10/L.22” no’lu karar lehine 128 ülkenin evet oyu kullandığı bir oylama yaptı. (Karar metni: El-Cezira.net)
Yorum:
Genel Kurul kararının Kudüs ve Filistin için bir zafer olduğunu düşünmek bir aldatma, dahası bir komplodur. Buna ek olarak ne besleyen ne de açlığı gideren bir karar olması nedeniyle herhangi bir fiili etkisi de yoktur. Ayrıca o, Kudüs’ün Doğu ve Batı olarak bölünmesi ve Yahudilerin Filistin’in yaklaşık %80’ni işgal etmesini haklı göstermesinden ziyade Kudüs ve tüm Filistin’e karşı birçok cürümler işlemiştir. Dolayısıyla ahmak ve uyuşuk olmayan birisi asla bu tür bir karara aldanmaz.
Bu karar, Kudüs veya Filistin’e olan sevgiden dolayı değil sömürgeciliğin Filistin ve bölge meselesi üzerindeki tartışması bağlamında alınmış bir karardır. Zira Avrupa ülkeleri ile onun ajan yöneticilerden olan araçları, Trump’ın kendilerini dışlayan ve bölgedeki rollerini azaltan anlaşmasını engellemek için olayı medyada gündem yapıyorlar. Çünkü Avrupa, gergin bir atmosfer oluşturarak bölgenin formüle edilmesine dahil olmaya çalışıyor. Nitekim bu bağlamda İngiliz Başbakanı Theresa May, barış için tekrar yeni önerilerin gündem yapılmasını sağlamak için Trump’a telefon görüşmesi yapma çağrısında bulundu.
Amerika bu tür bir kararı, beklenen düzeyi aşmayan, fiili bir etkisi olmayan, dahası -mevcut vakıası itibariyle tüm anlaşmaları reddeden ve ortaya atılan tüm çözümlerin en iyisi olan tüm Filistin’i kontrol eden Yahudi varlığının gerekliliği için bir kart olarak kullandığı- Trump’ın anlaşmasına yönelik tepkiyi absorbe edecek bir pencereyi temsil ettiğini düşünürken, yüzeysel bir gözlemci ise süper bir güç olan Amerika’nın, bu kararın gidişatına etki edemediğini, Sisi, Bin Selman ve diğer ajanlarını yanında yer almaya zorlayamadığını düşünüyor. Oysa bunu, Güvenlik Konseyi’nde defalarca yaptılar!
Kudüs ve tüm Filistin, ister Trump’ın anlaşması isterse de iki devletli çözüm olsun sömürgecilerin ve onların komplocu yöneticilerden oluşan araçlarının tercihlerine bırakılamaz!! Onun statüsünün nihai çözümünü müzakereler belirleyemez. Zira onun statüsü, yedi kat semadan belirlenmiştir. Çünkü onun doğusu, batısı ve her bir karışı, kurtarılması gereken mübarek İslam topraklarıdır. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler kararları ve nihai statü müzakereleri, bundan hiçbir şey değiştiremez.
Kudüs, dört gözle kendisini kurtaracak muzaffer komutan Selahaddin gibileri bekliyor. Dolayısıyla Müslümanların, Kudüs ve Filistin’in yanı sıra; dinine, ümmetine ve mukaddesatlarına yardım etmek amacıyla harekete geçmesi için tüm güçleriyle Müslümanların ordularına baskı yapmaktan başka bir seçeneği yoktur. Böylece Yahudi varlığı kökünden sökülüp atılacak, Kudüs ve Filistin yeniden Müslüman ülkelerin baş tacı olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ala Ebu Salih
Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu Üyesi / Mübarek Belde (Filistin)