Date : H.13 Cumâde’l Ûlâ 1436 M. Çarşamba, 04 Mart 2015 | No: |
Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata b. Halil Ebu Raşta'nın 13 Cumâde'l Ûlâ 1436/ 04 Mart 2015 Çarşamba Günü Er-Râye Gazetesinin Yeniden Yayın Hayatına Başlaması ve 15. Baskısının Açılışı Vesilesiyle Yaptığı Konuşmanın Metni
Hizb-ut Tahrir, bize ulaşan er-Râye gazetesinin baskılarına göre er-Râye gazetesinin ilk baskısını 28 Zilkade 1373/ 28 Temmuz 1954, son baskısını da 29 Safer 1374/27 Ekim 1954 yılında yayınladı. Buna göre er-Râye gazetesinin yayınlanan baskı sayısı, on üçtür. Bazı kardeşler bunun on dört olduğunu da söylüyorlar. Öyle görünüyor ki 28 Ekim 1954 yılında Ürdün rejimi, gazeteyi kapatma kararı aldığında gazetenin son baskısı yayına hazırdı. Gazete kapandıktan sonra bu sayı yayınlanmış olabilir. Böylece baskı sayısı, on dört oluyor. Ancak bu son sayının elimize ulaşmadığından eminiz. Yukarıdaki hususları göz önünde bulundurarak er-Râye gazetesinin on beşinci sayısını yeniden yayına hazırlıyoruz.
Gazete, el-Hüseyni camisinin yakınında küçük bir ofiste Amman'da yayınlanıyordu. Haftalık bir gazete olduğu için her hafta Çarşamba günü çıkıyordu. O dönem er-Râye'nin editörü, daha sonra Hizbin ikinci Emiri olan merhum Celil Âlim Abdül kadim Zellum idi. Editöryal sekreter de Münir Şukayr idi. Bildiğimiz kadarıyla Sayın Nebih el-Cezairi de editörler arasında idi. Zira İngilizce yayımlanan gazete ve dergilerde yer alan önemli konuların çevirisi ile ilgileniyordu.
Gazete, diğer gazetelerden farklıydı. Reklam, resim ya da dekor kesitleri yoktu. Aksine hak sözü ile meydan okuyor ve gerçeği haykırıyordu. Siyasi konuları tartışıyor ve İslam'ın bakış açısına göre onlara çözümler sunuyordu. O dönem dört buçuk kuruşa satılan dört sayfalık gazete, içeriği ile dopdolu idi. İnsanlara fayda veren şeylerle doluydu. Gazete iyiliği haykırıyor, kötülüğü de savaş açıyordu. Allah konusunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmuyordu.
Gazetenin tek silahı hak sözdü. Ancak bu silah, zalimlere bomba ve füzelerden daha ağır geliyordu. Bu nedenle Hizb, özellikle de onun gazetesi, vaaz ve irşat kanununu şiddetle eleştirmişti. Çünkü bu kanun, Hizbin gençlerini ve camilerde dersler veren tüm sadıkları hedef alıyordu. Kanun dönemin Ürdün ordu komutanı Kalub'un emriyle İçişleri Bakanı tarafından çıkarılmıştı. Hizb, bu kanuna meydan okuyunca Ürdün rejimi, hak sözü kılıcının tepesine balyoz gibi inmesine dayanamadı. Bu yüzden Hizbin gençlerine yönelik tutuklama kampanyaları başlattı. Yanı sıra gazeteye karşı savaş açtı ve yazarları kovuşturmaya maruz kaldı. Hatta gazetenin yayınlanan sayıları bile kovuşturmaya tabi tutuldu. Dahası gazete suç unsuru kabul edildi! Yanında gazete olanlar suçlu sayıldı. Dolayısıyla yukarıda da belirtildiği gibi gazete, 29 Safer 1374/ 27 Ekim 1954 Çarşamba günü on üçüncü baskısı yayınlandıktan sonra gazetenin yayını yasaklandı.
Ardından Hizb, gazeteyi Lübnan'da yayınlamak istedi. Ama muvaffak olamadı. George Sade'nin sahibi olduğu Lübnan gazetelerinden birinde haftalık köşe kiraladı. Gazetede Hizb "Hadârat" ismiyle yazmaya başladı. Kira sözleşmesinin süresi altı aylıktı. Sözleşme süresi bitince Hizb sözleşmenin yenilenmesini istedi. Fakat gazete sahibi, kira karşılığında aldığı miktarın güvenlik güçlerinin gazetede yayımlananlara sürekli itirazı nedeniyle Lübnan güvenlik güçleri ile evi arasında mekik dokuma ücretine yetmediği söyleyerek Hizbin sözleşmeyi uzatma isteğini kabul etmedi! Bu, Lübnan'da ifade özgürlüğü şarkıları söylendiği bir zamanda oluyordu. Oysa gazeteler her türlü fikirlerle doluydu. Ancak bu haftalık yazı dizisi rejimi zor duruma soktu. Bu yüzden kira sözleşmesini iptal etmesi için gazete sahibine baskı yaptı. Altı ay sonra böyle oldu.
Sonra Hizb, geçen yüzyılın ellilerin sonlarında ve sonraki yıllarda kin ve nefret dolu zalimane saldırılara maruz kaldı. Hizbe ve gençlerine tezgâhlar kuruldu. Onun için Hizb, gazete çıkarma girişimlerini askıya aldı ve mevcut potansiyelini diğer çalışmalarda kullandı. Bugün olduğu gibi o gün sosyal iletişim araçları mevcut değildi. Bugün herhangi bir gazete, eskiden olduğu gibi güvenlik sorunu ile karşılaşmadan bu iletişim araçları aracılığıyla kolayca yayımlanabiliyor. Dolayısıyla Hizb, partinin bünyesini geliştirme, kamuoyu amelleri ve nusret talebi gibi partisel geleneksel çalışmalarına devam etti. Daha sonra doksanlı yıllarda medya bürolarını, sonra radyo, televizyon ve çeşitli web sitelerini çalışmaları arasına ekledi. Bu konuda radyo, televizyon ve farklı sitelerin kurulmasına yardımcı olan modern internet teknolojilerinden faydalandı.
Gazetenin yeniden yayın hayatına başlamasına gelince, Hizb, gazetenin fiilen Hilafetin ilan edilmesiyle birlikte yayın hayatına başlamasını uygun gördü. Özellikle de Hizb bir kaç kez çok yaklaşmışken ve neredeyse Hilafete ulaşmak üzere iken. Ama Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dediği gibi:
لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ "Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır." [Ra'd 38] Ancak Hizb, henüz şuana kadar fiilen Hilafeti kurumamış olsa da Allah'ın lütfu sayesinde Hilafet konusunda güçlü bir kamuoyu oluşturabildi. Hilafet artık tüm Müslümanların ya da çoğunluğun isteği haline geldi. Sanki Hilafet hükmen kurulmuş gibi görünüyor. Onun için Hizb, gazeteyi yeniden canlandırmak istedi. Allah'tan temennimiz odur ki gazetenin yayın hayatına başlaması, gönüller için güzel bir anı ve sevindirici bir müjde olur. Hilafet hükmen kurulduktan sonra fiilen de kurulması umulur ki kalplere ferahlık verir.
Sonuç olarak biz o vakit yani altmış yıl önce yetkililerin el koyamadıkları gazetenin bazı sayılarına ulaşmak için elimizden geleni yaptık. Yetkililerin zulmünden kurtulan sayılarda geçen bazı konuları okuyuculara aktarmak için böyle bir çabayı giriştik. Ama ne yazık ki sadece birkaç baskısına ulaşabildik. Onlardan bazıları zorlukla okunabiliyor, bazıları da paramparça olmuştu. O sayıları satın alan bir kardeşimiz, gazetenin kopyalarını muhafaza ettiğini belirtti. Hükümetin Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı giriştiği baskılar ve kovuşturmaların sonucu olarak acele ile o sayıları saklanmayacak yerlere saklamak zorunda kalmıştı. Bu da uzun yıllar sonra gazetenin sayılarının hasara uğramasına neden olmuştu. Her halükarda gazetenin yukarıda geçen son sayılarından okuyabildiğimiz bazı konuları İnşaAllah sizler ile paylaşacağız. Ama şimdilik sadece dört haberi aktarmakla yetineceğim:
1- 24 Muharrem 1374/ 23 Eylül 1954 Çarşamba günü yayınlanan 8. baskının ilk sayfasında şu başlık altında bir yazı yer almaktadır: "Arap politikacıların işleyeceği en iğrenç cürüm, İslam ümmetini sırtından hançerleyen "İsrail" ile barış yapmaktır. Ümmet, Filistin sorununa ilişkin sunulan herhangi bir çözümü büyük ihanet olarak kabul etmektedir..."
Haberin ayrıntıları uzun. İnşaAllah ilerideki sayılarda onları belki sizler ile paylaşabiliriz.
2- Aynı sayının ikinci sayfasında ise şu başlık altında bir yazı yer almaktadır: "Mısır ve askeri yardım: Washington- Mısır genelkurmay başkanı Muhammed İbrahim başkanlığında Mısırlı askeri heyet, ABD genelkurmay başkanı Stevens'ı ziyaret etti. Amerika'nın Mısır'a askeri yardımları konusunda görüşmeler oldu. Daha önce ABD'nin Kahire Büyükelçisi Jefferson ile Mısırlı yetkililer arasında konu ile ilgili ön görüşmeler olmuştu."
3- 22 Safer 1374/ 20 Ekim 1954 Çarşamba günü yayınlanan 10. baskının ilk sayfasında ise şöyle geçmektedir: "İnsanlar öğrenmesinler diye suçu gizlemeye çalışıyorlar... Sinn Lloyd gizlice barış için çalışılmasını istedi.
Londra- Haberler- İngiltere'nin BM temsilcisi Sinn Lloyd basın toplantısında Filistin sorunu ile ilgili bir soruya verdiği yanıtta şöyle dedi: "Bu yolda atılması gereken adımlar üzerinde taraflar uzlaşmadıkları sürece Araplar ile Yahudiler arasındaki ilişkilerde asla ilerleme olmayacaktır." Devamla: "Anlaşma yolunda karşılaşılan mevcut zorluklardan biri de kamuoyunu bilgilendirmektir. Yani bu veya şu yolda yürüyen herkes bu öneriyi reddediyor.
Çok daha gizli çalışmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Böylesi bir yöntemin bu anlaşmazlıklar arasını uzlaştırmak için iyi bir yol olup olmadığını hep birlikte göreceğiz."
4- 22 Safer 1374/ 20 Ekim 1954 Çarşamba günü yayınlanan 10. baskının dördüncü sayfasında şu başlık altında bir yazı yer almaktadır: "Yeni diplomatik manevra: Güneydoğu Asya'da NATO'ya bir cevap olarak Rusya, Komünist Çin ile askeri anlaşma imzalıyor. Rusya, Uzak Doğu'dan Amerika'yı uzaklaştırmayı amaçlamaktadır."
Haberin ayrıntıları uzun. İnşaAllah ilerideki sayılarda belki onları sizlerle paylaşabiliriz.
Özetle ben, er-Râye okuyucularını selamların en güzeli ile selamlıyorum. Hem size hem de kendime Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Ebu Zerr'e yaptığı tavsiyeleri hatırlatmak isterim:
أَوْصَانِي خَلِيلِي صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِخِصَالٍ مِنَ الْخَيْرِ... وَأَوْصَانِي أَنْ لَا أَخَافَ فِي اللَّهِ لَوْمَةَ لَائِمٍ وَأَوْصَانِي أَنْ أَقُولَ الْحَقَّ وَإِنْ كَانَ مُرًّا وَأَوْصَانِي أَنْ أُكْثِرَ مِنْ قَوْلِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ فَإِنَّهَا كنز من كنوز الجنة "Dostum bana bir takım iyi hasletler tavsiye etti. Allah uğrunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamayı, acıda olsa hakkı söylemeyi, sık sık "La havle ve la kuvvete illa billah" kelimelerini söylemeyi tavsiye etti. Çünkü o, cennet hazinelerinden bir hazinedir." [İbn Hibban, Ahmed ve İbn Ebi Şeybe. Lafız ibn Hibban'a aittir]
ve's Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Kardeşiniz
Ata b. Ebu Halil Ebu Raşta
Hizb-ut Tahrir Emiri