Date : H.9 Zilhicce 1435 M. Cuma, 03 Ekim 2014 | No: |
Şeyh Ata ibn Halil Ebu Raşta'nın 1435 / 2014 yılı Kurban Bayramı Vesilesiyle Facebook Sayfası Ziyaretçilerine Yönelik Hitabı
Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallah, Allahu Ekber, Allahu Ekber ve Lillahi'l Hamd.
Onurlu İslam ümmeti, değerli hacılar, kıymetli davet taşıyıcıları ve seçkin Facebook sayfası ziyaretçileri...
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Allah Subhânehu ve Teâlâ itaatlerinizi kabul eylesin, Allah Subhânehu ve Teâlâ bayramınızı hayır ve bereketle doldursun. Allah Subhânehu ve Teâlâ, hacıların hacılığını kabul eylesin. Rahman ve Rahim olan Allah, haccı mebrur, tavaf ve sa'yları meşkûr, günahları da mağfur eylesin.
Ey Kardeşlerim!
Allah Subhânehu ve Teâlâ, bayramı sevinç kaynağı yapmasaydı, Müslümanların kalplerine sevinç ve neşe koymasaydı, sılayı rahimi emretmeseydi, bayram vesilesiyle ümmetin arasında tebrikler ve en güzel selamlar yayılmaydı, Allah'ın izzet ve hâkimiyet vaadi, ümmete gelecek olmasaydı,
وعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ "Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti." [Nur 55]
Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi ortada Raşidi Hilafetin avdeti ile Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesi olmasaydı,
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır." Eğer Allah'a halis, Rasûlullah'a sadık, Hilafetin kurulması, İslam ve Müslümanların tekrar izzete kavuşması için elini açıp Allah'a yalvararak ve dua ederek gece gündüz çalışan bir Hizb olmasaydı, yüzler gülmezdi. Çünkü kalpte yara, boğazda yumru var. Nedeni ise önden, arkadan, sağdan, soldan Müslümanları çevreleyen trajedilerin çokluğudur. Hilafet, neredeyse bir asırdır ortada yok. Müslümanlar, param parça, bölük pörçük, darmadağın. Allah'tan, Rasûl'ünden ve müminlerden utanmayan Ruveybida yöneticiler tarafından yönetiliyorlar. Sömürgeci kâfirlerin ve müttefiklerinin ülke ve halka saldırısından bahsetmeye gerek bile yok. Sanki Müslümanlar, kanın akıtılması ve saygınlın ihlali için bir çatışma alanı gibi.
Maşrıktan [Güneşin doğduğu yer] yolculuğa başladığınızda, Endonezya'nın Timor bölgesinden geçerek Burma'ya uğrayacaksınız. Burma'da neler olduğunu biliyor musunuz. Müslümanların durumu orada içler acısıdır. Çünkü Budistler orada dehşet saçıyorlar. Orman canavarlarının yapmadıklarını yapıyorlar. Oradan sonra Bangladeş'in yaşadığı trajedileri göreceksiniz. Keşmir'e varınca, Hindistan'ın orada işlediği cürümleri, Pakistan'a varınca da onun yaşadığı trajedileri, Amerika'nın insansız hava araçları ile Veziristan'a düzenlediği hava saldırılarını göreceksiniz. Oradan sonra da Amerika ve NATO'nun Afganistan işgaline tanık olacaksınız. Gün geçmiyor ki korkunç katliamlar işlenmesin. Kuzeye doğru yukarı çıktığınızda, Çeçenistan, Kafkasya sonra da Kırım'ı görürsünüz. Oralarda Rus ayılarının, işlemedik suç, akıtmadık kan bırakmadıklarına şahit olursunuz. Oradan doğuya, Doğu Türkistan'a doğru yürüdüğünüzde, her türlü düşmanlığı reva gören Çin'i göreceksiniz. Akdeniz'e doğru aşağıya indiğinizde, Anavatan Türkiye'den sökülüp alınan, sonra Kıbrıslı Rumlara verilen Kıbrıs'ı göreceksiniz.
Güneye doğru yürüyüp deniz kıyısına vardığınızda, Müslüman ülkelerin kalbini, Mübarek toprakları, ilk Kıbleyi, Filistin'i göreceksiniz. Orayı gasp eden ve orada akıl almaz katliam ve cürümler işleyen Yahudileri göreceksiniz. Derin bir yaradan inim inim inleyen ve acı içinde kıvranan Mescidi Aksa'nın iniltilerini duyacaksınız. Sonra Şam'a varacaksınız. Şam'da neler olduğunu biliyor musunuz? Sadece Şam zalimi tarafından değil, aynı zamanda Müslümanlar da kendi aralarında savaştıkları için Şam kan revan içinde. Sömürgeci kâfirler ve onların düzenbaz hain ajanları tarafından uçaklardan, deniz ve okyanustan, hatta Körfez topraklarına konuşlanan üslerden atılan füze saldırılarıyla bu katliamın fitili iyice tutuşturuluyor. Sonra trajediler ve felaketler konusunda Şam ile aynı kaderi paylaşan Irak'ı göreceksiniz. Güneye doğru Yemen'e yürüdüğünüzde, mesut ve mutlu olan Yemen'in, savaş trajedileri yüzünden hüzünlendiğini, kanlarımız ve bedenlerimiz üzerinde aralarında meydan muharebesi yapan sömürgeci kâfir devletler tarafından bu acının körüklendiğini göreceksiniz.
Mağribe [Güneşin battığı yere] doğru yürüdüğünüzde, Müslümanların aralarında savaştıkları Libya'yı göreceksiniz. Mısır ve Mısır topraklarını Haçlılardan, Tatarlardan temizleyen, ama şuan yöneticiler nedeniyle iç meseleler ile oyalanan, burunlarının dibinde olduğu halde Filistin'i gasp eden Yahudilere karşı parmaklarını bile kıpırdatmayan Mısır ve Mısır ordusunu göreceksiniz. Sonra Orta Afrika'ya doğru yukarı çıktığınızda, Müslümanların tarifsiz acı ve eziyete maruz kaldıklarını, tertemiz kanlarının akıtıldığını, mukaddesatın ayaklar altına alındığını göreceksiniz. Sonra Kuzeyi Güneyden ayrılan ve yarası kanayan komşu Sudan'ı göreceksiniz. Sonra yıllardır korkunç savaş ve acılar içinde inleyen Somali'yi göreceksiniz.
Müslüman ülkelerde yaşayan bütün bu acı ve felaketlerin nedeni, sömürgeci kâfir ve onların zalim ajan yöneticilerin saldırganlığıdır. Kâfir ülkelerdeki Müslümanların trajedilerine gelince, anlatmaya bile gerek yoktur. Bu ülkeler, ellerinden gelse Müslümanların derilerini soymak istiyor. Müslüman kadınların giysisi etrafındaki çemberi iyice daraltıyorlar. Ezan sesini susturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Toplumlarında, sosyal tesislerinde, hatta yollarında Müslümanlara karşı nefret ve kin yayıyorlar.
Hilafetin ilgasından beri bu trajedilerin ardı arkası kesilmiyor, biri gidiyor biri geliyor. Yığın gibi birikmiş felaketler ve talihsizlikler, aklıselim birini bile hayretler içinde bırakıyor.
Ey Kardeşlerim! Olmasaydı diye başladığım ifadelerimi yineliyorum ve diyorum ki Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu ayetleri,
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا "Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır." [İnşirah 5-6]
حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَنْ نَشَاءُ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ "Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. Suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez." [Yusuf 110] Medine halkı Ensar'ın zor koşullarda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e gelişi iyi düşünüldüğünde, bu yılın hüzün yılı olduğu, Müminlerin annesi Hatice ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yardımcısı Ebu Talib'in vefat ettiği, sonra Taif halkının, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem taşlayarak her tarafını kan revan içinde bıraktığı görülür. İşte Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'inacı çektiği ve sancılı günler geçirdiği bir dönemde Ensar gelmiş, birinci ve ikinci biat olmuş, sonra Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem hicret ederek Devleti kurmuştu.
Bunlar iyi düşünüldüğünde, acıdan sonra umudun, acı gerçekten sonra müjdeli sevincin, zorluktan sonra kolaylığın, çok uzun süren bir sefaletten sonra yaklaşan afiyet ve sefanın, Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz evresinden sonra Allah'ın rahmet ve mağfiretinin indiği görülür. Daha sonra iyilik ve zafer... İyilik ve zafer... İyilik ve zafer...
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ "O gün Allah'ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir." [Rum 4-6]
Sonuç olarak sizi, en güzel selam ile selamlıyor ve size hayır duasında bulunuyorum. Allah Subhânehu ve Teâlâ itaatlerinizi kabul eylesin. Size lütuf ve bereket ihsan eylesin...
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Kardeşiniz Ata ibn Halil Ebu Raşta