بسم الله الرحمن الرحيم
Kasap Kerimov Rejimi, Hizb-ut Tahrir Şebâbını Katletmeye Devam Etmektedir!
Şehitler göklerdedir ama bizler, sadece Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaksızın İslamî hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmalarından dolayı uzun yıllar İslam'a ve Müslümanlara kindar Yahudi Kerimov'un rejimi olan zalim rejimin parmaklıkları arasında özgürlükten mahrum kalan iki kardeşimizi Allah'a karşı temize çıkarmıyoruz.
إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ "Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz." [el-Bakara 156]
Bu ikisinden birinin adı, Amanov Hamîdullah olup Kırgızistan eyaletinin Oş şehrindendir. Zira Özbekistan güvenlik güçleri onu buradan kaçırmışlar, ardından Özbekistan cezaevine nakletmişler ve kendisine verdikleri uzun süreli bir mahkumiyetten dolayı da onu özgürlükten mahrum bırakmışlardır.
Bu kardeşimiz, takvası ve cesaretiyle mücrim Kerimov'un cezaevlerindeki diğer özgürlük mahkumları için bir örnek olmuştur. Zira Hamîdullah, akidesini reddetmesi ve hedefinden vazgeçmesi, onu namaz ve oruç gibi en basit ibadet ritüellerini yerine getirmesini ve emri bil maruf ve'n nehyi anil münkerden engellemek için zalim rejim tarafından karşılaşmış olduğu zulüm ve işkenceye rağmen, evet tüm bunlara rağmen o, bu amelleri tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiştir. Dolayısıyla onun bu ısrarı, diğer mahkumlar için bir örnek olmuştur. Nitekim cesur ve kararlı olan kardeşimize güç yetiremeyen zalim rejimin uşakları, onun mahkumiyet müddetine başka yeni bir müddet daha eklemişlerdir. Halbuki Hamîdullah'ın, insanlar arasında "oraya giren kayboluyor" şeklinde yaygınlaşan Caslık cezaevinde ilk mahkumiyet müddeti sona ermişti. Ancak 2007 yılında uydurma bir suçlamayla mahkumiyet müddetine bir yıl altı ay daha eklenmiş ve Zarafşan bölgesinde bulunan cezaevine nakledilmiştir. Bunun üzerine geçen 8 yılın ardından kendisine ek iki yıl daha hüküm verilmiş ve Buhara'da bulunan cezaevine nakledilmiştir. Sonra üçüncü kez yeni bir müddet eklenmiş ve Taşkent eyaletinin Chirchik şehrinde bulunan bir cezaevine gönderilmiştir. Ama dördüncü kez ise ailesine aşağıdaki telgrafı göndermişlerdir:
"Ceza işlerine bakmaktan ve karar vermekten sorumlu Yargı Dairesi, 13 Nisan 2013 tarihinde, Özbekistan Cumhuriyeti Ceza Kanunu'nun 221. maddesinin 2. bölümünün "b" bendine göre mahkum olan Amanov Hamîdullah'ın geçirmiş olduğu bir kalp krizi sonucunda 04.04.2013 günü öldüğünü sizlere bildirir." Bu telgrafın üzerine, Chirchik şehrinin Ceza İşleri Yargıcı M. M. Osmanov imza atmış, sonra onu Karaçi şehrindeki 64/33 rakamlı cezaevine göndermiş ve sonra da telgraf, aynı gün Kırgızistan eyaletinin Oş şehrine ulaşması için Kaşka Derya ilinin Kasane cezaevi müdürü Z. Raoshanov'un imzasıyla evlatlarının ölümünü bildirmek amacıyla kardeşimizin ailesine gönderilmiştir. Ancak Kırgızistan İçişleri Bakanlığı personelleri, sorunların kışkırtılmasından korkulduğu gerekçesiyle telgrafın kardeşimizin ailesine ulaşmasını kasten geciktirmişlerdir.
Kardeşimizin akrabaları telgrafı teslim alınca, evlatlarının cesedini teslim almak için Özbekistan eyaletinin Karaçi şehrine gitmişlerdir. Hapishaneye ulaştıklarında cezaevi müdürü onlara şöyle demiştir: Siz, cesedi teslim almaya gelmekte geciktiğinizden dolayı biz onu buraya defnettik.
Diğer şehide gelince; o, Abdurrahimov Miralim. Andican eyaletinin Karasu şehrindendir. Kendisi 1966 doğumlu olup Hizb-ut Tahrir'e üye olmaktan dolayı tutuklanmıştı.
Allah rahmet eylesin Abdurrahimov, cezaevinin çok kötü olan şartlarının yanı sıra rejimin, rejimin değişmesi için İslamlarına ve siyasî amellerine sımsıkı sarılmalarından dolayı mahkumlara karşı uyguladığı işkence ve insanlık dışı muamele sonucunda tüberküloz hastalığına yakalanmış ve sağlık durumunun kötü olması nedeniyle de Abdurrahimov, Taşkent'teki mahkumlar için ayrılan "Sankarad" Hastanesi'ne gönderilmişti.
Nitekim kardeşimizin durumu ağırlaşınca, yargıcın sağlık durumu mahkumiyet müddetini tamamlamasına elverişli değildir şeklindeki kararından dolayı Nisan 2013 yılında cezaevinden çıkarılmıştı. Ancak kendisi hastaneden çıktıktan on gün sonra, yani 12 Nisan 2013 günü vefat etmiştir.
Cabir [Radıyallahu Anh]'dan, Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
سَيِّدُ الشُّهَدَاءِ حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، وَرَجُلٌ قَامَ إِلَى إِمَامٍ جَائِرٍ فَأَمَرَهُ وَنَهَاهُ فَقَتَلَهُ "Şehitlerin efendisi Hamza İbn-u Abdulmuttalib'tir ve zalim yöneticiye karşı çıkıp ona (marufu) emreden ve onu (münkerden) nehyeden ve (bunun için) katledilen kişidir." [Hakim, Müstedreki'nde tahriç etti ve isnadı sahihtir dedi]
Allahu Teâlâ'dan, bu iki kardeşimizin ailelerine sabır, sebat ve teselli ilham etmesini, onların makamlarını şehitlerin makamı kılmasını ve kıyamet günü de onları Nebiler, sıddıklar, şehitler ve Salihlerle ile haşretmesini temenni ediyoruz. Zira onlar, ne güzel arkadaştırlar. Amin, ey alemlerin Rabbi!
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan
H. 2 Cumâde’s Sânî 1434
M. Cumartesi, 13 Nisan 2013