بسم الله الرحمن الرحيم
Sizi Servetleri Yağmalamak İle Fitne veya Tahrip Arasında Muhayyer Bırakıyorlar, Sakın Kırıntılara Rıza Göstermeyin: Yöneticilerin Kaprislerine Göre Değil, İslam'ın Hükümlerine Göre Tekrar Serveti Kamu Mülkiyeti Haline Getirin
Tunus, ümmetin devriminin ruhudur. Sahip olduğu siyasi bilinç ile sömürgecilik ve ajanları şaşkına çevirmiş, yüzeysel partizanlığı, içerikten yoksun kısır medya diyaloglarını, terörizmi ve diğer oyalama taktiklerini kamuoyuna deşifre etmiştir. Bunun, daha önemli bir konuyu, Tunus'un hâlâ sömürüldüğünü ve siyasi çevrelerin de bu bağımlılık ve sömürgeciliğin devamı için çalıştıklarını kamufle etmenin başarısız bir girişimi olduğunu göstermiştir.
İnsanlar, çalınan servetleri geri almak isteyince, yetkililer, politikacılar ve medya, sömürgeci şirketlerin savunuculuğuna soyundular. "Yatırım" Bakanı, insanların bu haklı talebini aptalca ve ahmakça olarak niteledi. Sanki sömürgeciliğe hizmet etmek çok zekice ve dâhice de. İktidardaki partinin Genel Sekreteri ise, ülkenin muazzam servetini topyekûn inkâr etti. Tunus Petrol Faaliyetleri Şirket Müdürü de insanların servetlerini geri alma taleplerini haksızca ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Hem üretim yapanların %99'unun halk olduğunu söyleyerek, hem de kaynaklarımızı kendi kendimize yönetemiyoruz diyerek kendi kendisine çelişkiye düştü! Enerji Komitesi milletvekilleri ise sanki Tunus halkının değil de sömürgeci şirketlerin sadık milletvekilleri gibi bir tavır sergilediler. Bazı medya da sanki kendilerine tevdi edilmiş bir misyonu eda edercesine adeta ortaya atıldılar.
Muazzam servetin olduğu bölgelere gelince, sömürgeci kâfirler ve ajanlar, tehdit yoluyla, vicdanları satın alarak, kargaşa ve fitne çıkararak konuyu rayından saptırmak istediler. Kerkennah'da İngiliz Petrofac şirketi, halk ve din kardeşlerimiz arasında fitne ve kaos yaratmak istedi. Eski yargı mensuplarını satın alarak, onları kardeşlerimiz üzerine saldılar. Terör estirmek için protestoculara suikast düzenlediler. Emniyet de olayları soruşturma sözü verdi. Peki, yağmalama yanı sıra suikast düzenleyen şirketler hakkında neden soruşturma açılmıyor? Nefzava'da ise bir şirket, hükümetin de yokluğundan faydalanarak aileler arasında fitne fesat çıkarmak istedi. Allah'tan bilinçli kişilerin varlığı sayesinde fitne ateşi söndürülerek bertaraf edildi. Ama yağmalama konusu da tabii ki unutuldu. Petrol talebiyle sokağa dökülen kalabalıkların ardından Fevvar'da karanlık güçler, Cemine ve Kale köyü halkı arasında fitne ateşini tutuşturmak için meyve bahçelerini yaktılar. Tatavin'de servetleri geri alma konusunu, "makul oranlarda yeniden sözleşmeler yapmak" isteğine dönüştürdüler. İstihdam imkânı, kırıntı ve artıklarla oyalamaya çalıştılar... Aynı kirli yöntemler kullanılarak bu tür olaylara neredeyse tüm servet bölgelerinde rastlamak mümkündür...
Ey Tunus halkı!
Biliyorsunuz ki "devlet mülkiyeti" de olsa ne yaparsa yapsınlar mantığıyla serveti hükümetlerin tasarrufuna bırakmak, çok tehlikeli ve risklidir. Buna binaen öncekiler servetleri hep peşkeş çektiler. Şimdikiler de sahip olmadıkları kamu mallarını yağmacı şirketlere satmakla övünürken, bir yandan da "şeffaflık" siyasetine teşvik ediyorlar. Ki ekonomiyi kurtarmak ve iç gelişimi artırmak gerekçesiyle yağmacılığa kanunu kılıf giydirilsin.
Biliyorsunuz ki aranızda fitne çıkarmak ve insanları bölgesel taleplere yönlendirmek girişimi, sizi oyalamak için tezgâhladıkları komplo zincirinin sadece bir halkasıdır. Amaç, üzerlerindeki büyük kamuoyu baskısını azaltmaktır. Bu kamuoyu baskısını bölgesel çıkarlara, sonra grupların, daha sonra da bireylerin çıkarları haline dönüştürmektir...
Biliyorsunuz ki kargaşa çıkarmak, ümmet ve ülke servetlerini yağmalayan şirketlere ülke ve ümmetin orduları aracılığıyla koruma sağlanmasına meşruiyet kazandırmak içindir! Sizi sömürgecilik tarafından servetlerimizin işletilmesi ile atıl bırakılması arasında muhayyer bırakmak istiyorlar. Bu nedenle hepinizin hedefi, Batı ve onun şirketlerinin çıkarlarını koruyan başarısız yöneticilerin kökünü kazımak olsun. Servetleri kamu mülkiyetine dönüştürmek, bunların birey ve şirketler tarafından mülk edinilmesine engel olmak için çalışın. Bu kaynakların gelirleri, vergi gelirleri ve tebaanın giderleri için kâfidir. Güvenlik, eğitim ve ücretsiz tedavi için de yeterlidir. Atıl kalmaz, aksine Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti onları işletir ve fabrikalar kurar. Böylece onların planlarına boşa çıkarmış olursunuz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem sırf maden kaynakları var diye Sahâbî Ebyad b. Hammal'a mülk olarak verdiği bir araziyi geri aldı ve onu kamu mülkiyetine dönüştürdü ve kesinlikle bireyler tarafından mülk edinilmesini yasakladı. Haydi, sizde böyle yapın. Yağmacı şirketler, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in sahabesinden daha üstün değildir.
Ey onurlu hâkimler ve hukukçular!
Yağmalanan bu servetler, ümmetinizin servetleridir. Bu hükümetler, talanı kolaylaştırmak ve sömürgeci şirketleri savunmak için yasa ve kanunları emre amade kılıyorlar. Sakın onların maşası ve aracı olmayın. Akidenizden fışkıran, hakları sahiplerine iade eden, onları bir emanet olarak görüp koruyan, ümmet ve onun servetleriyle çarçur edilmesine engel olan kanunlara rıza gösterin.
Ey onurlu ordu, muhafızlar ve güvenlik güçleri!
Ümmetinizin sorunlarının destekçileri olun. Başta da sömürgecilik ve bağımlılıktan kurtulmak, servetleri tekrar kamu mülkiyetine dönüştürmek, asker ve donanım hazırlamaktır. Nitekim İslam'ın hükümleri böyle emrediyor. Bugünkü yöneticiler ise tam aksine servetlerimizi peşkeş çektiler. En basit aletlerde bile bizi dilenciler haline getirdiler. Peşkeşçilerin, fesatçıların avaneleri olmaya asla razı olmayın. Yağmacı sömürgecilerin bekçileri de olmayın.
Ey Tunus halkı! Ey devrimci Müslümanlar! Ey uzman ve aydınlar!
Bu siyasi bilinciniz, ajan ve sömürgecileri derinden yaraladı. Onların sahte çözümlerini sakın kabul etmeyin. Onlar, İslam'ın hükümlerini karalamaya çalışıyorlar. Nübüvvet metodu üzere gerçek Hilafetin kurulmasıyla korkutuyorlar. Bunu, bizim için hayırlı, fesat ve ifsatçılar için şerli şu üç hükme mani olmak amacıyla yapıyorlar: Adalet ve hak Şeriata göre hükmeden, sömürgecilik ve onun şirketlerine değil, ülke ve halkına hizmet eden bir yöneticiyi seçmek. Az ya da çok olsun bütün servetleri kamu mülkiyeti haline getirmek. Batıya olan silah, gıda ve ilaç bağımlılığından bizi kurtaracak gerçek sanayiyi oluşturmak. İşte bu da bizi sevindiren, onları öfkelendiren ve sürekli karalayıp durdukları Nübüvvet metodu üzere Hilafettir. Bilinciniz, sömürgecilikten kurtulma arzunuz, iradeyi geri alma isteğiniz, kriz, azgelişmişlik ve bağımlılıktan kurtulma ısrarınız sayesinde Hilafeti kuracak ve ona yardım edeceksiniz. Hizb-ut Tahrir de sizinle birliktedir. Sömürgecilik ve bağımlılıktan tamamen kurtulana kadar hiç bir şey onu durdurmaz.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ
"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü'ne icabet edin." [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
H. 14 Şa'bân 143
M. Pazartesi, 01 Haziran 2015