بسم الله الرحمن الرحيم
Ümmetin Tunus Devriminin Üzerinden Dört Yıl Geçti, Bu Yıllar Gerçek Sorunların Neler Olduğunu Ortaya Çıkardı, Yamalı Çözümlerin Maskesini Düşürdü, Yüce İslam Temelinde Değişim İçin Haydi Gelin Uyanık Liderliğin Arkasında Saf Tutun
Ümmetin Tunus devriminin üzerinden geçen dört yıl, gerçek sorunların mevcut sistemden çok daha büyük olduğunu ortaya çıkardı. Hatta hükümetler, ne kadar değişiklik ve yama yaparlarsa yapsınlar sorunların, aynı sisteme bağlı tüm hükümetlerden daha büyük olduğunu gösterdi. Dört büyük sorunun olduğu açık ve nettir. Bu sorunlar şunlardır:
Yönetim ve politikanın temeli olan hukukun üstünlüğü: Uygulayıcıların çıkarlarına hizmet eden kanun ve anayasa koymak için yasama hakkını insana veren bir beşeri sistemle bu durumu nasıl güvence altına alabiliriz? Âlemlerin Rabbinin vahyini temel ve ölçü kabul etmeden, yönetici ve yönetilen olsun insanları eşit görmeden nasıl hukukun üstünlüğünden bahsedebiliriz?
Sömürgecinin tahakkümünden kurtulmak ve devletin egemenliği: Nasıl borç ve dış bağımlılıktan kurtulabiliriz? Yatırım adına servetleri peşkeş çeken bir sistemle nasıl servetleri geri alabiliriz? Beyin göçünü elzem gören ve kamu malını heder eden bir sistemle nasıl silah ve ilaç sanayi kurabiliriz? Ülkenin çiftçileri pahasına ithal malı destekleyen bir sistemle nasıl gıda güvenliği için boş arazileri ihya edebiliriz?
Bölgesel vakıa ve ümmetin sorunlarını desteklemek: İslam'ı Müslümanların hayatından koparan ve kökleşmeden cihadı terk eden bir sistemle nasıl cihat, devlet politikası ve ordunun görevi olabilir? Öyle olsaydı onu şimdi cahiller ve ajanlar istismar edebilirler miydi? Ulusal iddiasıyla Müslümanlara yardımı harici bir unsur olarak gören ve bu yüzden Batılı politikacı ve kuruluşları, hatta orduları müdahaleye davet eden bir sistemle nasıl ümmetin sorunlarına yardım edebiliriz? Anayasanın yarım yamalak bir maddesinde bile Müslümanın kanının Müslümana haram olduğunu belirtmekten kaçınan bir sistemle nasıl Müslümanların kanını koruyabiliriz?
İnsanların haysiyeti ve işlerine gütmek: İnsanların onuru ve yaşam hakkı nasıl pazarlık ve alış veriş konusu olabilir? Ülke halkına vergi koymayı devletin gelirlerinin temeli olarak gören bir kapitalist sistemde nasıl haklardan bahsedebiliriz? İşlerin güdülmesinden devletin uzak durmasını ekonomik politika olarak gören bir kapitalist sistemde nasıl hak ve hukuktan söz edebiliriz?
Yöneticiler, becerisizlik ve başarısızlıklarını itiraf edecekleri yerde, bugün onlar tüm bölgede [Tunus, Libya, Mısır, Yemen Suriye] geri dönmek için son hamle ve çırpınışlarını yapıyorlar. Onlara göre ölüm kalım meselesi, insan yapımı kapitalist sistemin devam etmesidir. Batı gündemine uymak ve ümmeti yanlış davaya yönlendirmektir. Çünkü onlar, sorunu bize her türlü sıkıntıları tattıran aynı kapitalist sistemi uygulayan kişileri seçmek olarak görüyorlar.
Ey yöneticiler! Ey yönetim sevdalısı politikacılar!
Bu kadar başarısızlık ve becerisizlik ve kaybeden ata bahis oynamak yeter artık. Batı, sorunlarınızı çözmekten acizdir. Eğer Batı servetlerimizi yağmalamamış, yağmacıları kutuplaştırmamış, bölgemizde askeri ayrıcalıklar sahip olmamış ve bağımlılığı yerleştirmek için Müslüman ülkelerin sanayi yetersizliği olmamış olsaydı Batının en güçlü devletleri bile uzun zaman önce yıkılırdı. Onun için ümmetin gerçek sorunları ile birlikte olun. Sakın değişim yolunda duran bir engel olmayın, düşmanların maşası da olmayın. Eğer bunu yapamıyorsanız, o zaman ümmeti kendi sorunu ile baş başa bırakın. Dürüst insanlar ya da hatta istifa edenler ve beceriksizler olarak anılmak, ajan ve hain olarak anılmaktan çok daha iyidir!
Ey düşünürler, uzmanlar, iş adamları ve samimi politikacılar!
Sakın ümmetin işlerini İslam'a göre düzenleme yeteneklerini ve sizin yeteneklerinizi de hafife almayın. Zaman, İslam'ın ve ümmetin zamanıdır, iflas eden ve dibe vuran Batının zamanı değildir. Çaba ve gayretlerinizi "Sömürgecilikten kurtulma ve İslam ümmetine liderlik ve rehberlik koltuğunu iade etme" davasına hizmet üzerinde odaklaştırın. Bu, hem dünya hem de ahiret için daha hayırlıdır.
Ey Müslümanlar! Ey Tunus halkı! Ey Doğu ve Batı'da zalimleri uykusuz bırakan bir devrimin mucitleri!
Devrim, hayatın temelini, bizi bir araya getiren İslam'ı, devletin egemenliğini, onun sömürgeciliğin pençesinden kurtarılmasını, Müslümanların sorunlarını ihmal eden, Kur'an ve Sünnetin belirlediği haklarımızı zayi eden, ülkeyi izzet ve gücün tüm sebeplerinden yoksun bırakan insan yapımı sisteme karşı olmalıdır. Bu nedenle hiç kimse sizi gerçek davanızdan alıkoymasın. Sizin davanız, insan yapımı kirli sistemi İslami yönetim sistemi ile değiştirmektir. İslam, sorun çözer, zulmetmez, birleştirir ayrıştırmaz, hakkı sahiplerine iade eder. Onurlu bir yaşamı güvence altına alır. Bu kimsenin minneti değildir. Bunun yolu da yeryüzü ve gökyüzü sakinlerinin bile kendisinden razı olduğu Raşidi Hilafet Devletini kurmaktan geçer.
Biz Hizb-ut Tahrir olarak, herkese güvence veriyoruz ki Hizb, İslam'a dayalı bir partidir, bir nebze olsun ondan asla sapmaz. Ayrıca Tunus halkı da dâhil olmak üzere bu yüce ümmetin çıkarlarına dayalı bir partidir. Hizb, yasama ve yürütme olarak insan yapımı sistemi kökten değiştirmek, ülke ve bölgeyi pisliklerden arındırmak, krizlerden kurtarmak, fitneden temizlemek ve tek bir söz üzerinde birleşmek için samimi olan herkese elini uzatıyor.
أَلَّا نَعْبُدَ إِلَّا اللَّهَ وَلا نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّه "Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın." [Ali İmran 64] Ümmetin maneviyatına darbe vurmaya çalışanlar olsa da henüz devrim bitmiş değil. Aksine oyalanma zamanı bitti. Batının ülkemize dayattığı projelerin miadı doldu. Cahil liderlerin sahtekârlığı, yama ve öteleme zamanı sona erdi. Geriye sadece İslam alternatifi kaldı. İslam, rahmettir, riayettir, kifayettir ve Âlemlere hidayettir. Dahası Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesidir:
ليبلغن هذا الأمر ما بلغ الليل والنهار، ولا يترك الله بيت مدر ولا وبر إلا أدخله الله هذا الدين بعز عزيز أو بذل ذليل، عزاً يعز الله به الإسلام، وذلاً يذل به الكفر "Bu iş gece ve gündüzün ulaştığı her yere ulaşacaktır. Allah bu dinin girmediği hiçbir ev veya çadır bırakmayacaktır. İnsanlar ya bu dinle izzet bulacak ya da zelil olacaklar. Allah İslâm'ı aziz kılacak, küfrü de zelil edecektir." [Ahmed]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
H. 25 Safer 1436
M. Çarşamba, 17 Aralık 2014