بسم الله الرحمن الرحيم
"Sakın zulmedenlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra Nusret de bulmazsınız." [Hûd 113]
Son zamanlarda, kırık ekonomiye dönük oturma ve protesto eylemleri artmaya başlamıştır. Hükümet de yaptığı birçok konuşmalarında, insanların biraz sabretmelerini, çalışması için hükümete fırsat vermelerini, protesto ve oturma eylemlerini yaymalarının ekonominin tekerleğine taş koyacağını, mühlet ve ateşkes talep etmelerini açıklamıştır. Gerçekten insanların ne için sabretmelerini istiyorsunuz ki?
İnsanlar, sömürgeci çevrelerin diktasıyla Bin Ali rejiminin belirlediği sonra da Bâci Kâid es-Sibsi'nin kabul ettiği bütçeyi benimsemiş olmanıza mı sabredecekler? Oysa bu bütçe, daha öncekiler gibi insanların işlerinin gözetiminde ve fakirlik, işsizlik ile üretim zayıflığı sorunlarının çözümünde başarısızlığı ve ihmali yansıtan korkunç bir bütçedir.
Yoksa insanlar, sömürgeci kafir Batı müdahalede bulununcaya ve insanları belli bir süreliğine susturmanız için size vaat ettiklerini verinceye kadar mı sabredecekler?
Oysa bizler sizlerin, Rablerinin kendileri için razı olduğu ve insanların da sizleri onun için seçtiği İslam'ın kerim tebasından olan insanların işlerini gözetmek için çalıştığınızı göremiyoruz. Bilakis onları, sömürgeci kafirlerin ayakları altında helak ettiğinizi görüyoruz. Aha işte seçilmişliğini ve meşruluğunu iddia ettiğiniz ilk Bakanınız ve hükümet başkanınız, sömürgeci kafirleri rahatlatan Davos Ekonomik Forumu için koşuşturmasının yanı sıra asla İslam ile de hükmetmeyecektir. Zira o, şöyle bir açıklamada bulunmuştur: "Ben, siyasi İslam adına yeni bir sisteme çağrılması gerektiğine kesinlikle inanmıyorum. Dolayısıyla ıstılahların seçiminde dikkatli olmalıyız. Nitekim bizler, demokratik rejimlerin ortaya çıkmasına neden olan özgür ve nezih seçimlere tanıklık ettik." Ardından aşağılık ve rezil bir dilenci gibi şöyle devam etmiştir: "Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki dostlarımızın desteğine güveniyoruz. Zira Tunus, özellikle Avrupalılar olmak üzere komşularına açık olan bir ülkedir."
Ey Başbakan! Askerleri Müslümanların topraklarını kirleten, Müslümanların evlatlarından, kadınlarından ve çocuklarından on binlercesini katleden Amerika Birleşik Devletleri, gerçekten bizim dostumuz mudur? Ülkemize fitne fesat saçan ve Bin Ali'yi yönetimdeki son anına kadar destekleyen Fransa, gerçekten bizim dostumuz mudur? Hilafet Devletimizi yıkan, tek vücut olan ümmetimizin bedenini parçalayan ve mücrim Yahudi varlığını başımıza diken İngiltere, gerçekten bizim dostumuz mudur?
Ey Başbakan! Bizler senin, sömürgeci kafirlerin ayakları altında bizim boyunlarımıza binmek için büyük bir hızla Burgiba ile firari Bin Ali'nin helak olmuş yolunda ilerlediğini görmekteyiz. İşte sen bugün, Batı senden hoşnut olduğu için mutluluk duymaktasın. İşte sen bugün, insanların maişetlerini daraltan ve onların en verimli evlatlarını yabancı yatarım bahanesiyle sadece büyük şirket sahiplerine hizmet eder hale getiren ülkemizdeki ekonomi politikasının mimarı Uluslararası Para Fonu'nun (İMF) Başkanı "Christine Lagarde'nin" gelişinden dolayı mutluluk duymaktasın. Ayrıca Tunus, 14 Nisan 1958 yılından bu yana bu İMF'nin üyesi değil midir? O halde İMF bizlere, hayal kırıklığı ve sıkıntılardan başka ne kazandırdı ki? Sonra, devriye misyonları yoluyla yıllık olarak Tunus ekonomisini gözden geçirmekle birlikte ülkenin genel ekonomi tasarrufunu da gözden geçiren bu İMF değil midir? Ayrıca Bin Ali ülkeyi, ekonomik ve finansal alanda uluslararası kabul görmüş standartlara ve kurallara göre iyi tasarrufta bulunulmasına dönük üye devletlerin tepkisinin boyutunu izlemek ve bu devletlerin finansal sistemine kapsamlı bir incelemede bulunmak amacıyla 1999 ve 2000 yılları arasında İMF ile Dünya Bankası ortaklığında başlatılan "Teknik Özellikler ve Kurallar Girişimi" ile "Finansal Sektörü Değerlendirme Programı'nın" içerisine sürüklememiş midir? Oysa yağmacı Fon'a olan üyeliğimizden, yoksulluk, işsizlik, aşağılama ve aşağılanmadan başka ne elde ettik ki?
O halde ey başbakan! Genelde dünya özelde ise Müslüman ülkeler üzerinde sadece Amerika ile Avrupa'nın hakimiyetini sürdüren bu yağmacı Fon'un vesayetini bizim ve ülkemizin ekonomisinin üzerinden kaldıracak mısın? Yoksa sen, sadece ülkemizin gidişatını geçmişte resmedildiği üzere belirlemek ve tahakküm eden kapitalist rejimin değiştirilmemesini sağlamak için gelen küresel yağmacı şirketlerin simsarlarını tebessümlerle ve kucaklayarak mı karşılayacaksın?
Ey Başbakan! Sana, Allahuteala'nın şu kavlini hatırlatırız:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ "Ey iman edenler! Allah'a ve rasule hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz." [el-Enfâl 27] Dolayısıyla Allah ve resulüne iman ve itaat etmek, mümin ile Allah ve resulü arasındaki bir ahittir. O halde Rabbinle olan ahdine hainlik etme, yoksa aşağılanmış olarak kalırsın. İyi bil ki emanet, Müslümanların durumlarını düzeltmede azim bir husustur ki böylece onun üzerinde istikrarlı olabilsinler yada bunu oluşturabilsinler. Nitekim Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], bunun ortadan kaldırılması yada ihmal edilmesi hususunda uyarıda bulunmuştur. Dolayısıyla onun ortadan kaldırılması, Müslümanların işinin dağılması demektir. Dolayısıyla da her kim buna azmederse, Müslümanların işlerinin velayetinin gerçek sahibi işte o olur. Zira Müslümanların işlerinin velayeti, onlar için bir emanet ve nasihattir.
Ey Müslümanlar! Kurucu meclisin üzüntünüzü gidereceğini ve hükümetin de işlerinizi gözeteceğini iddia ederek aylar boyunca demokrasiyi beklemenizi sağladılar. Oysa sömürgecileri razı etmek amacıyla yüzlerini onlara çevirini, İslamınızı ve Kur'an'ınızı sırtlarının arkasına atanı, dahası ondan beri olanı iktidara getiren demokrasilerinin sahteliği artık sizin için ortaya çıkmıştır. Ayrıca düşmanınız olan sömürgeci kafirin yardımı dışında işlerinizi gözetmede aciz olanlar ile neredeyse sömürgeci kafiri dışarı atacakken tekrar onu ülkemize yerleştirenler de artık sizin için açığa çıkmıştır.
Ey Müslümanlar! Belanın başı ve zulmün temeli, sendeleyip duran bu korkunç kapitalist rejimdir. Zira şu anda onun, patlamasına ve çökmesine iki mızrak boyu hatta daha az bir zaman kalmıştır. Aha işte kapitalist rejimin halkları, onu inkar etmekteler ve onun ateşiyle yanıp kavrulmalarının ardından "Wall Street" işgaline çağrıda bulunarak yüzlerce şehirde ona karşı ayaklanmaktadırlar. İyi biliniz ki; temel nedenleri kökünden sökülüp atılmaksızın zulmün bazı görüntülerinin ortadan kaldırılmasıyla gerçek değişim asla meydana gelmeyecektir. Dikkat edin! Bencil kısmi taleplerle asla haliniz iyileşmeyecek, dahası sizleri bir araya getirmeyip parçalayacak, sizleri kaoslar içinde boğacak, bununla düşmanlarınız sevinecek ve aranızda tahrip edici fitneyi körükleyecektir. Böylece bir kez daha sizin üzerinize egemen olmak kolaylaşacaktır. Dolayısıyla bu gerçekleşen büyük olayların hala ülkemizde ve diğer Müslüman ülkelerde devam etmesi, gerçek kurtuluşun, azim bir yükselişin ve izzetin anahtarı olması gerektiği gibi zalim yöneticilerin alaşağı edilmesinin ve bazı acil bencil isteklerin gerçekleşmesinin sınırlarında da durmamayı gerektirmektedir.
Ey Müslümanlar! Sizleri, Amerika, Fransa ve İngiltere'nin dikte ettiği zelil ve aşağılık yöneticilerden geri kalan mücrim politikaları kaldırıp atmak, yöneticilerin avenelerinden olan bütün simgeleri alaşağı etmek, siyasî ve fikrî sömürgeciliğin kökünü Müslüman ülkelerden kazımak, düşmanlarımızla ilgili zalim tüm anlaşmaları ve sözleşmeleri bir kenara fırlatmak ve bunların yerine [azim Kur'an'ın anayasası olan] izzetli, yüce ve İman anayasasını getirmek için bizimle birlikte çalışmaya çağırıyoruz...!! Aksi taktirde bizim ve insanlık için kapitalizmin ateşinden ve onun ağırlığından kurtuluş yoktur. Dahası İslamî İktisat Sistemi de olan İslam Nizamı olmadıkça onurlu bir yaşam yada ihtiyaçların yeterliliği yada mutlu bir hayat da olmayacaktır.
Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir olarak sizlere sesleniyoruz; sizler, insanlığın efendisi Muhammed Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın doğum yıl dönümü olan azim bir yıl dönümünün eşiğindesiniz. Zira bu yıl dönümü, Kisra'nın tahtının yıkılışı ile ateşinin sönüşünün, atalarınızı ümmetler arasındaki çöküntüden ve aşağılanmadan çıkaran ve sizleri insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak sarsılmaz aziz bir ümmet kılan azim İslam risaletinin, insanlara Allah'ın şeriatıyla hükmeden ve onların arasında adaleti yerleştirmesinin yanı sıra dünyanın dört bir tarafında hidayeti ve nuru yayan İslam Nizamı ile devletinin ve asırlarca küfre ve halkına üstün gelmenin yıldönümüdür.
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُواْ وَاتَّقَواْ لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ وَلَـكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ "O ülkelerin halkı iman edip ittikâ etselerdi üzerlerine semanın ve arzın bereketlerini yağdırırdık. Ancak yalanladılar ve bizde ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik." [Arâf 96]
يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icabet ediniz. Biliniz ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız." [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
H. 10 Rabi-ul Evve 1433
M. Cuma, 03 Şubat 2012