بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar! Diktatör Devlet Başkanının Tuğyanına Karşı Ne Zamana Kadar Sessiz Kalacaksınız!
Gösterdiği büyük çabalara rağmen Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmayan Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ardından Orta Asya'daki Müslümanlar, Rusya'yı ve Batıyı endişelendirecek şekilde büyük bir arzu ve şevkle dinlerine teveccüh etmeye başladı. Bunun üzerine bölgede özellikle de Tacikistan'da fitneyi harekete geçirdiler. Böylece yüz binlerce Müslüman, Rusya'nın "Devlet Güvenlik Komitesi" aracılığıyla planladığı iç savaşın kurbanı oldu. Bunun sonucunda Müslümanların İslam'a olan teveccühleri kısa bir süreliğine azaldı ve çok kısa bir süre geçmeden İslam'a olan teveccühleri kat be kat arttı. Buna ise ümmetin muhlis evlatları olan Hizb-ut Tahrir şebabının faaliyetlerinin büyük bir katkısı oldu. Bu kitle, Tacikistan'daki Müslümanların dinlerine geri dönmesi için çok büyük çaba sarfetti. Böylece son on yıl içerisinde gösterdiği fedakarlığı ve sabrıyla çarpıcı sonuçlar elde etti.
Bu durumun ajan devlet başkanı ile kafir efendilerini oldukça endişelendirmesi doğal bir durumdur. Böylece İslam'a, Müslümanlara özellikle de Hizb-ut Tahrir şebabına karşı olan öğütücü savaşlarının dozunu arttırdılar. Nitekim son on yılda Hizb-ut Tahrir şebabından yüzlercesini uzun süreli hapse çarptırdılar. Bugün onların yüzlercesi hapishanelerdedir. Rahmanov ve onun mücrim zümresi, son iki yılda kafir efendilerinin emriyle öğütücü savaşını şiddetlendirdi. Mesela "inanç özgürlüğünü ve dini örgütleri" sınırlandırılması, birçok mescidin kapanmasına yol açan mescitlerin tescil edilmesi ve yüksek enstitülerindeki ortaöğretimde başörtüsünün yasaklanması kanununun imzalanması bunlardan bazılarıdır. Sadece Hizb-ut Tahrir ile sınırlı olmayıp "Tebliğ Cemaati", "Selefiler", " Özbekistan İslami Hareketi", "el-Kaide" ve "Tacikistan İslami Kalkınma Partisi" ve diğer Müslümanları kapsayan zulüm, işkence ve tutuklamalara gelince; bu yaygın bir durumdur. Bu husustaki liste oldukça uzun olup diktatör başkanın ve mücrim zümresinin kafir efendilerinin emriyle İslam'a ve Müslümanlara karşı savaştaki yeni bir atılımın olduğunu göstermektedir. Karton tahtından ve dünyevi servetlerinden başka bir derdi olmayan bu ajan yönetici, kendisinden razı olsunlar diye efendilerinin İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşmaya ilişkin emirlerini "tam bir sadakatle" uygulamaktadır. Nitekim son aylarda İslam'a ve Müslümanlara karşı savaştaki çabası doruk noktaya ulaşmıştır. Şimdi de doğrudan açık bir şekilde tüm İslami görüntülere karşı bir savaşa başlamıştır. Resulullah [SallAlllahu Aleyhi ve Sellem], bu zalim yöneticiler hakkında şöyle buyururken ne kadar da doğru söylemiştir: إذا لم تستحيِ فاصنع ما شئت "Haya etmiyorsan dilediğini yap!"
Devlet Başkanı Rahmanov'un insanlarla bir araya geldiği, radyo ve televizyonlara yaptığı açıklamalar esnasında değindiği ardından da uygulamaya başladığı eylemlerden bazıları şunlardır:
- Geri dönmelerini sağlamak, seyahat etmelerini engellemek, anne-babaları tehdit etmek ve benzerleri gibi sert önlemler alarak gençlerin ülke dışında İslam'ı öğrenmelerini yasaklamak.
- Gençleri mescitlerden uzaklaştırmaya çalışmak, ortaöğretim ve enstitülerdeki öğrencileri mescitlerden men etmek.
- Gençleri ve erkekleri takip edip tutuklayarak sakal bırakmalarını yasaklamak, sakallarını kesmek, onları tehdit etmek ve benzeri işleri yapmak.
- Gençlere evlerinde İslam'ı öğreten alimleri tutuklayarak evlerde İslam'ın öğretilmesini yasaklamak.
- Kadınların ve kız çocukların sadece ortaöğretim, enstitüler ve devletin diğer kurumlarında değil bilakis korkutma, tehdit, cezai yaptırımlar ve şeri elbiseleri bırakıp ulusal ve benzeri elbiseleri giyme hususunda hatiplerin verdiği fetvalarla eğitim ve iş alanlarından kovmak gibi farklı önlemler alarak çarşılarda ve diğer mekanlarda başörtüsü takmalarını yasaklamak.
- İleri yaş sınırlaması gibi hac farizasını eda etmek isteyen Müslümanlara yeni sınırlamalar dayatmak.
- Cezai yaptırımlar uygulamak ve dükkanları kapatmak gibi dini kitapların ve İslami kasetlerin satışına yeni sınırlamalar dayatmak.
- İslam Merkezi ve Din Kurulu yoluyla mescitlerin denetimini yoğunlaştırmak, devlet başkanını destekleyen imamlar ve hatipler atamak, vaaz konularının güvenlik komitesi tarafından hazırlanması, biraz olsun İslam'a ihlaslı ve düşkün olan imamları ve hatipleri tehdit etmek ve cezalandırmak.
İslam'ın ve Müslümanların azılı bir düşmanı olan bu diktatör yönetici, İslam'a olan nefrette ve savaşta haddi aşmıştır. O, bu hususta mevkidaşı Yahudi Kerimov'a benzemektedir. İslam'a ve Müslümanlara karşı işlediği tüm bu vahşi cürümlerden ardından zihinlerde şu soru yer etmektedir: Bu zalim katile Müslüman demek caiz midir?
Ülkede cereyan eden bu hususlardan maksat, Tacikistan'daki Müslümanların İslam'a olan teveccühlerini yavaşlatmak için Müslümanlarda bir endişe ve korku oluşturmaktır. Tacikistan'daki Müslümanlar, İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü muhlis alimler, farklı İslami harekete tabi olanlar ve ülkedeki Müslümanların çoğu bugün, Hizb-ut Tahrir'in ve diğer davetçilerin etkisiyle İslam'a ve bu hizbin temeli olan güçlü sahih fikirlere doğru koşuşturmaktadırlar. Bu nedenle bu zalimlere ve efendileri bir korku hakim olmaktadır. Dolayısıyla zulümlerini ve düşmanlıklarını arttırmaktadırlar. Ancak onlar, bu eylemlerinin kendilerine Allah'tan başka hiçbir kimseden korkmamalarını ve çekinmemelerini hatırlatan Müslümanlardaki İslami akideyi ve İslami duyguları harekete geçirdiğinin farkında değiller. Bugün büyük bir hırs ve iştiyakla dinlerine teveccüh etsinler diye Tacikistan'daki Müslümanları harekete geçiren bizzat bu akidedir.
Burada varit olan soru şudur: Bu yöneticilerin İslam'la savaşmada ve Müslümanlara zulmetmedeki tüm bu despotlukların ve inatlarının nedeni nedir? Cevap açıktır ki o, Müslümanları diktatörlük karşısında zillete razı olmaları ve Allah'ın kendilerine farz kıldığı zalim yöneticileri muhasebe etme ve onları İslam'la yönetimi hayata geri döndürmeye zorlama farziyetini terk etmeleridir. Allahu Subhânehu, şöyle buyurmaktadır:
وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى "Her kim de Zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur ve Biz onu Kıyâmet Günü de kör olarak haşrederiz." [Tâ-hâ 124]
Hizb-ut Tahrir / Tacikistan, İslami hareketler ve mensuplarına seslendiği gibi ülkedeki tüm Müslümanlara ve kerim ihlaslı alimlere sesleniyor, kuvvet ehli ile nüfuz sahiplerinden ihlaslı olanlara sesleniyor:
Ey İnsanlar İçin Çıkartılmış Ümmetin En Hayırlı Evlatları!
Bu zulme ve zillete ne zamana kadar sabredeceksiniz?!
Bu fakirliğe ve Allah'ın size bahşettiği servetleri yağmalayan bu yöneticilerle onların kafir efendilerine ne zamana kadar sabredeceksiniz?!
Sizleri parçalayan ve sizlere zarar veren ihtilaflar ve anlaşmazlıklarla ne zamana kadar meşgul olacaksınız?! Allahuteala'nın şu kavlini işitmediniz mi?
وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ "Hepiniz toptan sımsıkı Allah'ın ipine [dinine] sarılınız, sakın ayrılığa düşmeyiniz." [Âl-i İmrân 103]
Haklarınızın gasp edilmesine dahası dininizin mukaddesatlarınızın çiğnenmesine, zalim yöneticiyi muhasebe etme ve onu zulmünden vazgeçirme hususundaki Allah'ın farzının uygulanmasına ne zamana kadar sessiz kalacaksınız?! Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlini işitmediniz mi? وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنْ الْمُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْ عِنْدِه،ِ ثُمَّ لَتَدْعُنَّهُ فَلاَ يَسْتَجِيبُ لَكُمْ "Nefsimi elinde tutan [Allah'a] yemin olsun ki ya marufu emreder ve münkerden nehyedersiniz yâhut Allah'ın, üzerinize katından bir ikab göndermesi muhakkak yakındır. Sonra O'na dua edersiniz ama (artık) size icabet edilmez."
Bu zalim diktatör köleden ne zamana kadar korkacaksınız?! Allahu [Subhânehu ve Te'ala]'nın şöyle buyurduğunu bilmiyor musunuz? فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي "Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun." [el-Bakara 150]
Hizb-ut Tahrir sizleri, kendisine kucak açamaya, görüşlerini ve fikirlerini etüt etmeye ve şebabına yardım etmeye davet etmektedir. Zira onlar sizlerin kardeşleri olup sizler de bu kerim ümmetin evlatlarısınız!
Hizb-ut Tahrir sizleri, kendi saflarına katılmaya ve sizler bir farz olmasından dolayı Raşidi Hilafet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatma yolunda çalışmaya davet etmektedir! Zira hakkı sahibine döndürecek ve tüm sorunlarınızı çözecek olan sadece adil bir Halifedir. Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: إِنَّمَـا الإِمَامُ (الَخَلِيفَةُ) جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmam [Halife], arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir kalkandır."
Hizb-ut Tahrir sizleri, dünyanın ve ahiretin izzetine davet etmektedir! Haydi onun davetine icabet ediniz.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey imân edenler! Allah ve Rasulu sizi, size hayat verene çağırdığında icâbet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz muhakkak O'nun huzurunda toplanacaksınız." [el-Enfâl 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tacikistan
H. 10 Zilka’de 1431
M. Pazartesi, 18 Ekim 2010